Haberler
Göçmenlerin Gündemi (6 Ekim – 12 Ekim)

8 Ekim
Yasadışı uygulamalarla nefreti yaygınlaştıran Tanju Özcan pişman değilmiş! (Enternasyonal Dayanışma)
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, yabancılara yönelik kararları nedeniyle “nefret ve ayrımcılık” suçlamasıyla yargılandığı davada savunma yapamadı.
Dosyadaki eksiklikler nedeniyle duruşma 24 Nisan 2026’ya ertelenirken, Özcan’ın yurt dışına çıkış yasağı devam etti. Özcan, “Sığınmacılarla ilgili aldığım kararlardan pişman değilim, bugün olsa yine aynı kararları alırım” dedi.
Bolu’da yaşayan göçmenlere yönelik yardım kesme, su ücretlerini 10 kat artırma ve nikah ücretlerini 100 bin lira olarak belirleme kararları nedeniyle hakkında dava açılan Tanju Özcan, Bolu 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı.
Duruşma sonrası açıklama yapan Özcan, “Ben neden yargılanıyorum anlamıyorum. İddia o ki, sığınmacıların işyeri açma ruhsatlarını iptal etmişim, sularına zam yapmışım, nikah ücretlerini artırmışım. Bu konularla ilgili daha önce soruşturma geçirip takipsizlik kararı almıştım” dedi. Vicdanen rahat olduğunu söyleyen Özcan, “Bana sığınmacılarla ilgili tepkilerim nedeniyle yurt dışına çıkış yasağı konuluyor ama onlara hâlâ yurda giriş yasağı getirilmiyor. Garip olan bu. Aldığım kararlardan dolayı ne vicdanen ne hukuken bir pişmanlığım yok. Bugün olsa yine aynı kararları alırım.” sözlerini sarf etti.
Daha önce Fatih Altaylı’nın Youtube programına katılan Özcan, göçmenlere yönelik ayrımcı uygulamalarının hukuka uygun olmadığını itiraf etmişti.
https://enternasyonaldayanisma.org/2025/10/08/yasadisi-uygulamalarla-nefreti-yayginlastiran-tanju-ozcan-pisman-degilmis/
8 Ekim
Almanya'da "turbo vatandaşlık" iptal edildi (DW Türkçe)
Almanya'da bir önceki hükümetin geçen yıl Haziran ayında yürürlüğe soktuğu "turbo vatandaşlık" uygulaması iptal edildi.
Federal Meclis (Bundestag), çarşamba günkü oturumunda vatandaşlık yasasında yapılan değişikliği kabul ederek "hızlandırılmış vatandaşlık" uygulamasına son verdi. Değişiklik, Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) ve Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) oylarıyla, Almanya için Alternatif Partisi'nin (AfD) desteğiyle kabul edildi.
Kamuoyunda "turbo vatandaşlık" olarak da adlandırılan uygulama 15 ay yürürlükte kaldı.
Bir önceki Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti'den (FDP) oluşan koalisyon hükümeti, vatandaşlığa başvuru için Almanya'da geçirilmesi gereken süreyi sekiz yıldan beş yıla indirmiş, entegrasyon konusunda özel başarı gösteren kişiler içinse üç yıl sonra vatandaşlık imkânı tanınmıştı. Vatandaşlık süresinin üç yıla kadar inmesi kamuoyunda "turbo vatandaşlık" olarak biliniyor.
Etkisi sembolik kaldı
Yarattığı tartışmalara rağmen yürürlüğe girdikten sonra geçen sürede turbo vatandaşlığın etkisi sınırlı kaldı. Geçen yıl Alman vatandaşlığına başvurular yaklaşık 292 bin ile rekor seviyeye yükselirken turbo vatandaşlık başvurularının payı yüzde 1’den az oldu.
Yeşiller ve Sol Parti'den eleştiri
Yeşiller Partisi Milletvekili Filiz Polat, kararı "geri adım" olarak nitelendirerek, bunun hem entegrasyona hem de ekonomiye zarar vereceğini söyledi.
Yeşiller Eş Başkanı Felix Banaszak, CDU-SPD koalisyonunun turbo vatandaşlıkta geri adım atmasını eleştirerek "Bu, Almanya'da ister üç yıldır ister üç nesildir yaşıyor olsun tüm güçlere ihtiyacımız olan bir dönemde verilmiş yanlış bir sinyal" dedi.
Federal Meclis'teki Sol Parti grubu İç Politika Sözcüsü Clara Bünger de turbo vatandaşlık için başvurusunu halihazırda yapmış bulunan ve yanıt bekleyen kişiler için geçiş süreci düzenlemesi yapılmamasını eleştirdi. Vatandaşlık başvuru sürecinin son derece uzun zaman aldığına işaret eden Bünger, başvurusuna yanıt bekleyen çok sayıda kişinin mağdur duruma düşeceğini kaydetti.
İstihdam Piyasası ve Meslek Araştırmaları Enstitüsü'nden göç araştırmacısı Herbert Brücker de turbo vatandaşlığın kaldırılmasıyla yüksek nitelikli iş gücü açısından Almanya'ya gelmenin cazibesinin azalacağı uyarısı yaptı.
Kiliseye bağlı yardım kuruluşu Diakonie de uygulamanın kaldırılmasını "kaçırılmış bir fırsat" olarak değerlendirdi.
https://www.dwturkce.com/tr/almanyada-turbo-vatanda%C5%9Fl%C4%B1k-iptal-edildi/a-74272737
11 Ekim
Polonya: Muhalefetin düşman simgeleri göçmenler ve Almanya (DW Türkçe)
Polonya Cumhurbaşkanı Karol Nawrocki, Avrupa Birliği'nin (AB) yeni Göç Paktı'na destek vermeyeceğini açıkladı. Nawrocki, "Alman AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen'e bir mektup yazdım ve ülkemizin yasa dışı göçmenlerin yeniden yerleştirilmesine yönelik AB projesinden muaf tutulmasını talep ettim" dedi. Cumhurbaşkanı, mesajını sosyal medya platformu X'te “Önce Polonya, önce Polonyalılar!" sözleriyle paylaştı.
Sağcı Hukuk ve Adalet Partisi (PiS) lideri Jaroslaw Kaczynski de hem Başbakan Donald Tusk liderliğindeki hükümete hem de Avrupa Birliği'ne yönelik sert eleştiriler yöneltti.
Polonya'daki sağ muhalefet, göçmen karşıtı söylemini yalnızca sokakta değil siyasetin merkezinde de kullanıyor. 1989'da demokratik dönüşüm sürecine kadar neredeyse tamamen etnik olarak homojen bir ülke olan Polonya'da, "yabancı korkusu" geçmişte de siyasal kazanç sağlamıştı. 2015 seçimlerinde, AB'nin göçmenlerin üye ülkelere dağıtılmasını öngören politikasına yöneltilen sert eleştiriler, PiS'in iktidara gelişinde belirleyici olmuştu.
Sağcı Polonya medyası, o dönemde Suriye ve Irak'tan gelen savaş mültecilerini hedef alarak onları "terörist" ve "tecavüzcü" olarak nitelendirmiş, Kaçinski de göçmenlerin "bakteri ve virüs taşıdığı" iddiasında bulunmuştu. İki yıl önce iktidarı Donald Tusk liderliğindeki merkez-sol koalisyona kaptıran PiS, o zamandan bu yana söylemini daha da sertleştirdi.
https://www.dwturkce.com/tr/polonyada-muhalefet-g%C3%B6%C3%A7men-ve-almanya-d%C3%BC%C5%9Fmanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1-k%C3%B6r%C3%BCkl%C3%BCyor/a-74307651
12 Ekim
Almanya'da siyah olmak: Irksal ayrımcılık korkusu (DW Türkçe)
Almanya'da son yıllarda aşırı sağın etkisi ile siyasetin göç konusuna odaklanması ve göçle ilgili yasal düzenlemelerin sertleştirilmesinin yan etkilerinin olacağı tahmin ediliyor.
Almanya'daki Siyahiler İnisiyatifi adlı hak örgütünün üyesi Tahir Della, "Ülkeyi siyahiler için daha kapsayıcı hale getirmek adına on yıllardır kaydedilen ilerleme geriye gidebilir" dedi. DW'ye konuşan Della, "Özellikle göçle ilgili tartışmalar yaşandığında, Almanya'daki siyahilerin ve Afrika kökenli kişilerin varlığının sorgulanmaya başlandığını fark ediyoruz" diye ekledi.
Avrupa Birliği'nin (AB) en kalabalık ülkesi olan Almanya, 2023 tarihli Avrupa Temel Haklar Ajansı'nın raporunda, siyahilere yönelik ırkçı ayrımcılığın en fazla arttığı ülke olmuştu. Raporun açıklanmasından sonra Almanya'da Şubat 2025'teki seçimlerle hükümet değişti ve göçmen karşıtı aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi ikinci siyasi güç oldu.
Avrupa'nın sanayi devi olan Almanya'nın ekonomisi, koronavirüs pandemisinden bu yana zorluklar yaşıyor. Dahası, Almanya son iki yıldır büyüme kaydedemeyen tek G7 ekonomisi. Ülke ayrıca 2025'te üçüncü ekonomik durgunluk yılını tamamlamaya doğru ilerliyor.
Bu faktörlerin bir araya gelmesiyle siyahiler için daha da olumsuz bazı sonuçlar ortaya çıkması olası.
Almanya, Sahraaltı Afrikalı göçmenleri yüzüstü mü bırakıyor?
Ekonomik açıdan bakıldığında, Avrupa Temel Haklar Ajansı anketine dahil edilen siyahilerin çoğunluğunu oluşturan Sahraaltı Afrika göçmenleri, Almanya'daki diğer yabancı gruplardan daha kötü durumda.
Bu grubun işsizlik oranı yüzde 16'nın biraz üzerinde ve bu oran Alman vatandaşlarınınkinden üç kat fazla. Genel göçmen işsizlik ortalamasından da iki puan yüksek. Ayrıca çalışan Sahraaltı Afrika göçmenleri daha az kazanıyor.
Göçmenlerin yaşadığı gelir farkı, yabancı akademik niteliklerin ve mesleki deneyimlerin tanınmamasıyla da ilişkilendiriliyor. Araştırmacılara göre göç politikaları birinci kuşak göçmenlerin ülkeye girişini ve iş piyasasında iyi bir şansa sahip olup olmayacaklarını belirlemede önemli rol oynayabilir.
https://www.dwturkce.com/tr/almanyada-siyah-olmak-irksal-ayr%C4%B1mc%C4%B1l%C4%B1k-korkusu/a-74309903