Yazarlar
Göçmenlere yönelik saldırganlık, linç girişimleri, yalanlara dayalı kampanya bir adım geriliyorsa on adım birden ilerliyor.
Bu yüzden, geçtiğimiz hafta yaptığımız basın açıklamasında vurguladığımız gibi, sorunun göçmenler olmadığının altını bir kez daha çizmek istiyorum:
“Göçmen sayısının artışı bir gerilim yaratmadı, göçmen sayısını ırkçı muhalif bir politik hat olarak kullananlar gerilimi artırıyor. Aşırı sağın yükselmesinin nedeni göçmenler değildir, göçmen karşıtlığını krizin çözümüymüş gibi kullananlara solun cevap üretememiş olmasıdır sorun.”
Sözde Erdoğan karşıtı, özde ırkçı
On sene önce Hatay’da Hatay elden gidiyor diye miting yapan göçmen karşıtları bugünkü kadar etki yaratamamıştı. Hatay elden gitmedi ama Erdoğan’a karşı muhalefet etmenin en bereketli yolu göçmenleri sorun olarak ele almak oldu. Göçmenler milliyetçiliğe oynamanın, Erdoğan karşıtlığı yapmanın, iktidara yüklenmenin, IŞİD karşıtı olmanın, “sekülerlik karşıtlarını” eleştirmenin, Kemalistlerle kaynaşmanın, gerçek kriz başlıklarını görünmez kılmanın, şiddet uygulayarak kadrolaşmanın, lümpen genç öğeleri örgütlemenin, linç girişimleriyle sokak hareketliliği inşa edip üye kazanmanın bir aracı haline getirildi.
Bu, muhalefetin geniş kesimlerinde alıcı buldu. Şu noktanın altını ısrarla çizmeliyiz: Sorun göçmenlerin sayısı değildir. Sorun göçmen sayısını kriz nedeniymiş gibi öne çıkartılması ve iktidarın göçmenleri korunaksız bırakmasıdır.
Dünyanın en mücadeleci insanları, ölümden kaçmış, buraya gelmiş ve buradaki ağır ırkçı grupların zulmüne rağmen çalışan, ayakta durmaya çabalayan göçmenlerdir.
Sorunların kaynağı kim?
Göçmenler aynı zamanda Türkiye işçi sınıfının kopmaz bir parçasıdır. Irkçılığa karşı küresel mücadelenin sloganlarında söylendiği gibi bizi soyanlar başka ülkelerden gelenler değil, başka ülkelerden gelenleri de bizi de soyanlar bu ülkenin patronları.
Göçmenleri işçi sınıfının zayıf olduğu alan olarak gören, göçmen düşmanlığı yaparak örgütleyenler, işçi sınıfının hem dikkatinin gerçek sorunlardan, sorunların gerçek sorumlularından kaçmasına neden oluyor hem de işçi sınıfını bölüyor. Birlikte sermaye sınıfına karşı mücadele edeceği göçmenleri düşmanmış gibi gösteriyor.
Tek bir göçmene verilecek zarar bu yüzden tüm emekçilere, yoksullara verilmiş demektir.
Tüm emek örgütlerini, tüm demokratik güçleri, tüm insan hakları platformlarını, göçmenlere karşı yalanlar üzerinden örgütlenen ırkçı linç kampanyasına karşı harekete geçmeye çağırıyoruz.
Acil olarak harekete geçmeliyiz!
Göçmenlerin sahipsiz olmadığını göstermeliyiz!”
Yıldız Önen
(Sosyalist İşçi)