Haberler

“Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılara yönelik uyguladığı politika ciddi belirsizlik içeriyor”

“Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılara yönelik uyguladığı politika ciddi belirsizlik içeriyor”
03.02.2024

Faruk Sevim

Ümran Stratejik Araştırmalar Merkezi ile Ankara Politikalar Merkezi tarafından “Suriyeli Sığınmacılar: Senaryolar ve Politikalar” isimli çalıştay düzenlendi.

19 Aralık’ta Ankara’da düzenlenen çalıştayda; Türk ve Suriyeli araştırmacılar Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıları, onlara yönelik politikaları ve senaryoları tartıştı.

Çalıştay’da ortaklaşılan görüşler ve farklı yaklaşımlar kayıt altına alındı.

“Politika belirsizliği, istisnai vatandaşlığın istisna olmaktan çıkması ve sürecin belirsizliği ile Suriye ve Suriyeli sığınmacılar meselesinde, çözümün sadece Türkiye’nin uhdesinde olmaması” gibi bazı ortak değerlendirmeler ve uzlaşı alanları oluştu.

Diğer konularda ise araştırmacılar arasında farklı görüşler ve yaklaşımlar ortaya çıktı.

Çalıştayda ortaya çıkan görüşlerin yer aldığı sonuç bildirisinin özeti aşağıdadır:

 

Ortak Değerlendirmeler

Politika Belirsizliği

  • Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılara yönelik uyguladığı politika ciddi bir belirsizlik içermektedir. Türk toplumu ve sığınmacılar, politik hedeflerin ve araçların ne olduğunu bilmemektedir.
  • Türkiye’nin Suriye’deki politik hedefinin ne olduğu ve bu politik hedef bağlamında Suriyeli sığınmacılara yönelik ne tür politikalar belirleyeceği bilinmemektedir.
  • Suriyeli sığınmacılar için kapsamlı ve bütüncül politikaya ihtiyaç duyulmaktadır. Belirlenen politika, tüm ilgili kurumlar tarafından merkezî bir mantıkla ve koordineli bir şekilde yürütülmelidir.

 

İstisnai Vatandaşlığın İstisna Olmaktan Çıkması ve Sürecin Belirsizliği

  • İstisnai vatandaşlık uygulaması 250 bine varmıştır. İstisnai vatandaşlığa başvuru ve kabul süreçlerinin hangi kriterlere göre işlediği ne Türk toplumu ne de Suriyeli sığınmacılar tarafından bilinmektedir.
  • Farklı ülkelerdeki vatandaşlık süreçlerinin belli olması ve kademeli olarak belirli kriterler doğrultusunda işletilmesi Türkiye tarafından da örnek alınmalıdır. Hem Türk toplumu hem de Suriyeli sığınmacılar sürecin nasıl işlediğini şeffaf bir şekilde bilmelidir.

 

Suriye ve Suriyeli Sığınmacılar Meselesinin Çözümünün Sadece Türkiye’nin Uhdesinde Olmaması

  • Suriyeli sığınmacılar meselesi hem Suriye’ye geri dönüş hem de Türkiye’deki ekonomik durum bağlamında sadece Türkiye’nin inisiyatifinde bulunan bir konu değildir.
  • Suriye’deki savaş ortamı ve Esed rejimin uyguladığı politikalar, Türkiye’nin doğrudan kontrolünde değildir. Suriye’de farklı aktörlerin politikaları, Türkiye’yi ve Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar meselesini doğrudan etkileyebilmektedir.

 

Tartışmalı Sonuçlar ve Değerlendirmeler

Türkiye’deki Suriyeli Sığınmacılar ve Rakamlar

Türkiye’de yaşayan Suriyeli sığınmacıların rakamsal boyutu hakkında üç temel görüş ve pozisyon bulunmaktadır:

Pozisyon: Resmî rakamların çok üstünde bir nüfus bulunmaktadır.

  • Türkiye’de bulunan Suriyeli sığınmacıların sayısı gerçeği yansıtmamaktadır. Türkiye’de milyonlarca kayıt dışı olan Suriyeli sığınmacı bulunmaktadır.
  • Türkiye’de doğan Suriyeli çocukların sayısına bakıldığında, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların gerçek sayısının resmî rakamlardan çok daha yüksek olduğu anlaşılmaktadır.

 

Pozisyon: Türkiye’de bulunan Suriyeli sığınmacı sayısı resmî rakamların da altındadır.

  • Türkiye uzun yıllardır Avrupa’ya karşı Suriyeli sığınmacıların sayısını abartmıştır. Bu politika Avrupa’ya karşı uygulanmıştır.
  • İç kamuoyundaki tepki artınca abartmadan vazgeçilmiş, mükerrer kayıtlar silinmiş ve resmî rakamlardaki düşüş gerçekleşmiştir.

 

Pozisyon: Resmî rakamlar güvenilirdir.

  • Geçici koruma altında bulunan Suriyeli sığınmacılara ilaveten, Türkiye vatandaşı olan veya Türkiye’de ikamet izniyle yaşayan yüzbinlerce Suriyeli bulunmaktadır.
  • Türkiye’de yaşayan Suriyeli sığınmacılar aileleriyle yaşamaktadır. Ailecek yaşayanların kayıt dışı hayat sürdürmesi son derece zordur.
  • Kayıt dışı olan Suriyeli sığınmacılar yakalandıkları anda deport edilmektedir.
  • Son dönemdeki düşüşün sebebi, Avrupa’ya giden 1 milyon Suriyeli sığınmacının yeni yeni kayıttan düşülmesidir. Dönen Suriyeliler, gittiklerini resmî makamlara bildirmedikleri için bu durum zamanla tespit edilmektedir.
  • Gönüllü geri dönüş adı altında binlerce Suriyeli sığınmacı Suriye’ye geri gitmektedir. Böylelikle zamanla Suriyeli sığınmacı sayısı azalmaktadır.
  • Şubat ayında gerçekleşen deprem sebebiyle birçok Suriyeli sığınmacı Suriye’ye geri dönmüştür veya Avrupa, Mısır gibi ülkelere gitmiştir.

 

Türkiye’deki Suriyeli Sığınmacılar ve Kamuoyu Algısı

Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların Türk kamuoyundaki algısı hakkında katılımcılar tarafından iki pozisyon dile getirilmiştir:

Pozisyon: Türk kamuoyu ırkçı değildir.

  • Irkçılık, konsept olarak Batı kaynaklı bir olgudur. Türk halkı asla ırkçı değildir. Suriyeli sığınmacılara yönelik tepkinin sebebi, misafirliğin uzaması ve rakamsal olarak büyük kitlenin olmasıdır. Bu durum toplumsal tepkiye yol açmaktadır.
  • Göç politikasına yönelik eleştiriler ırkçılık olarak değerlendirilemez.

 

Pozisyon: Türk kamuoyunda artan ırkçılık sadece Suriyeli sığınmacılar ile sınırlı kalmamaktadır.

  • Suriyeli sığınmacılara yönelik çok ciddi bir ırkçılık söz konusudur. Suriyeli gibi başörtüsü bağlayan Türk kadınları bile ırkçılığa maruz kalmaktadır.
  • Suriyeli sığınmacılara karşı ırkçılık, Arap turistleri ve Türkiye’de yaşayan diğer Arapları da etkilemektedir. Özellikle Körfez’den gelen Arapların Türkiye bakışı olumsuz bir yöne evirilmiştir.
  • Son dönemde ırkçılığa karşı atılan adımlar geç de olsa etkisini göstermiştir. Türkiye’deki ırkçılık devam etse de, görünür bir şekilde azalmıştır.
  • Göç politikasına yönelik eleştiriler başkadır, ırkçılık başkadır. Türkiye de artık Avrupalı ülkeler gibi aşırı sağ ırkçı partilerin olduğu bir ülke haline gelmiştir.
  • Suriyeli sığınmacılar ile kaçak göçmenler arasında ayrım yapılmamaktadır. Suriyeli sığınmacıların da kaçak göçmenler gibi deport edilmesi konuşulmaktadır.

 

Türkiye’deki Suriyeli Sığınmacılar ve Politika Opsiyonları

Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılara yönelik ne tür bir yaklaşım belirlemesi gerektiği hakkında üç pozisyon ortaya çıkmıştır.

Pozisyon: Türkiye, Suriyeli sığınmacılara yönelik karışık bir politika uygulamalıdır.

  • Türkiye’deki toplumsal altyapı, siyasî kavgalar ve hukukî çerçeve, Suriyeli sığınmacılara yönelik belirgin politikaların uygulanmasını engellemektedir.
  • Suriyeli sığınmacılara yönelik uyum politikaları zaten yürürlüktedir. Bu politikalar devam etmelidir.
  • Suriyeli sığınmacılar sorunu ekonomi ile doğrudan ilintilidir. Ekonominin düzelmesiyle, bu sorun görünmez olacaktır.

 

Pozisyon: Türkiye, Suriyeli sığınmacılara yönelik entegrasyon politikalarına odaklanmalıdır.

  • Tüm akademik çalışmalar ve tüm dünyadaki göç tecrübeleri, Suriyeli sığınmacıların kalıcı olduğunu göstermektedir. Vakit kaybetmeden entegrasyon politikaları devreye sokulmalıdır.
  • Entegrasyon politikaları toplumların kendilerini korumak için uyguladığı bir yumuşak güvenlik önlemidir.
  • Entegrasyon politikalarında ne kadar gecikme yaşanırsa, Suriyeli sığınmacıların oluşturacağı sorunlar da o kadar büyüyecektir.

 

Pozisyon: Türkiye, Suriyeli sığınmacıların hukukî statüsünü değiştirmelidir.

  • Türkiye’de bulunan Suriyeli sığınmacılar geçici koruma statüsünde bulunmaktadır. Bu hukukî çerçeve 1-2 seneden fazla bir süre için yetersizdir.
  • Türkiye’de doğan, okula giden ve Türk eğitim müfredatından mezun olan bir genç, geçici koruma statüsü altında tutulmamalıdır.
  • Geçici koruma statüsü, Suriyeli sığınmacıların kaçak çalışmasına ve sömürülmesine yol açmaktadır.

 

Suriye’ye Geri Dönüş Olanakları (Rejim Bölgesi)

Rejim bölgesine geri dönüş hakkında iki ayrı pozisyon belirginleşmiştir:

Pozisyon: Rejim bölgesine geri dönüş mümkün değildir.

  • Rejim bölgesindeki güvenlik durumu geri dönüşe imkân sağlamamaktadır.
  • Rejim bölgesindeki ekonomik altyapı geri dönüşe imkân sağlamamaktadır. Rejimin Suriye’de olanları bile doyurmaya gücü yoktur.
  • Esed rejimi Suriyeli sığınmacıları bir tehdit olarak görmektedir. Onları yabancı devletlerin ajanı olarak kabul etmekte ve onların rejimin bekasını tehlikeye atacağını düşünmektedir.
  • Lübnan gibi kötü şartlarda yaşayan Suriyeliler dahi rejim bölgesine geri dönmemişken, Türkiye’dekilerin dönmesi beklenmemelidir.

 

Pozisyon: Şam, geri dönüşü istememektedir; fakat Türkiye bu konuyu sadece Şam ile diyalog içerisinde çözebilir.

  • Suriyeli sığınmacıların Suriye’ye geri dönüşünü sağlayabilecek yegâne aktör Esed rejimidir. Türkiye, Şam ile görüşerek bir çözüm bulmalıdır.
  • Şam, Suriyeli sığınmacıların geri dönüşünü istemese bile, Türkiye’nin bu alternatifi zorlamasından başka çaresi yoktur.

 

Suriye’ye Geri Dönüş Olanakları (Harekât Alanları)

Güvenli bölgeye geri dönüş için ise üç farklı görüş katılımcılar tarafından ortaya konulmuştur:

Pozisyon: Güvenli bölgelere geri dönüşü artırmak için bölgenin altyapısı güçlendirilmelidir.

  • Güvenli bölgeye geri dönüşün artması için altyapı yatırımlarına odaklanılmalıdır.
  • Güvenli bölgedeki ekonomik altyapı güçlendirilmelidir. Bölgeye yatırım yapacak iş adamlarının önündeki bürokratik engeller kaldırılmalıdır.
  • Güvenli bölgelerin Türkiye üzerinden ihracat yapmasına kolaylık sağlanmalıdır. Bölgenin ekonomik durumu iyileşmeye başlarsa daha çok Suriyeli vatanına dönebilecektir.
  • Güvenli bölgeden sorumlu valiliklerin keyfî uygulamalarına son verilmeli ve valilikler arasında bir koordinasyon sağlanmalıdır. Valiliklerden kaynaklı engellemelerin kalkmasıyla bölge halkı bir eko-sistem oluşturmalıdır. Suriyelilerin oluşturacağı eko-sistem, geri dönüşleri hızlandıracaktır.
  • Suriyeli sığınmacılar için merkezî bir sınır geçiş izni uygulamasına geçilmelidir. Özellikle Suriyeli iş adamlarının sınırı geçmesi sağlanmalıdır.

 

Pozisyon: Güvenli bölgelerin güvenlik mimarisi yeniden dizayn edilmelidir.

  • Suriyeli sığınmacıların güvenli bölgeye geri dönüşünü ve ekonominin canlanmasını engelleyen temel unsur güvenliktir. Güvenlik sorunu çözülmeden, altyapı yatırımları ve geri dönüş yetersiz kalacaktır.
  • Bölgedeki önemli güvenlik tehdidi Suriye Millî Ordusu’dur. Düzenli bir yapıya dönüştürülemeyen SMO unsurları, asayiş sorunları yaşamaya ve küçük derebeylikler oluşturmaya mahkûmdur. Bu durum ise bir savaş ekonomisini, usulsüzlükleri ve yolsuzlukları tetiklemektedir.
  • Güvenli bölgeler hala güvenli değildir. Bölgede merkezî yönetim ve idareye ihtiyaç bulunmaktadır. Ayrıca bölgenin güvenliğine katkı sağlayacak ekonomik ve sosyal politikalara da ihtiyaç vardır.

 

Pozisyon: Güvenli bölgelerin topraksal anlamda bir sınırı bulunmaktadır. İç göç sebebiyle bu sınıra yaklaşılmıştır.

  • Güvenli bölgenin ve İdlib’in savaş öncesi 1,5 milyon nüfusu an itibariyle 5 milyon olmuştur. YPG ve rejim bölgesinden kaçanlar ve tahliye edilenler bu bölgeye sığınmıştır. Bölgenin altyapısı bu nüfusu taşıyamamaktadır.
  • Güvenli bölgeye yapılacak tüm yatırımlar önce iç ihtiyacı ve iç talebi karşılamak durumundadır. İç talep tatmin edilmeden, Türkiye’den Suriyeli sığınmacıların kapsamlı geri dönüşü beklenemez.
  • Suriyeli sığınmacıların evlerine ve geldikleri yere dönme hakları bulunmaktadır.

 

Gelecek Senaryolar

Suriyeli sığınmacıların Türkiye’deki geleceği hakkında üç farklı yaklaşım belirginleşmiştir.

Pozisyon: Suriyeli sığınmacılar Türkiye’nin bir gerçeği olarak kabul edilmelidir.

  • Göç literatürünün kesin olarak gösterdiği bir olgu, Suriyeli sığınmacıların Türkiye’de kalıcı olduğudur. Bu denli büyük ve uzun göçün sonunda başarılı bir geri dönüş örneği bulunmamaktadır.
  • Lübnan ve Ürdün örnekleri ortadayken, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların geri dönüşünü beklemek doğru değildir.
  • Türkiye’de yetişen ikinci nesil Suriyeli sığınmacıların, Suriye’ye yönelik hatıraları ve kişisel hikâyeleri bulunmamaktadır.
  • Türkiye’de eğitim görmüş ve büyümüş çocukların ve gençlerin Suriye’ye dönmesi beklenemez.

 

Pozisyon: Suriyeli sığınmacıların Suriye’ye geri dönüşü sağlanmalıdır.

  • Suriyeli sığınmacılar geçici koruma altındadır. Bu hukukî statü bağlamında geri dönmek zorundadır.
  • Türk toplumunun bu konu hakkındaki görüşleri dikkate alınmalıdır. Suriyeli sığınmacıların geri dönüşü hakkında partiler üstü bir sosyal mutabakat vardır.

 

Pozisyon: Suriyeli sığınmacılar Suriye vatandaşıdır ve ne kadar süre geçerse geçsin, sonunda Suriye’ye dönmek zorundadır.

  • Suriyeli sığınmacıların Türkiye’deki hayatı ve Suriye’ye geri dönüşü hakkındaki tüm argümanlara rağmen vatandaşlık denilen bir olgu mevcuttur. İnsanlar gerektiğinde vatandaşı oldukları ülkeye geri dönmek zorundadır. Vatandaşlık kavramı göz ardı edilemez.

 

Alternatif Hukukî Statü

Suriyeli sığınmacıların geçici koruma statüsünden çıkıp alternatif statüye geçişleri hakkında üç görüş ortaya çıkmıştır.

Pozisyon: Vatandaşlık yolu açık tutulması kaydıyla, Suriyeli sığınmacılar için Mavi Kart uygulaması değerlendirilebilir.

  • Türk vatandaşlığından çıkmak zorunda kalan Avrupa’daki Türkler için yürürlüğe konulan Mavi Kart uygulamasının kapsamı genişletilip, Suriyeli sığınmacıların bu statüye geçişine imkân tanınabilir.
  • Mavi Kart sahipleri Türkiye vatandaşı kütüğü ve yabancılar kütüğünden ayrı bir kütükte yer almaktadır. Mavi Kart sahiplerinin zorunlu askerlik hizmeti bulunmamaktadır. Seçimlerde oy kullanamazlar ve memur olamazlar. Ancak her Türk vatandaşı gibi TC Kimlik numarası bulunmaktadır. İkamet ve çalışma izinlerine müracaat etmelerine gerek yoktur.
  • Belirli şartları yerine getiren (örneğin Türkçe dil bilgisi) Suriyeli sığınmacılar için Mavi Kart yolu açılabilir.
  • Mavi Kart sahibi Suriyeli sığınmacılara yönelik uygulanacak tüm politikalar ve yeni düzenlemeler Avrupa’daki Türkleri de etkileyeceğinden, Mavi Kart statüsü Suriyelilere yönelik olmayacaktır ve kapsayıcı olacaktır.
  • Mavi Kart uygulamasıyla özellikle Türkiye’de yaşayan ikinci nesil Suriyeli sığınmacılar için kalıcı bir çözüm bulunabilir ve Suriyeli sığınmacıların iş izni alma sorunları sebebiyle kaçak çalışmasının önüne geçilebilir. Eğitim seviyesi görece yüksek Suriyeli sığınmacıların iş hayatına katılımını kolaylaştırılabilir.

 

Pozisyon: Vatandaşlık yolu açık tutulması kaydıyla, Suriyeli sığınmacılar için kalıcı ikamet ve çalışma izni yolu açılmalıdır.

  • Körfez ülkeleri ve birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi, kalıcı ikamet uygulamasına geçilebilir. Belirli kriterlerde ve belirli bir zamansal süreç kapsamında bu statü elde edilebilmelidir.
  • Adım adım ilerleyen, kademeli olarak hakların arttığı ve her kademenin farklı şartlarının olduğu ama kamuoyunca sürecin tüm detayları bilinen şeffaf bir uygulamaya geçilebilir.
  • Kalıcı ikamet izni gibi yöntemlerle, Suriyelilerin Türkiye’de yasal çerçeve içerisinde çalışıp sigortalarını ödemeleri sağlanır. Suriyelilerin şeffaf bir süreç dâhilinde kendi yol haritalarını belirlemesi mümkün olabilir.

 

Pozisyon: Suriyeli sığınmacıların geçici koruma statüsü muhafaza edilmelidir.

  • Türkiye’de bulunan Suriyeli sığınmacılar geçici koruma altındadır. Geçiciliğin vakit anlamında bir sınırlandırması bulunmamaktadır.