Muhacirlik Tarihi
Anadolu’nun göçlerle şekillenen bir tarihi var. Her dönem, yaşadıkları yerde kalamayacak duruma gelen insanların sığındığı bir coğrafya burası. Her göç diğerinden farklı özellikler taşısa da, her grup kendisini çok biricik, diğerlerinden çok farklı görse de, istemsiz göç sürecinde yaşananlar birbirine çok benziyor. Çocuklarını alıp evden çıkmasına sebep olan bir dehşeti yaşamak, doğup büyüdüğü yeri terk etmenin travması, yolculukta başından geçenler ve geldiği yerde karşılaştığı iyi ve kötü muameleye dair anlatılanlar, geçmişten günümüze tüm göçlerde şaşırtıcı bir paralellik arz ediyor.
Göçü yaşamış olmak, bazen bir göçmenin diğerini anlamasını kolaylaştırabilirken bazen de tam tersi olabiliyor. Ama göç hikayelerini yan yana koymak, dehşet içinde bir terk edişin hüznünü, bilinmeyene yolculuk ederken duyulan korkuyu, uzun bir yolun her aşamasında karşılaşılan iyi ve kötü davranışların etkisini konuşmak, “biz farklıyız, onlara benzemeyiz” duygusunun yerini anlamaya bırakabiliyor.
Herkesin anlatacağı bir hikayesi var. Bir gerçeği getirip gözlerimizin önüne seren hikayeler. Bazen bir aile albümündeki solgun bir fotoğrafın dile getirdiklerini hiçbir akademik makale yansıtamayabiliyor. İşte tam da bu sebeplerle, zamanı geriye doğru sarıp, ara ara parmağımızı bir noktada sabitleyip o zamanların hikayesini en yetkin ağızlardan dinlemek veya kalemlerden okumak iyi olacak. Böylece, bir yılın sonunda geçmişin ve bugünün mültecilerini, muhacirlerini ve sığınmacılarını anlamak ve önyargıyı törpülemek için göz atılabilecek ve konuyla ilgili akademik çalışmalara da ışık tutacak bir “Göç Hikayeleri Kütüphanesi”ne ulaşmayı umuyoruz.
Tabii sizden gelecek göç hikayeleriyle, anılar, fotoğraflar, videolar ve söyleşilerle…