Haberler

Göçmenlerin Gündemi (4 - 11 Kasım)

Göçmenlerin Gündemi (4 - 11 Kasım)
12.11.2024

5 Kasım

Tacize uğrayan göçmen kadına deport kararı (Yeni Yaşam)

İstanbul’da sözlü cinsel tacize maruz kaldıktan sonra götürüldüğü Geri Gönderme Merkezi’nde birçok hak ihlaline maruz kalan Suriyeli Ş.N. hakkında deport kararı çıkarıldı

İstanbul’un Bahçelievler ilçesinde Suriyeli Ş.N. adlı kadın ile eşi M.N., 29 Ekim’de bir erkeğin sözcü cinsel tacizine maruz kaldı. M.N. ile tacizde bulunan erkek arasında arbede çıktı. Olayın Bahçelievler Karakolu’na intikal etmesiyle tarafların ifadeleri alındı.

Suriyeli çift, daha sonra “kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturmak” iddiasıyla Geri Gönderme Merkezi’ne gönderildi. M.N., Arnavutköy GGM’ye, Ş.N. ise Çatalca GGM’ye gönderildi. M.N. daha sonra Riha’daki (Urfa) GMM’ye sevk edildi.

Suriyeli çiftin avukatı, Mehmet Behzat Yılıcak, 31 Ekim’de Çatalca GGM’ye gitti. Ancak “yemek saati” olduğu gerekçesiyle avukat görüşüne izin verilmedi. Avukat Yılıcak, GGM önünde beklediği sırada da göçmen kadınların hak ihlallerini dönük protestolarına tanıklık etti.

Göçmen kadınların protestosu

Yaşananları anlatan Av. Yılıcak, göçmen kadınların yatak ve yemek verilmemesini protesto ettiklerine işaret ederek, “İçeride bulunan kadınlar, camlara vurarak, ‘Biz katil değiliz. Bize yardım edin. Kadın şiddetine hayır’ şeklinde bağırıyordu. GMM önündeki çevik kuvvet polisleri, hemen içeri girdi. Biz de içeri girmek istedik ancak ‘görüşemezsiniz’ denildi. Bu durumu meslektaşlarımızla tutanak altına aldık. Yaşananları İstanbul Barosu ve derneklere aktardım” dedi.

 GGM’de hak ihlalleri

Protestolar nedeniyle müvekkili Ş.N. ile görüştürülmediğine dikkati çeken Yılıcak, 1 Kasım’da yeniden GMM’ye gittiğini ifade etti. Yılıcak, müvekkilinin yaşadığı ihlallere dair şunları belirtti: “Müvekkilime yatak verilmemiş, çıplak zeminde yatıyormuş. Protestonun yaşandığı gün ise görevliler öğlen ve akşam yemeğinin verilmeyeceğini söylemiş. Personellerin hakaretlerine, psikolojik şiddetine, aşağılayıcı tavırlarına maruz kalmış. Çıplak zeminde yatmak zorunda kalan yabancılar, gıda ihtiyaçlarının da karşılanmayacağını öğrenince mecburen protesto etmişler. Bu protestolardan sonra kendilerine yer yatağı verildiğini ve normal yemek servisinin yapıldığını söyledi.”

Dosyalar verilmiyor  

Görüşme sonrası müvekkiline dair istediği dosyanın “hazır değil” gerekçesiyle verilmediğini aktaran Yılıcak, müvekkili hakkında sınır dışı kararı olduğunu öğrendiğini paylaştı. Yılıcak, “İstanbul Valiliği, müşteki olarak yer aldığı dosya nedeniyle sınır dışı etme kararı vermiş. Suriyeli müvekkilim, geçici koruma statüsünde. Ancak hukuki koruma sağlanmamış. Bununla ‘ne karakola ne savcılığa ne de hakime git’ deniliyor. ‘Adli mercileri uğraştırma’ demek oluyor” dedi.

Karar beklenmeden sevk edildi

Dosya hazırlanmadan ve Sulh Ceza Hakimliği’ne itiraz prosedürü beklenmeden bir müvekkillerinin farklı illere sevk edildiğini kaydeden Yılıcak, “Belki itiraz sonrası hakimlik serbest bırakılması kararı verecek. Sevk edildikleri yerlerde de birçok engelle karşı karşıya kalıyoruz. Arnavutköy GGM’ye iki kere gittik. Orada bulunan erkek müvekkilimin dosyası hazır olmadığı için inceleyemedik. Ancak 3 Kasım’da Urfa GGM’ye gönderildiğini öğrendik” diye kaydetti.

Duyarlılık çağrısı  

Müvekkilinin tutulduğu Çatalca GGm’deki ihlallerin araştırılması gerektiğini ifade eden Yılıcak, protesto eylemlerinin yaşandığı güne dair görüntülerin paylaşılması gerektiğini vurguladı. İstanbul Barosu ve hukuk örgütlerinin bu konuda reaksiyon göstermediklerini ifade eden Yılıcak, “Baronun Avukat Hakları Merkezi’yle muhatap oldum, durumu kendilerine aktardıktan sonra beni İnsan Hakları Merkezi’ne yönlendirdiler. Oradakiler de ‘ilgili komisyona ileteceğiz, karar alacağız’ dedi. Olan bir olay var. Neden hızlı bir aksiyon alamıyoruz. Bunlar birer bahane olamaz. Mevcut komisyon gerekli aksiyonu almak zorunda. Bazı hukuk örgütleri ve dernekleri de ‘Bizi sosyal medyada paylaşın bizi etiketleyin biz paylaşırız’ dedi. Sizin vazifeniz bu değil. Sizin olayın olduğu gün her şeyi bırakıp Çatalca GGM’ye gidip tespitlerde bulunmanız gerekirdi” ifadelerini kullandı.

https://yeniyasamgazetesi6.com/tacize-ugrayan-gocmen-kadina-deport-karari/

 

5 Kasım

Çatalca Geri Gönderme Merkezi'nde neler oluyor?

"Göçmenler, yemeklerine ilaç katılarak uyutuluyor ve yemek yemek istemeyenler, yemek vermeme cezasıyla tehdit ediliyor."

Geçtiğimiz hafta İstanbul’daki Çatalca Geri Gönderme Merkezi’nde yabancı uyruklu göçmenlere yönelik kötü muamele iddiaları gündeme gelmişti. Müvekkilleri içeride bulunan avukatlarla yaptığım görüşmeler sonucunda, göçmenlerin yemeklerine ilaç katıldığı ve yemek verilmemekle tehdit edildikleri bilgisine ulaştım.

İddialara göre, göçmenler, yemekhanede sunulan yemeklere ilaç katıldığını fark etti. Yemek sonrasında baygınlık geçirip uyuduklarını anlayan göçmenler, aşçılarla tartışmaya başladılar. Yemekhane çalışanları ise “Köpek gibi gelip yiyeceksiniz, tantana yapmayın” demiş.

Yemeklerine ilaç katılmasını istemeyen göçmenler, yemek verilmeme cezasıyla tehdit ediliyor. Ayrıca, geçtiğimiz hafta medyaya yansıyan eylem sonrasında, ceza olarak farklı geri gönderme merkezlerine sevkler başlatılmış durumda.

Göçmenlerin aileleri ve avukatlarıyla görüşme hakları kısıtlanarak, hangi merkeze gönderildikleri de gizleniyor. Sevk edilen göçmenler, ailelerine nerede olduklarını bildiremeden farklı şehirlere yollanıyor. Merkezden günlerdir birçok otobüs kalktığı da öne sürülen iddialar arasında.

https://x.com/semaklsn/status/1853810501009997880

 

7 Kasım

Avukatlardan Geri Gönderme Merkezi için çarpıcı iddialar: göçmenlere ‘Sessiz Oda’ ve ‘Soğuk Oda’ işkencesi – Feyza Nur Çalıkoğlu (Karar)

Geçtiğimiz hafta Çatalca Geri Gönderme Merkezi’nde yaşanan göçmen kadınların isyanını KARAR gündeme getirdi. Çatalca GGM’de neler yaşandığını göçmen avukatlarına sorduk. Avukat Halim Yılmaz, “Göç İdaresi, sevk işlemini yaşanan hak ihlallerinin üzerini örtmenin yöntemi olarak kullanıyor” dedi. Avukat Yakup Sevinçhan, “Guantanamo ve Ebu Gureyb cezaevlerinin altında yatan temel mantıkla GGM’leri temellendiren mantık aynı: ülke vatandaşı değilseniz sizin için insan hakları geçerli değildir” dedi.

KARAR, Çatalca Geri Gönderme Merkezi’nde kalan kadınların isyanını gündeme getirdi. Göçmen kadınların ‘Bize yardım edin, kadına şiddete hayır, biz katil değiliz’ bağırışlarına şahit olan Avukat Mehmet Behzat Yılıcak, “Bağırma ve çığlık seslerini duyduk. Sonrasında yaklaşık 15 çevik kuvvet cop ve kalkanlarla merkezin içerisine girdi” dedi. Yılıcak, kadınların şiddet gördüklerini ifade ederek demir parmaklıklara vurduğunu KARAR’a anlattı.

Sözlü cinsel tacize uğradığı için eşiyle beraber karıştığı bir arbededen dolayı karakola giden Şirin H. ve Halil M. haklarında bir suçlama olmamasına ve kadının mağduriyeti dolayısıyla karakola gitmesine rağmen geri gönderme merkezine götürüldüler. Şirin H. hakkında 31 Ekim’de sınır dışı kararı çıktı. Ancak Halil M. hakkında henüz verilmiş bir sınır dışı kararı olmadığını söyleyen Avukat Yılıcak, “31 Ekim’de ve 1 Kasım’da müvekkilimle görüşmeye gittiğim halde bana dosya yok dendi. Ancak müvekkilimin Şanlıurfa’ya sevki sonrası dosyasına baktığımda 31 Ekim'de sınır dışı ve idari gözetim kararı verildiğini gördüm. GGM’ler bilgiye erişimi bu şekilde sıkça engelliyor, yine aynı şey olmuş ve kararı görmeyelim diye dosya yok demişler” dedi.

‘GÖRÜŞME ODASINDA KAMERA VAR MI?’

Avukat Mehmet Yılıcak, müvekkilinin kendisine Çatalca Geri Gönderme Merkezi’nde şahit olduğu şiddeti anlatmak istediğini ancak tereddüt ettiğini söyledi:

“Dün müvekkilimle görüşmeye gittiğimde bana görüşme odasında kamera ve ses kaydı olup olmadığını sorarak, görüşmeden hemen önce içeride bir kadına şiddet uygulandığı söyledi. Şiddetin yalnızca bir kere değil merkezdeki görevliler tarafından sürekli uygulandığını, yapılan muameleye birazcık itiraz edenin yemek, yatak ve sabun vermemekle cezalandırıldığından bahsetti. Bunun yanı sıra içeride birbiriyle iletişim kuran göçmen kadınlara ciddi bir şekilde müdahale ettiklerini ve kimsenin birbiriyle iletişim kurmasına izin vermediklerini ifade etti.”

 ‘GÖÇMENLERE SABUN VERİLMİYOR’

Geri gönderme merkezlerinde, özellikle son dönemde gündem olan, Çatalca Geri Gönderme Merkezi’ne dair hak ihlalleri bitmiyor. Yemek, kişisel temizlik, yatacak yer gibi birçok insani konuda dahi göçmenler mağdur ediliyor. Avukat Beyza Akyüz, Çatalca GGM’de kalan müvekkillerinin sabun gibi kişisel bakım ihtiyaçlarının karşılanmadığını, yeterli sayıda yatak olmadığını, bazı günler verilmemek üzere çok kötü yiyecekler verildiğini söylediklerini ifade etti.

HAK İHLALLERİNİ GİZLEMENİN YOLU: SEVK İŞLEMİ

İnsan hakları ve mülteciler konusunda uzman olan Avukat Abdulhalim Yılmaz, göçmenlerin kendi haklarını talep etme konusunda çok çekindiklerini söyledi:

“Yabancılar, suç mağduru dahi olsa çoğunlukla şikayet etmek veya devlete karşı dava açmak istemiyorlar. Böyle bir dava veya şikayetin kendi aleyhlerine olacağını düşünerek endişe ediyorlar. Böyle olunca da, yasal haklarını dahi kullanmaktan korkuyorlar.”

Abdulhalim Yılmaz, Çatalca Geri Gönderme Merkezi’nde yaşanan olaydan sonra göçmenlerin bulundukalrı merkezden başka merkezlere sevk edildiğini ifade etti. Asıl sorunun Göç İdaresi’nin şikayet üzerine ciddi bir soruşturma yapmamasından doğduğunu ve Çatalca’da yaşanan olaya benzer durumların üstünün örtülmesi olduğunu anlattı.

“Bir merkezde olay olduğunda ise göç idaresi genel olarak o kişilerle ilgili soruşturmak, suç veya kusur varsa delilleri toplamak, böylece durumu düzeltmek yerine, olayın üzerini kapatmayı tercih ediyor görünüyor. Bu da aynı sorunların tekrar yaşanmasına neden oluyor.”

 ‘ÇATALCA’DA YAŞANAN İLK DEĞİL’

“Yıllardır gördüğüm kadarıyla bir kötü muamele, intihar vakası, ihmalen ya da kasten işlenmiş bir vaka da olsa olay fark etmeksizin üstünü kapatmayı tercih ediyorlar. Böyle durumlarda, olası denetimler için ortada delil bırakmamak adına olayın gerçekleştiği merkezde tutulan kişileri hemen başka şehirlerdeki farklı merkezlere sevk ediyorlar. Bugün Çatalca Geri Gönderme Merkezi’nde yaşanan olayın örneklerini farklı şehir ve merkezlerde daha önce defalarca yaşandı. Bunun sebebi olarak, denetim için gelen yetkililere herhangi bir şekilde bilgi aktarımı olmaması için olaylara şahit olan göçmenleri oradan sevk yoluyla uzaklaştırma tedbirine başvuruluyor. Göç İdaresinin refleksi bu şekilde, bir yerde olay olduğu zaman hemen orada bulunan herkesi dağıtıyor. Savcılık, mülkiye müfettişi, kamu denetçisi, Türkiye İnsan Hakları Eşitlik Kurumu veya Meclis İnsan Hakları Komisyonu gibi bu işi denetleyen mercilere sağlıklı bir bilgi ulaşmamış oluyor.”

50 GÖÇMEN BODRUMA HAPSEDİLMİŞTİ

Avukat Yılmaz, GGM’lerde uygulanan yasadışı pratiklerin kötü muamele, yetersiz beslenme, ısınma gibi sorunlarda öte, “buzdolabı odası” olarak adlandırılan kanuna aykırı fiili uygulamalardan kaynaklandığını bahsetti. Yılmaz geçtiğimiz Şubat ayında 50’ye yakın göçmenin bodrum katına hapsedildiğini hatırlattı:

“Kötü muamele, az yemek verme ya da kişilerin yasal haklarını kullandırmamak tabiki kanunlara aykırı uygulamalar. Bunu yanı sıra, tutulan şahısların buzdolabı odası dedikleri, uygulamada ise soğuk veya sessiz oda dedikleri yerler var. Bu tür odaların yasal bir dayanağı olmadığı gibi, nasıl uygulanacağına dair kurallar da yok ve bir denetimi de yok. Şanlıurfa ve Gaziantep gibi illerde, -aşırı soğuk olduğu için- göçmeler bu odaya buzdolabı odası diyor. Buna benzer uygulamaların, başka illerde de ses izolasyonu malzemesiyle kapatıldığı için sessiz oda denilen kısımlarda görülüyor. Bu tür pratiklerin disiplin veya düzen sağlamak gerekçesiyle kullanma iddiası kabul edilemez. Çünkü, bir çok vakada, insanları cezalandırmak için ya da onların iradelerini zorlayarak sınır dışı etmek, gönüllü geri dönüş belgesini imza attırmak için bu odalar kullanılıyor. Geçen şubat ayında on beş gün boyunca Şanlıurfa Geri Gönderme Merkezinin bodrum katında içerisinde hamile kadın ve çocuklarında olduğu yaklaşık 50 insanı oraya hapsedildi Oraya giden aile, avukat veya baro temsilcilerine burada değiller diye bir de yazılı cevap veriyorlardı. Müvekkillerine ulaşamayan avukatların basın açıklaması yapması sonucunda, Göç İdaresi onları farklı illere sevk ettikten sonra, aile ve avukatlarına iletişim kurmalarına izin verdi. Bir yerde sorun varsa, bunu kanunları veya mahkeme kararlarını bir kenara iterek, ya da kişilerin temel haklarını yok sayarak çözmek mümkün değil. Bu tür olaylar, yapılan iyi politikalara veya idari uygulama ve başarılara da gölge düşürüyor. Bunun görüntüsü bile kamu hizmetine zarar veriyor.”

‘DENETİM MAKAMLARI ETKİLİ DEĞİL’

Abdulhalim Yılmaz, Göç İdaresinin denetime ihtiyaç duyduğunu, etkili bir denetim olmadığı için sorunların kronikleştiğini ifade etti. İç denetim yapan makamların bağımsız olmadığını, bunun yanısıra son zamanlarda hakim, savcı gibi yargı makamlarının iradesine müdahale edildiğini anlattı:

“Jandarma, polis, güvenlik ve göç memuru şiddet uygulayan taraf olurken bu durumlarla ilgili şikayetleri çoğunlukla savcılıklar etkili bir soruşturma yapmadan kapatmaya çalışıyor. Etkili bir adli veya idari denetim mekanizması olmadığı için mağdur olan, darp edilen, hastanede yatan raporu olan göçmenler için dahi 'bir sorun yok, hak ihlali yok' şeklinde karar çıkıyor. Göç İdaresi veya İçişleri Bakanlığı içinde veya kurum dışında bağımsız ve gerçekten etkili bir denetim mekanizması yok. Çünkü denetim yapan makamlar bağımsız makamlar değil. GGM’lerde intihar edenler, ciddi şiddet görenler, rüşvet olayları veya suiistimaller sıkça yaşanıyor. Binlerce insanın olduğu yerde elbette sorunlar olacak, ama bunların bir daha tekrar etmesini önleyecek tedbirler alınması gerekir. Göç İdaresi, dışarıdan görebildiğimiz kadarıyla, bu durumu basına ve kamuoyuna kapalı tutarak yürütmeye çalışıyor ama bu çözüm değil. Sorunlar tekrarlandığına göre, ciddi bir denetim mekanizması da ihtiyaç var."

‘AVRUPADAN GÖÇMENLER İÇİN PARA ALIP ONLARI HAPSEDİYORUZ’

Göçmenlere karşı politik nefret söyleminin de göç idaresinin bu tutumuyla büyümeye devam ettiğinin altını çizen Avukat Yılmaz, “Neredeyse her göçmeni GGM’ye alan bu hukuksuz sistem, Avrupa’dan parasını alırız göçmeni de hapsederiz mantığıyla yürüyor” dedi.

“Göç İdaresi işleyişi düzeltmek yerine savcı ve hakimlerle görüşme, eğitim, çalıştay vs. adlar altında onların iradesini etkiliyor. Hakimlerin tavrı da hem konjonktürden hem de göç idaresi söylemlerinden etkileniyor, olumlu olabilecek kararlar olumsuza dönüyor. Göçmenler hakkında olumlu karar çıkmasını engellemek için olmadık suçlamalar yapılıyor. İdare mahkemelerin verdiği kararları da uygulamıyorlar. Hakimleri etkilemeleri, aleyhte karar çıktığında uygulamamaları, bu sonuçla adeta dokunulmaz, hesap veremez, kanun ve mahkemeye karşı adeta sorumsuz gibi bir görüntü veriyor. Göç İdaresi, polisle muhatap olan, hatta müşteki olan neredeyse her göçmeni GGM’ye almak, özgürlüğünü kısıtlamak zorunluluğunu hissediyor. Ancak kanuna göre ailesi, eşi ve çocuğu, gayrimenkulü olan kişilerin, ya da idari davası devam ederken imza karşılığı idari gözetime alternatif tedbirlerle serbest bırakma imkanı varken bunun yerine içerde tutuklu gibi olmasını tercih ediyor. Kamuya da yük bindiriyor, şahsa ve ailesine de. GGM’ye alınan kişilerin durumlarının gerçekten incelenmesi, zorunlu değilse alternatif tedbirlerle bırakılması gerekiyor. Ama bunun yerine sınır dışı etmesi mümkün olmayacak kişileri, mesela Uygurları bile bir yıl içerde tutuyor, bunun makul bir açıklaması yok. Cezalandırma yeri değil. Bu bir anlamda Avrupa’dan parasını alırız, göçmeni de hapsederiz mantığıyla yürüyor. Bu muameleler nedeniyle daha geçen hafta Çatalca GGM’de yaşanan durum gibi isyanlar yaşanıyor. Göçmenlerin sayısı, güvenlik sorunları vs. işi zorlaştırıyor, ama daha insani bir yaklaşımla sorunlar önemli ölçüde çözülecek ve azalacaktır.”

ÇATALCA’DA YEMEK BİLE İŞKENCE YÖNTEMİ

Dokuz yıldır avukatlık yapan ve mültecilerle ilgilenen Avukat Yakup Sevinçhan, dokuz yıl boyunca Türkiye’de hak ihlallerinin hiç bitmediğini İstanbul’da açılan ilk GGM’den Çatalca GGM’ye kadar yaşanan mağduriyetin artarak devam ettiğini KARAR’a anlattı.

“Çatalca GGM diğer GGM’ler gibi kapasitesinin üstünde göçmen bulunduruyor. Son yaşanan olayda yemek dağıtan personel ve içeride bulunan güvenlik görevlileriyle göçmenler arasında yaşanan bir münakaşa sonucu sert müdahalede bulundular. Buna karşılık insanlar isyan etti. O gün öğleden sonra 3’e kadar avukat görüşü yapılmadı. Hiçbir şekilde içeriye dışarıdan birileri alınmadı. Güvenlik personeli yetersiz kaldığı için destek ekibi ve polis dahil oldu. Olay sosyal medyada yer alıp tepki çekince Çatalca’daki durum biraz daha normal denebilecek bir hale geldi. GGM'ler de bir sorun çıktığında denetim yapılmasına karşılık kısa süreli olarak usullere uygun hareket edildiğini daha önce de görmüştük. Ancak bazı müvekkillerin söylediğine göre yemek konusunda yaşanan sıkıntı büyümüş. Az ve soğuk yemek dışında iddialara göre yemeğe ilaç katıldığı da söylenmiş. Tabii bir göçmenin yemeğin hazırlanma aşamasına şahit olması da çok zor.”

GUANTANAMO, EBU GUREYB VE GERİ GÖNDERME MERKEZLERİ

Mazlumder Mülteci Komisyonu Başkanı Avukat Yakup Sevinçhan, GGM, personellerinin göçmenler konusunda eğitimsiz olduğunu, GGM’de tutulan insanlara bir nevi düşman ceza hukuku ile muamele edildiğini ifade etti. Sevinçhan, “Almanya’da Führer'in uyguladı aynı zamanda Guantanamo ve Ebu Gureyb cezaevlerinin altında yatan temel mantık şudur: Vatandaş değilseniz sizin için insan hakları geçerli değildir. Bizde bu temellendirme GGM’lerde kullanılıyor” dedi.

 “GGM personeli herhangi bir eğitimden geçmiyor ve oradaki insanları insan yerine koymuyor. Personel tarafından ‘zaten bizim ülkemizden değilsiniz bizim vatandaşımız değilsiniz’ diyerek düşmanlaştırılıyorlar. Bir nevi düşman ceza hukukuna göre muamele yapılıyor. Buna göre herhangi bir ülkenin vatandaşı olmayan bir kişi o ülkenin haklarından faydalanamaz temeline dayalı. GGM personeline sorulduğunda tabiki böyle bir şey olmadığını söylüyor ancak bu muamele göçmenlere ceza olarak veriliyor.”

YILDIRMA POLİTİKASI: ‘BU EZİYETİ ÇEKECEĞİME ÜLKEME DÖNERİM’

Göç İdaresinin, yıldırmaya politikasının vücut bulmuş hali olduğunu söyleyen Sevinçhan, göçmenleri ‘bunca eziyeti çekeceğime belgeyi imzalar ülkeme dönerim’ diyecek raddeye getirdikten sonra, onlara hem gönüllü geri dönüş formuna hem de açılan hak ihlalleri davalarından feragat ettiğine dair bir dilekçeye imza attırıldığını ifade etti. Sevinçhan Çatalca’da yaşanan olayın tek olmadığını anlattı:

“Çatalca Geri Gönderme Merkezi’nde göçmen kadınları isyan ettiren muameleler Türkiye’de bulunan bir çok GGM’de karşımıza çıkıyor. Yemeklerin soğuk ve az verilmesi, kapasitenin üzerinde insan tutulması, yatakların kişi sayısına göre yarıda olması, insanlar yerlerde battaniye üzerlerinde yatmak zorunda kalması, sıcak su verilmemesi... Kış aylarında yeterli ödenek olmadığı için binaları ısıtmamaları, GGM içerisindeki yatak ve çarşafların hiç değiştirilmemesi ve kan gibi lekelerle dolu olması, koğuşlara temizlik hizmeti sunulmaması, tuvaletlerin temizlenmemesi, tuvalet ve banyoların temizliğinin yabancılara yaptırılması ama bunu yaptırırken de temizlik malzemesi verilmemesi... Bu koşullar yüzünden göçmenler kantinden aldıkları havluları el sabunuyla köpürterek tuvalet ve banyoları temizlemeye çalışıyor. Müvekkillerin vücudundaki böcek ısırıklarını gördüm. Hijyen öyle bir noktaya gelmiş ki GGM’ler, bit, böcek ve envai çeşit haşerenin olduğu yerler haline geldi. Tuvalet ve banyoların kapılarının olmaması gibi bir çok insani olmayan koşul sıralanabilir.”

https://www.karar.com/guncel-haberler/avukatlardan-geri-gonderme-merkezi-icin-carpici-iddialar-gocmenlere-1907311

 

8 Kasım

Kalp Hastası Alisher Ismanov Sınır Dışı Edilirse Hayatı Tehlikede: “Özbekistan’da Kuran Öğrettiği İçin Yargılanıyordu” – Sema Kızılarslan (Karar)

Yaklaşık 12 yıldır Türkiye’de yaşayan 48 yaşındaki Alisher Ismanov, ailesiyle birlikte Yalova’da tarım ve hayvancılıkla uğraşarak hayatını sürdürüyordu. Türkiye’ye, Özbekistan’daki baskılardan kaçmak amacıyla sığınan Ismanov, eski Cumhurbaşkanı İslam Kerimov döneminde dini faaliyetleri nedeniyle yargılanarak ülkesini terk etmek zorunda kaldı.

Ismanov’un son üç yıldır Türkiye’de oturum izni yenilenmedi, bu da onu yasadışı duruma düşürdü. Çarşamba gözaltına alınan Ismaov, şu anda İzmir Geri Gönderme Merkezi’nde tutuluyor.

En küçüğü 3 yaşında 7 çocuk babası Ismanov, dört ay önce İzmit’te gözaltına alınmış ve sivil toplum kuruluşları ile avukatların müdahaleleri sonucunda sınır dışı edilmesi önlenmişti. Kalp hastası olan Ismanov, geri gönderme merkezindeyken defalarca hastaneye kaldırıldı.

“SINIR DIŞI EDİLİRSE İŞKENCE GÖRECEK”

Ismanov’un aile yakınları, eski Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’un dönemi boyunca dini baskının yoğun olduğunu, bu nedenle ailesinin de yıllar önce Türkiye’ye sığındığını belirtti.

Ismanov’un kayınpederinin neredeyse on yıl hapis yattığını anlatan yakınları, ülkedeki benzer zulüm ve işkencelerin tekrarlanmasından korkuyor.

KARAR’a konuşan aile yakınları,

“Alisher, burada kimseye zarar vermeden, sadece ailesinin geçimini sağlamak için hayvancılıkla uğraşan biri. Sağlık sorunları var; kalp hastası ve felç geçirmiş. Gözaltındayken birkaç kez hastaneye kaldırıldı. Türkiye, kendisi ve ailesi için artık bir vatan gibi oldu; çocukları burada doğup büyüdü, bu düzenin bozulmaması için Türkiye’ye güveniyoruz.”dedi.

“Devletin, bu insanları dinleyerek hakikati araştırması ve durumlarına tek tek bakması gerek” diyerek çağrıda bulunan aile yakınları, yetkililere çağrı yaparak Ismanov’un Türkiye’de kalmasına izin verilmesini ve ülkeye iade edilmemesini talep ediyor.

“10 YIL ÖNCE AKRABASI DA ÖZBEKİSTAN’A DÖNDÜ, 22 YIL HAPSE MAHKUM EDİLDİ”

Durumu yakından takip eden Türkistander Başkanı Burhan Kavuncu ise Alisher Ismanov’un Özbekistan’a iade edilmesinin, hem kendisi hem de ailesi için ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.

Kavuncu, Özbekistan’da dini faaliyetleri nedeniyle birçok mülteciye benzer baskıların yapıldığını hatırlatarak, “Alişer, Özbekistan’da akrabalarına Kur’an öğretmek gibi gerekçelerle yargılanıyor. Orada kendisine zulmedileceğini biliyoruz. 10 yıl önce bir akrabası da Özbekistan’a döndüğünde aynı suçlamalarla 22 yıl hapse mahkum edildi. Alisher’in de benzer bir akıbete uğramasından endişeliyiz." dedi.

https://www.karar.com/guncel-haberler/kalp-hastasi-alisher-ismanov-sinir-disi-edilirse-hayati-tehlikede-1907585

 

8 Kasım

Göç İdaresi Başkanlığı: Geri Gönderme Merkezlerini Hedef Alan Gerçek Dışı İddialar Hakkında Basın Açıklaması

Bazı basın yayın organları ile sosyal medya platformları üzerinden dolaşıma sokulan geri gönderme merkezleri ile ilgili iftira niteliğindeki dezenformasyon içerikli iddialara ilişkin açıklama yapma ihtiyacı ortaya çıkmıştır.

Daha önce de birçok defa ifade ettiğimiz gibi geri gönderme merkezlerinin tamamı Başkanlığımızca “kötü muameleye sıfır tolerans” prensibi ile işletilmektedir.

Çatalca Geri Gönderme Merkezi dahil tüm geri gönderme merkezlerinde, idari gözetim altında olanların (özel hayatın mahremiyeti gereği kaldıkları odalar dışında) bulunabilecekleri tüm alanlar kör nokta kalmayacak şekilde 24 saat kamera ile takip edilmektedir. Ortaya atılan iddialar ile ilgili vakalar dikkatle incelenmekte; herhangi bir şüphe görülmesi durumunda adli ve idari yönden etkin soruşturma yürütülmekte; herhangi bir hata, kusur veya ihmalin tespiti durumunda kanunun öngördüğü müeyyideler uygulanmaktadır. Hiçbir iddia göz ardı edilmemektedir.

İlgili mevzuat gereği geri gönderme merkezinde çalışan personellere, kötü muamele yasağı yazılı ve sözlü olarak tebliğ edilmekte, temel insan hakları başta olmak üzere çeşitli eğitimler verilmektedir.

Ayrıca geri gönderme merkezleri, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler ve iç hukukumuzda yer alan kurumlar tarafından haberli ve habersiz olarak sürekli denetlenmekte ve ziyaret edilmektedir. Bu kapsamda 2024 yılında 631 denetim ve 134 ziyaret gerçekleştirilmiştir.

Tüm geri gönderme merkezlerinde barınanlara; yemek, temizlik, havalandırma, sağlık hizmetlerine erişim, avukata ve adli yardıma erişim, ailesi ile görüşme, dış dünya ile iletişim, psikososyal destek hizmetleri, tercümanlık, ibadet odaları, dilek-şikayet mekanizması vb. hizmetler kesintisiz olarak sunulmaktadır.

Geri gönderme merkezlerinde idari gözetim altında bulunan yabancılar, görüşmelerini, avukat-müvekkil mahremiyet kurallarına uygun olarak görüşme odasında gerçekleştirmektedir. Hukuki yardıma erişimde sistemin eksiksiz çalışmasına engel teşkil eden herhangi bir durum bulunmamaktadır. Geri gönderme merkezlerindeki tüm faaliyetler gibi idari gözetim altında bulunan yabancıların avukatlarıyla görüşme sayıları da kayıt altında tutulmaktadır. Buna göre, 2024 yılında geri gönderme merkezlerine 27 bin 390

Geri gönderme merkezlerinin kapasiteleri ve sağlanan hizmetlere ilişkin şartlar, Avrupa İşkencenin ve İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Ceza ve Muamelenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) belirlediği standartlar çerçevesinde oluşturulmuştur. Geri gönderme merkezleri arasında yapılan sevkler kapasite yönetimi kapsamında yapılmakta olup söz konusu sevklerin başka bir amacı bulunmamaktadır. Geri gönderme merkezlerinin sayısı ve kapasitesinin artırılması çalışmaları yapılmış olup son bir yılda dört yeni geri gönderme merkezinin daha açılmasıyla toplam sayı 32’ye çıkarılmıştır.
Yabancılar hakkındaki tüm iş ve işlemler, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na uygun olarak yapılmaktadır. Hiçbir yabancı hukuka aykırı bir şekilde geri gönderme merkezlerinde tutulmamaktadır.

Geri gönderme merkezleri ile ilgili mesnetsiz yakıştırmalar yapılması kabul edilemez. Gerçekle hiçbir ilgisi olmayan bu haksız ithamlar, ülkemizin hukuk, insan hakları ve medeniyet değerlerimizi temel alan göç yönetimi faaliyetlerine gölge düşürmeyi amaçlamaktadır. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de ülkemiz mazlumlara yardım elini uzatmaktadır. Diğer taraftan ülkemiz, düzensiz göçle mücadele de dahil tüm göç yönetim süreçlerini insan haklarına uygun olarak yürütmektedir. Ülkemizde yakalanan düzensiz göçmenlerin tespiti ve yakalanmasından, geri gönderme merkezinde idari gözetim altına alınmasına ve sonrasında ülkelerine ya da güvenli üçüncü ülkelere sınır dışı edilmelerine kadar yürüttüğümüz tüm süreç boyunca hukuk, insan hakları ve medeniyet değerlerimizi gözeterek hareket etmekteyiz.

Hiçbir kanıta dayanmayan provokatif ve tek taraflı iddialar üzerinden devlet kurumlarını karalamayı ve algı oluşturmayı amaçlayan, kamuoyunu yanıltıcı bilgileri alenen yayan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur. 

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

https://www.goc.gov.tr/geri-gonderme-merkezlerini-hedef-alan-gercek-disi-iddialar-hakkinda-basin-aciklamasi

 

9 Kasım

Sınırsız Dayanışma: Keşke öyle olmasaydı ama maalesef Göç İdaresi'nin iddiaları gerçeklikle uyuşmuyor

GGM'lerdeki kötü muamele ve şartlara dair avukatlarımızın aktarımları, birinci derece tanıklıklar ve medyaya yansıyan görüntüler aksini ispat için yeterli.

Son iddiaların merkezindeki Çatalca GGMye alınan arkadaşımız, sağlanan kısıtlı görüşmelerde personelin kadın göçmenlerin mahremiyetine dikkat etmediğini, yerde yatanlar olduğunu, hijyen sorunları bulunduğunu, kamera görmeyen alanlarda kötü muamele gerçekleştiğini belirtmiştir.

Göç İdaresi'ne düşen bu iddiaları şeffaflıkla soruşturmak ve gerekli düzenlemeleri yapmaktır. Bu gerçeklik hiçbirimizin uzağında değildir. Eğer komşunuz olan göçmenin yolu düşmediyse muhakkak onun bir arkadaşı GGM'den geçmiş, bu kötü şartlara tanıklık etmiştir.

Sorun sadece bu kötü koşullar değil. GGMler düzenli göçmenleri düzensiz hale de getiriyor. Keyfi uygulamalar, kötü koşullar ve imzalatılan "gönüllü" geri dönüş belgeleri sonucu aile bütünlüğü, ekonomik sürdürülebilirlik, yasal statü onarılmaz şekilde zarar görüyor.

Konuya dair MazlumDer, TİHEK ve Lighthouse Reports'un kapsamlı raporları mevcut:

MazlumDer Göç İdaresi Uygulamalarında Yaşanan Sorunlar Raporu:  https://drive.google.com/file/d/184IeO_dtVUP39HMb0fgoIFUc0Ccyi2Cu/view…

TİHEK Bursa GGM Ziyareti Raporu: https://tihek.gov.tr/public/images/kararlar/jyic99.pdf…

Lighthouse Reports Raporu: https://lighthousereports.com/investigation/turkeys-eu-funded-deportation-machine/

https://x.com/sinirsizdayanis/status/1855242208414212604

 

11 Kasım

Göç ve Diaspora Vakfının "Türkiye Göç Hareketliliği Raporu" yayımlandı (Bizim Sakarya)

 Göç ve Diaspora Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Başkanı Recep Seyyar, "Türkiye, göçmen sayısı itibarıyla dünyada 12. ülke. En çok göçmeni barındıran ülke biz değiliz. 2021 yılı itibarıyla son 3 yıldır Türkiye'ye artık Suriyeli akını yok" ifadelerini kullandı

Göç ve Diaspora Vakfı tarafından Fatih'te bir otelde düzenlenen basın toplantısında "Türkiye Göçmen Hareketliliği Raporu" açıklandı.

Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Recep Seyyar, hazırladıkları raporun sonuçlarına göre, Türkiye'de göçle ilgili oluşturulmuş algıların yanlış bilgiye dayandığını söyledi.

"Sığınmacı varlığı yoğunluklu olarak var"

Türkiye'nin dünyanın mülteci toplanma alanı olmadığını belirten Seyyar, "Türkiye'de sığınmacı varlığı yoğunluklu olarak var. Suriyeliler ana gündemimizi oluşturuyor" dedi.

Sığınmacıların bir ülkeye savaş, ağır insan hakları ihlali ve benzeri sebeplerle geldiğini aktaran Seyyar, "Türkiye Göçmen Hareketliliği Raporu"nda yer alan yabancı uyruklu düzenli göçmen verileri ile ilgili şu bilgileri paylaştı:

"Türkiye'ye gelen giden yabancı uyruklu düzenli göçmen verilerinin yer aldığı bir grafikte, 2022 ve 2023 yıllarında Türkiye'ye gelen düzenli göçmen sayılarında ciddi bir düşüş olduğu görülmekte. Türkiye'den ayrılan göçmen sayılarında da ciddi bir artış görülmekte. Daha önce Türkiye'ye yerleşmiş, bu ülkede yaşamak isteyen, düzenli bir şekilde hukuki, hukukun kendisine tanımladığı statüler ile burada bulunmak isteyen insanlar da artık Türkiye'den ayrılmakta."

Uluslararası göç verileri üzerinden raporu değerlendiren Seyyar, "Türkiye, göçmen sayısı itibarıyla dünyada 12. ülke. En çok göçmeni barındıran ülke biz değiliz. 2021 yılı itibarıyla son 3 yıldır Türkiye'ye Suriyeli akını yok. Suriyelilere geçici koruma kimliği vermeyi durdurduk. Dolayısıyla 2021 yılından beri sığınmacı gelmemesine, 500 binden fazla Suriyelinin geri dönmüş olmasına rağmen, hala sığınmacı nüfusunda biz 2. sıradayız ama dünya göçmen varlığında 12. sıradayız" ifadelerini kullandı.

Türkiye'ye 2021 yılı itibariyle sığınmacı akını durdu

Vakfın "Türkiye Göç Hareketliliği Raporu"nda (2016-2023), Türkiye'nin sığınmacı sayısı bakımından dünyada 2. sırada olduğu ancak 2021 itibariyle sığınmacı akınının durduğu belirtiliyor. Türkiye'deki esas sorunun yeni sığınmacıların gelişi değil, 12 yıl önce sığınmacı olarak gelenlerin hala bu statüde kalmaya devam etmesi olduğu vurgulanan raporda, göçmen nüfusunun ülke nüfusuna oranının yüzde 7 olduğu, bu oranla dünya sıralamasında 102. sırada bulunduğu ve genel göçmen nüfusu bakımından ise dünyada 12. sırada yer aldığı bildirildi.

"Eğitimlerini tamamladıktan sonra başka ülkelere göç ediyorlar"

Türkiye'de eğitim sistemine dahil edilen sığınmacı gençlerin, eğitimlerini tamamladıktan sonra başka ülkelere göç etmeleri nedeniyle büyük bir kayıp yaşandığına dikkat çekilen raporda, Türkiye'nin eğitim süreçlerinde destek verdiği bu gençlerin, tam üretim çağında Batılı ülkeler tarafından "nitelikli göçmen" olarak kabul edilerek devşirilmesinin Türkiye için ciddi bir kayıp olduğu vurgulandı.

Bu duruma karşı çözüm olarak, eğitim süreçlerini tamamlayarak dil yeterliliği sağlayan gençlerin Türkiye’de kalıcı bir statü elde etmeleri öneriliyor.

https://www.bizimsakarya.com.tr/goc-ve-diaspora-vakfinin-turkiye-goc-hareketliligi-raporu-yayimlandi