Haberler
Göçmenlerin Gündemi
AB’nin yeni sığınmacı ve göç yasası, insanlık dışı bir sisteme yol açabilir – 23 Aralık 2023
https://gocgunlugu.com/H-ab-nin-yeni-siginmaci-ve-goc-yasasi-insanlik-disi-bir-sisteme-yol-acabilir-245
Avrupa Birliği (AB), Avrupa sınırlarının korunması bahanesi ve mültecilerin Batı Avrupa’ya seyahat etmesinin zorlaştırılması gerekçesiyle, 2020 yılından beri üzerinde çalıştığı yeni sığınma ve göç yasasını kabul etti.
Avrupa Parlamentosu ve üye ülkeler arasında sürdürülen müzakerelerin ardından, yeni yasa AB Komisyonu tarafından onaylandı. Kuralların yürürlüğe girmesi için üye ülkelerin parlamentolarında da onaylanması gerekiyor. AB genelinde 2026 yılı başından itibaren hayata geçirilecek olan yeni sığınma ve göç yasası 5 başlıkta toplanıyor:
Mültecilere ev sahipliği yapma veya mali katkıda bulunma
Sığınma başvurularını daha hızlı inceleyip sonuçlandırma
Kriz durumlarının ele alınması, prosedürlerin askıya alınması
Çocuklar da dahil daha etkili yüz tanıma ve parmak izi
Mültecilere zorunlu güvenlik ve sağlık kontrolü
AB’nin ilk çözümü para ödemek
AB üyesi ülkelere, İtalya ve Yunanistan gibi mülteci akınının yoğun olduğu ülkelerin yükünü hafifletmek için iki seçenek sunuluyor.
Üye ülkeler ya Yunanistan ve İtalya gibi ülkelerdeki mültecileri kendi topraklarına kabul edecek, bunu yapmak istemezlerse de İtalya ve Yunanistan gibi varış ülkelerine, mülteci başına 20 bin avro ödeyecek.
Bazı ülkelerden gelenler daha hızlı geri gönderilecek
Avrupa dış sınırlarında sığınma başvurusu yapanlar arasında hızlı bir tarama yapılacak. Türkiye, Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Fas, Tunus ve Cezayir gibi nispeten güvenli olduğu iddia edilen ülkelerden gelen mülteciler, hareket özgürlüğünün kısıtlı olduğu kapalı merkezlerde tutulacak. Bu kişilerin sığınma başvuruları en geç 9 ay içinde sonuçlandırılacak. Sığınma başvurusu kabul edilmeyenler derhal geri gönderilecek.
Sığınma prosedürleri askıya alınabilecek
Sığınma ve göç yasası, AB ülkelerinin gerekli gördüğü takdirde kriz durumu ilan etmesine ve sığınma prosedürlerini geçici olarak askıya almasına izin veriyor.
Sığınmacılar fişlenecek
Yeni yasayla 6 yaşından büyük çocukları da kapsayacak şekilde, parmak izlerine yüz görüntüleri eklenecek. Toplanan parmak izleri ve yüz görüntüleri AB veri tabanına işlenecek. Tüm üye ülkeler bu veri tabanına erişebilecek. Böylece bir kişinin birden fazla AB ülkesinde sığınma başvurusunda bulunup bulunmadığı kontrol edilebilecek.
Sığınmacılara zorunlu sağlık ve güvenlik kontrolleri uygulanacak
Sığınmacılar, 7 güne kadar kimlik tespiti, biyometrik veri toplama, sağlık ve güvenlik kontrollerini de içeren zorunlu bir giriş öncesi tarama prosedürüne tabi tutulacak.
Anlaşma her ülke parlamentosunda oylanacak
Anlaşmanın bütün AB üye ülkelerinin parlamentolarında onaylanması gerekiyor. Buna yeterli süre tanımak için anlaşmanın yürürlüğe girme tarihi 2026 olarak belirlendi.
İnsan hakları örgütleri, yeni sığınma ve göç yasasının "insanlık dışı bir sisteme yol açacağı” uyarısında bulunuyor.
Göçmen engelli çocuklar da özel rehabilitasyon hizmetlerinden ücretsiz yararlanabilmelidir – 21 Aralık 2023
https://gocgunlugu.com/H-gocmen-engelli-cocuklar-da-ozel-rehabilitasyon-hizmetlerinden-ucretsiz-yararlanabilmelidir-244
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilen çok önemli bir hizmet var. Özel eğitime ihtiyacı olan çocuklar, bakanlığa bağlı RAM’lardan (Rehberlik ve Araştırma Merkezleri) aldıkları raporlarla, ücretsiz destek ve rehabilitasyon eğitimi alabiliyorlar.
MEB’e bağlı Rehberlik ve Araştırma Merkezleri bünyelerinde bulunan Özel Eğitim bölümleri; özel gereksinimi olan ( görme, işitme, zihin, dil, konuşma, bedensel yetersizlik ve türleri ile otizm, down sendromu) öğrencilerin eğitsel değerlendirme ve tanılama hizmetlerini yapmakta, sonrasında bu çocukların devlet okullarında uygun koşullarda eğitim görmeleri sağlanmaktadır. Bunlar; kaynaştırma-bütünleştirme, özel eğitim sınıfı veya özel eğitim uygulama okulu, özel eğitim meslek lisesi gibi MEB’e bağlı okullar olabilmektedir. Ayrıca verilen rapor doğrultusunda, çocukların ve bireylerin özel eğitim rehabilitasyon merkezlerinden destek eğitimi almaları da sağlanmaktadır, ki bu destek eğitimleri çok önemlidir, olmazsa olmazdır.
Tüm bu hizmetler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan çocuklar için, RAM raporu doğrultusunda tamamen ücretsizdir. Ancak göçmen öğrenciler sadece MEB’in verdiği hizmetlerden faydalanmakta, özel rehabilitasyon merkezlerinin imkânlarından yararlanamamaktadırlar.
Konu ile ilgili görüştüğümüz bir RAM müdürü şunları söyledi:
“Engelli çocuklar için devletin verdiği bu hizmet gerçekten çok önemli. Şimdiye kadar aileler, engelli çocukları ile evde baş başa kalıyorlardı, çocukların eğitimleri ile ilgili eğer maddi imkânları yoksa herhangi bir şey yapabilmeleri imkânsızdı. Çünkü özel eğitim pahalı bir hizmettir. Uzman eğiticilerin, sağlık personelinin birebir ilgilenmesini gerektirir.
RAM’ların kuruluşu ve özel eğitim hizmetlerinin (rehabilitasyon dahil) tümüyle devlet tarafından karşılanması ile bu konu büyük ölçüde çözüme kavuşturuldu. Ama bizi rahatsız eden bir husus var, o da şu: Göçmen engelli çocuklar özel rehabilitasyon hizmetlerinden ücretsiz yararlanamamaktalar. Merkezimize ortalama haftada 2-3 göçmen engelli çocuk için başvuru yapılmakta ve biz kendilerine RAM raporu vermekteyiz. Bu çocuklar MEB’e bağlı okullara yerleştirilmekte ama rehabilitasyon hizmeti alamamaktalar. Göçmen oldukları için onlara özel rehabilitasyon hizmeti ücretsiz verilmemekte. Kendi imkanları ile özel rehabilitasyon hizmeti almaları çoğunlukla mümkün değil, çünkü çok pahalı.
Toplam sayının ne kadar olduğunu bilmiyorum, ama tüm göçmen engelli çocukların özel rehabilitasyona ücretsiz ulaşmasını sağlamak için mutlaka bir yöntem bulunmalıdır. Tek bir çocuğun bile hayata kazanılması önemlidir. Yetkilileri bu konuda girişimde bulunmaya çağırıyorum.”
Suriye'de Esed rejimi, mülklere el koyarak geri dönüşleri engellemeye çalışıyor – 23 Aralık 2023
https://www.hertaraf.com/haber-suriye-de-esed-rejimi-mulklere-el-koyarak-geri-donusleri-engellemeye-calisiyor-12625
Suriye yönetimi, saldırılar nedeniyle yerlerinden olan ve başka ülkelere sığınan vatandaşların mülklerine el koyarak geri dönüşlerini engelliyor.
Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye'nin orta kısmındaki Humus iline yönelik rapor hazırladı.
Kamuoyuna açıklanan raporda, Suriye yönetiminin, Humus ilinde çatışmaların yoğun olduğu Baba Amer Mahallesi ile Kuseyir ilçesindeki on binlerce ev, arazi ve mülke el koymaya çalıştığı savunuldu.
Raporda, Suriye yönetiminin öldürülen en az 500 bin sivil ile kaybolan yaklaşık 112 bin 713 sivilin yanı sıra yerinden ettiği 12 milyon Suriyelinin mal varlıklarına el koymak için çalışma yürüttüğü bilgisi yer aldı.
Rejimin çıkardığı yasa ve kararnamelerle mülklere el koymaya çalıştığı vurgulanan raporda, yerlerinden edilen ve zorla tahliye edilenlerin mülkiyet haklarının yok sayıldığı belirtildi.
Raporda, rejim ve müttefiklerinin Humus ilinde sistematik olarak mülkiyet haklarını ihlal için bombalama ve saldırıları araç olarak kullandığına işaret edildi.
"Mülkiyet haklarının ihlaliyle Suriye halkına yönelik ciddi bir insan hakları ihlali yapıldı." ifadesine yer verilen raporda, bunun derhal durdurulması çağrısında bulunuldu.
Rejim, mallara el koyarak geri dönüşleri engelliyor
Geri dönen Suriyeliler, Türkiye'nin gerçekleştirdiği harekat bölgelerinde sorun yaşamazken rejimin kontrol ettiği alanlardaki evlerine dönemiyor çünkü rejim, sivillerin taşınmazlarına el koyuyor.
Beşşar Esed rejimi, çıkardığı yasa ve kararnamelerle mülklere el koyarak ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyelilerin geri dönüşünü engelliyor.
Ürdün, Türkiye ve Lübnan’dan Suriye’ye geri dönüş yapanlar, sınırda 100 dolar verginin yanı sıra yüzlerce dolar rüşvet talebiyle karşılaşıyor.
Sınırdan geçen Suriyeliler ise ya gözaltına alınıyor ve sorgulanıyor ya da sebepsiz yere tutuklanıyor.
Anadolu Ajansı
Avrupa Birliği yeni sığınma ve göç anlaşmasını kabul etti – 20 Aralık 2023
https://www.bbc.com/turkce/articles/c03yl9r5d3po
Avrupa Birliği (AB), Avrupa sınırlarının korunmasını ve sığınmacıların Batı Avrupa’ya seyahat etmesinin zorlaştırılmasını esas alan yeni sığınma ve göç anlaşmasını kabul etti.
AB Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve üye ülkeler son iki gündür aralıksız sürdürülen müzakerelerin ardından, yeni kurallar üzerinde anlaşmaya vardı.
Avrupa Birliği, 2015 yılındaki sığınmacı krizinden bu yana kalıcı bir yasal düzenleme arayışı içindeydi.
Komisyon tarafından 2020 yılında hazırlanan yasal düzenleme, uzun tartışmaların ardından, Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi kabul edilmiş oldu.
Yalova Valisi Hülya Kaya, göçmen kadınlarla mutfağa girdi – 18 Aralık 2023
https://www.dha.com.tr/foto-galeri/yalova-valisi-hulya-kaya-gocmen-kadinlarla-mutfaga-girdi-2361237/1
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından, Uluslararası Göçmenler Günü ilan edilen 18 Aralık için Yalova’da yaşayan göçmen kadınlar mutfakta bir araya geldi. 'Farklı Kültürler Aynı Sofrada Buluşuyor’ projesi kapsamında kentte yaşayan yabancı uyruklu kadınlarla bir araya gelen Yalova Valisi Hülya Kaya da mutfağa girip Rus mantısı açtı, Yalova helvası pişirdi. Vali Kaya, “Amacımız mutfağın birleştiriciliğinden yararlanarak, aramızdaki o uzaklığı, mesafeyi kısaltmak, o ön yargıları kırmak, şehirdeki birlikteliğin ve beraberliğin altını çizmek” dedi.
İzmir'de mülteci yemekleri etkinliği – 10 Aralık 2023
https://marksist.org/icerik/Gocmeniz/20494/Izmirde-multeci-yemekleri-etkinligi
İzmir Mülteci Dayanışma Platformu, Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde "mülteci yemekleri ve müzik dinletisi" etkinliği yaptı. Etkinlikte Afgan, Suriye ve Somalili kadın mültecilerin ülke mutfaklarına ait yaptıkları yemekler (Abelipolo, Falefel, Notaqi) İzmirlilere ikram edildi.
İçişleri Bakanı Yerlikaya: 238 bin 55 Suriyeli Türk vatandaşlığı kazandı – 16 Aralık 2023
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, TBMM Genel Kurulu'ndaki bütçe görüşmelerinde "2023 Aralık ayı itibariyle 238 bin 55 geçici koruma altında bulunan Suriye uyruklu yabancı, istisnai olarak Türk vatandaşlığını kazanmıştır. Bunların 134 bin 422'si reşit 100 bin 633'ü çocuktur. 18 yaşından büyük olanın sayısı 156 bin 987'dir" dedi.
Türkiye, mülteciler için “güvenli” mi? – 10 Aralık 2023
https://bianet.org/haber/turkiye-multeciler-icin-guvenli-mi-289093
AİHM’e de sunulan, uzman hukukçuların kaleme aldığı görüş, Türkiye’nin mülteciler için neden “güvenli üçüncü ülke” olarak kabul edilemeyeceğini irdeliyor.
Medico International’ın hazırladığı, “Hangi “güvenlik”ten söz ediyoruz? / Neden Türkiye “güvenli üçüncü ülke” olarak kabul edilemez” başlıklı uzman görüşü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) sunuldu.
Kayıp Suriyeli aktivist Ahmed Katie gözaltındaymış– 12 Aralık 2023
https://www.rudaw.net/turkish/middleeast/turkey/1212202313
27 Kasım’dan bu yana kendisinden haber alınamayan Suriyeli mülteci ve insan hakları aktivisti Ahmed Katie'nin gözaltında olduğu belirtildi.
Edinilen bilgiye göre dün gece Ahmed Katie’nin ailesine İstanbul Emniyeti’nde olduğu haber verildi. Ahmed Katie’nin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde avukatı eşliğinde ifadesi alındı. Katie’nin bugün ilerleyen saatlerde İstanbul’daki Çağlayan Adliyesi’nde sevk edilerek savcılığa çıkarılması bekleniyor.
Ne olmuştu?
İstanbul Yusuf Paşa’daki işyerinden 27 Kasım'da çıkan geçici koruma statüsündeki insan hakları savunucusu Ahmed Katie'den “Emniyet’ten çağırıldığını” bildirmesinden sonra haber alınamamıştı. Sığınmacı Hakları Platformu, Katie’nin durumuyla ilgili acil bir inceleme yapılması çağrısında bulunmuştu.
Sığınmacı Hakları Platformu’ndan yapılan açıklamada Katie'den haber alınamaması hakkında şöyle denilmişti:
“Edindiğimiz bilgilere göre Ahmed Katie, pazartesi akşamüstü eşine telefonda eve gelmek üzere olduğunu söylemiş. Ancak eve gelmeyince eşi onu tekrar aradığında telefonunun kapalı olduğunu görmüş.
Ahmed Katie gözaltına alınmadan önce aynı bölgede çalışan bir akrabasına, kendisinin telefonla aranarak ‘Emniyet’ten çağrıldığını’ söylemiş, ancak nereye gitmesi gerektiğini açıklamamış.
Ahmed Katie, son zamanlarda maruz kaldığı taciz ve baskılar nedeniyle Ekim ayının sonunda insan hakları çalışmalarını askıya alma kararı aldığını kamuya beyan etmişti. Sığınmacı Hakları Platformu olarak Ahmed Katie’nin durumuyla ilgili olarak acil bir inceleme yapılması ve nerede olduğu konusunda ailesine ve kamuoyuna bilgilendirmede bulunulması için gerekli tüm çalışmaların yapılmasını istiyoruz.”
15 gündür haber alınamayan Suriyeli aktivist Katie tutuklandı – 13 Aralık 2023
https://bianet.org/haber/15-gundur-haber-alinamayan-suriyeli-aktivist-katie-tutuklandi-289230
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, önceki akşam Katie'nin ailesini aradı ve 15 gündür kendisinden haber alınamayan aktivistin gözaltında olduğunu söyledi. Katie, dün çıkarıldığı mahkemede "casusluk" iddiasıyla tutuklandı.
İstanbul Aksaray’da 27 Kasım akşamı istihbarat elemanı olduğu iddia edilen üç kişi tarafından gözaltına alınan Suriyeli insan hakları aktivisti Ahmed Katie, dün (12 Aralık) akşam çıkarıldığı mahkemede tutuklandı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, 11 Aralık akşamı ailesini arayarak Katie’nin gözaltında olduğunu ve savcılığa sevk edileceğini ifade etti. Katie, dün öğlen saatlerinde Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi'nde savcıya ifade verdi. Ardından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Mahkemedeki sorgunun ardından Katie tutuklandı.
Irkçı Tanju Özcan, mülteci derneğinin Türkçe tabelasını söktü – 11 Aralık 2023
https://www.gazeteduvar.com.tr/tanju-ozcan-multeci-derneginin-turkce-tabelasini-soktu-haber-1652976
Irkçı, mülteci düşmanı Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, kentte bulunan Bolu Afganistan Gençleri Sosyal Kültürel ve Yardımlaşma Derneği'nin Türkçe tabelasını binadan söktürdü.
Önceki hafta yeni yönetimin kararıyla ihraç edildiği CHP'ye dönen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, Semerkant Mahallesi'nde bulunan Bolu Afganistan Gençleri Sosyal Kültürel ve Yardımlaşma Derneği'ne gitti. Dernek binasında kimsenin olmadığı dakikalarda Tanju Özcan’ın talimatıyla zabıta ekipleri binaya asılı Türkçe tabelayı söktü.
Olaya ilişkin sosyal medya hesabından video paylaşan Özcan, "Hiçbir zaman Arapça tabelaya izin vermeyeceğim. Ben zaten bunların bir araya gelmesine karşıyım. Eğer bu derneğe izin verdiyse Valilik, dernekler masası o zaman biz niye mücadele ediyoruz? Bizden habersiz Bolu’da hiç kimse bu tür tabelalar asamaz, asamayacak. Kim izin verirse versin bu tür tabelaları burada tutmayacağım. Bizden habersiz Bolu’da kimse tabela asamaz. Bunu açanlar izin verenler gelsin tabelayı benden istesin” dedi.
DİSK, 18 Aralık Dünya Göçmenler Günü vesilesiyle basın açıklaması yaptı
https://disk.org.tr/2023/12/18-aralik-gocmenler-gunu-kayit-disi-guvencesiz-calistirmaya-ve-cocuk-isciligine-son/
2023 yılının sonuna geldiğimizde Türkiye’deki göçmen işçiler insanlık dışı şartlarda, resmi asgari ücretin çok altında ücretlerle, hiçbir hakları, güvenceleri olmadan, sadece bir sonraki gün de işe gidebilmek için çalışmaya devam etmektedir.
Birleşmiş Milletlerin Uluslararası Göçmenler Günü olarak ilan ettiği 18 Aralık tarihinde ülkemizdeki göçmen işçilerin sorunlarını ve çözüm önerilerini kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Ülkemizde kayıtlı 3 milyon 237 bin 585 kişi geçici koruma statüsüyle yaşamaktadır. Bu statüye sahip olup kayıtlı çalışan işçi sayısı ise sadece 91 bin 500, eğitimde olanlar ise 789 bin olarak yayınlanmıştır. Bu resmi verilere göre 2 milyon insanın kayıtlı istihdamda veya eğitimde olmadığı ortaya çıkmaktadır. Kadınların işgücüne katılımda geride oldukları düşünüldüğünde, 1 milyondan fazla kişi kayıtsız, sigortasız şekilde çalıştırılmaktadır. Bu kişiler başta tekstil, hazır giyim, deri ve inşaat olmak üzere farklı iş kollarında çalışmaktadır.
Suriye’deki savaş sonucunda Türkiye’ye gelen insanlar ülkemizde “geçici koruma” adı verilen bir statüde bulunmaktadırlar. Bu statü adı üzerinde geçici bir statü olup, insanların hayatlarını ne şekilde sürdüreceklerini ve geleceklerini belirsizleştirmektedir.
Geçici Koruma statüsünde bulunan kişilerin çalışmak istediklerinde çalışma izni alması gerekmektedir.
Geçici koruma statüsündeki kişiler çalışmak, iş bulabilmek umuduyla kayıtlı oldukları illerden büyükşehirlere göçmektedir. Kayıtlı oldukları il ikamet ettikleri il olmadığı için çalışma izni almaları, çocuklarını okula kaydettirmeleri mümkün değildir. Hatta kayıtlı olmadıkları illerdeki hastanelerde sağlık hizmeti bile alamamaktadır.
Göçmenlerin çocukları bazen yaşam zorluklarından, bazen de ikamet ettikleri il ailelerinin kayıtlı olduğu il olmadığından dolayı okula gidememekte, erken yaşta çalışmak zorunda kalmaktadır. Çocuklar belli bir yaşa geldiğinde ailenin gelire ihtiyacı olması sebebiyle babanın çalıştığı yerlere, işe gönderilmektedir. Babaların sigortasız şekilde, iş sağlığı ve güvenliğinden bahsedilemeyecek ortamlarda çalışıyor olması çocukları da etkilemektedir.
Uygun bir eğitim sistemi kurulmadığı için çoğu göçmenin Türkçe öğrenmesini mümkün olmamakta, bu durum toplumla bütünleşmelerini zorlaştırmakta ve insanca yaşayabilecekleri bir iş aramalarını engellemektedir.
Patronların neredeyse hiçbir ceza almadığı iş cinayetlerinde göçmenler hayatını kaybetmekte, arkada bıraktıkları ailelerinin yaşamları yaşanan adaletsizlikle daha da zorlaşmaktadır.
Türkiye’de modern zamanda kölece çalışma koşulları ve çocuk işçilik sorunları artık yaygın hale gelmiştir. Bu problemler ülkemizdeki kapitalist ekonominin kar hırsından kaynaklanmaktadır. Göçmen ve mültecilerin haklarının gaspı, yerli işçi ve emekçiler için de tehdit oluşturmaktadır. Güvencesiz ve kayıtsız göçmen emeğiyle ülkemizde ücretler genel seviyesi aşağıya çekilmek istenmektedir.
Bu insanlık dışı duruma son vermek için acilen atılması gereken adımlar vardır. Göçmen işçi ve emekçilerin çalışma izni patronların insafından çıkarılmalıdır; kayıtlı çalışma ivedilikle tüm göçmen mülteci işçiler için sağlanmalıdır. Çocuk işçiliğin önüne geçilerek, göçmenlerin dil bariyerine takılması ortadan kaldırılmalıdır. Eğitim tüm çocuklar için eşit hale getirilmeli, eğitimden ayrılan göçmen çocukların eğitimle buluşması sağlanmalıdır.
Tüm bunların gerçekleşmesi için başta sendikalara düşen -yerli ve göçmen- tüm işçilerin ortak mücadelesi örgütlemektir. Yerli ve göçmen işçilerin hakları için, kayıtlı çalışma için, güvenceli bir gelecek için birlikte mücadele çağrımızı yineliyoruz.
18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü: Bir gün anan, 365 gün eziyet eden düzen!
Ercüment Akdeniz
Bugün 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü. Yıl boyunca neler yaşandı, göç politikalarında hangi stratejiler gündeme geldi, sizler için derledik. 2023’ün de gösterdiği gibi göçmenleri yılda bir gün anan egemenler aslında 365 gün 6 saat onlara eziyet edenler. Göçmen hakları temel insan haklarından ayrı olmadığı gibi, emek, özgürlük ve demokrasi mücadelesinden de bağımsız değil.
Uluslararası göçte tarihi rekor
Birkaç gün önce Cenevre’de “Küresel Mülteci Forumu-2023” toplandı. BM Genel Sekreteri Guterres, yerinden edilen insan sayısının 114 milyona ulaştığını söyledi. Bu bir rekor, aynı zamanda küresel kapitalizm ve emperyalist savaş makinesinin yol açtığı kara tablonun itirafı. Dünya üzerinde çatışma ve savaş alanı sayısı 15’lerden 110’lara gelmiş durumda. Zulüm, şiddet, hak ihlali nedeniyle yaşanan göçler devam ediyor. Göç nüfusunun yüzde 10’u merkez kapitalist ülkelerde yaşarken, yüzde 90’ı az gelişmiş ülkelerde bulunuyor! Zenginler ve yoksullar arasındaki uçurum arttı, ekonomik nedenli göçler çoğaldı. Dünya üzerinde toplam göçmen sayısı 281 milyon, bunların 170 milyon kadarı işçi! Küresel sıcaklık son 120 bin yılın en yüksek aşamasında, iklim göçleri adeta patladı. Pandemi, depremler, Latin Amerika’da olduğu gibi uyuşturucu çeteleri, insan tacirlerinin baskısı vb nedenlerle güvencesiz topluluklar göç kervanına katıldı.
Peki göçe sebep olan devletler ve küresel aktörler ne öneriyor? Küresel Mülteci Forumu’nda alınan karara göre finans birlikleri 2,2 milyar dolar toplayacak. Bu rakam yaraya pansuman bile değil. Yanı sıra 1 milyon mülteci için yerleştirme, 3 milyon mülteci için üçüncü ülkeye yerleştirme sözü verildi. Böylece 110 milyon gibi devasa bir kitle ortada kalacak. AB Sözcüsü Johansonn’un sunduğu tablo da manidar! Zira 14 AB ülkesi 2015’ten bugüne (insani göç ve kabul sistemiyle) sadece 175 bin mülteci kabul etmiş. 2024 ve 2025 için verilen taahhüt ise sadece 61 bin kişi! Buna karşılık Birlik Avrupası göçmenlere karşı adı konmamış bir muharebe başlattı.
Göç politikalarında bir kritik eşik de Hindistan G20 zirvesiydi. En zengin devletler üç başlıkta yoğunlaştılar: uluslararası göçü kapitalist kalkınma için fırsata çevirmek, nitelikli işgücü eğitimine yönelmek ve göçmen işçi dövizlerini banka sistemine çekmek. Aynı zirveye katılan işçi sendikaları da (L20) bu stratejinin payandası oldu. Göç alanına dair hala alternatif bir sendikal strateji belirlenmiş değil.
Mülteci kampları vuruldu
2023 yılında bölgesel savaş gerilimine neden olan iki kanlı savaş yaşandı. Ukrayna’da yaklaşık 5 milyon kişi mülteci durumuna düştü. Kanlı işgal ve kırımın yaşandığı Gazze’de ise en az 1,1 milyon kişi yerinden edildi. Gazze’de hastaneler, okullarla birlikte mülteci kampları bombalandı, binlerce mülteci öldü. Kuzey Gazze’de vurulmadık mülteci kampı kalmadı. UNRWA kamplarının vurulmasına ne BM’den ne de üye devletlerden yaptırım geldi. Bu, mülteci hakları ihlalinde çok ciddi bir kırılmaydı. Çünkü daha önce hiç bu kadar mülteci kampı peş peşe vurulmamıştı.
Ukrayna göçü sonrası, Avrupa’da sarı saçlı olanla olmayan mülteciye uygulanan ayrımcılık eleştirilere neden oldu. Ukrayna savaşı üzerinden AB devletlerini hizaya sokan ABD, Gazze’nin işgalini de fırsata çevirdi. Anti-semitizmi çağrıştırdığı gerekçesiyle Filistin’e destek eylemlerine müdahale edildi. Göç politikaları sertleşti, Müslüman ve Ortadoğulu göçmenler üzerindeki basınç ağırlaştı.
Köle gemileri ve yüzen hapishaneler
2023’te en tartışmalı yasalardan biri İngiltere Parlamentosu’na geldi. Buna göre Manş Denizi’ni “düzensiz” olarak geçen göçmenler Afrika kıtasına, Ruanda’daki kamplara gönderilecek. Parlamentoda ilk raundu iktidardaki muhafazakâr parti kazandı. Yasa tasarısı, kölelik dönemi transferleri çağrıştırdığı için “utanç tasarısı” olarak eleştiriliyor. Birleşik Krallık yönetimi göçmen karşıtlığında AB sağıyla radikal bir yarışa girdi. Manş Denizi’ne göçmenleri karşılayan “yüzen hapishaneler” indirildi. Model, sömürgecilik dönemi köle gemilerini andırıyor. Bu deneme, Akdeniz, Ege ve diğer denizler için de prototip bir tehlike.
Denize bariyer ve ölüm rotaları
Uluslararası Göç Örgütü (IOM) verilerine göre son 9 yılda Akdeniz’de 27 bin göçmen can verdi. Bu yılın ilk yarısındaki ölümler son 4 yılın sayısından yüksek! Frontex güçlerinin sert tedbirleri nedeniyle göç rotası ölümcül bölgelere kaydı. Haziran ayında büyük tekne felaketi yaşandı. Libya’dan İtalya’ya gitmeye çalışan göçmen teknesi Yunanistan sularında battı, 600 kişi can verdi. Teknenin batmasına hücumbotların neden olduğu iddia edildi. Yunanistan 3 günlük yas ilan etti. Mültecileri anmak ve AB’nin göç politikasını protesto etmek için Atina ve Selanik’te binler yürüdü.
AB ile Türkiye arasında uygulanan Geri Kabul Anlaşması Türkiye’yi “mülteci hapishanesi”ne çevirdi. Karşılığında 3+3 milyar avro ödendi. Avrupa’ya geçiş mülteciler için hayal oldu. Anlaşma başarılı olunca benzer modeller Fas, Cezayir, Mısır, Libya’da gündeme geldi. Sahra altı Afrika’da çöl ölümleri artmaya başladı.
AB Yeni İltica ve Göç Paktı’nda tıkanma yaşanınca sürece Macron müdahale etti. Sınır ve iltica işlemleri değişti, böylece deport etmeler AB sınırından başlatıldı. Avrupa’nın öncü devletleri, dış ülkeler kadar kendi içinde de “göçmen depocukları” kurdu. Balkan ülkelerine yük binerken, göçmen almak istemeyen ülkelere “kelle başı” 20 bin avro verilmesi şartı konuldu.
Mülteci yerine sözleşmeli işçi
OECD 2022 verilerine göre; Yeni Zelanda yüzde 82,7 ile göçmen istihdamının en yüksek olduğu ülke oldu. Bu oran Avustralya’da yüzde 77,2, Birleşik Krallık’ta yüzde 75,8 ve ABD’de 72,6 olarak çıktı. Yani bu ülkelerde göçmen istihdam oranı, yerli istihdamı geçti. AB genelinde göçmen istihdamı yüzde 66,8 olarak açıklandı. 2023’e girerken Almanya, “Nitelikli Göçmen İşgücü Yasası”nı parlamentoya getirdi. AB kalkınma ajansları ve özel istihdam büroları geri kalmış ülkelerde nitelikli göçmen işçi yetiştirmek üzere harekete geçtiker. Böylece nüfusu yaşlanan Avrupa ülkeleri, mültecilere karşı daha da sertleşecek, işgücü açığını sözleşmeli göçmen işçilerle aşacak. Bu durum uluslararası işçi hareketini de baskılıyor. Sendikalar hala karşı strateji kurabilmiş değil.
Göçmen işçileri yakan düzen!
2023’te iş cinayetleri hız kesmedi. İSİG Meclisi’ne göre en az 91 göçmen işçi can verdi. En trajik ölümlerden biri Zonguldak’ta yaşandı. Afganistanlı Vezir Mohammed Nourtani’nin cansız bedeni kaçak maden ocağından uzakta ve yakılmış halde bulundu. Ocak sahibi MHP belde başkanı çıktı. İzmir Güzelbahçe’de yakılarak öldürülen inşaat işçisi üç göçmenin davası ise devam ediyor. Patronlar için göçmen işçilerin ölüsü de kâr konusu yapılıyor. Çünkü delilleri karartmak daha kolay ve aileler korkudan şikayetçi olamıyor.
AKP sözcüleri “göçmen işçiler olmasa ekonomi kötü etkilenir” söylemine bu yıl da devam etti. Ekim ayında İstanbul Sanayi Odası “Türkiye’nin sanayisine nitelik, akıl ve değer katacak olan yabancı işçiler konusunda sıkıntı yok. Ancak nitelik getirmeden sadece emeğe dönük boyutuyla yabancıların ekonomiye destek katmasını doğru bulmayız” şeklinde açıklama yaptı. Bu açıklama merdivenaltı sektörün yanında modern sanayinin işgücü talebini yansıtıyor. Türkiye’de 2 milyon civarında göçmen işçi çalışırken (kayıtlı/kayıtsız ve içlerinde çocuk işçiler var), bunlardan sadece 100 bin kadarı çalışma iznine sahip!
Bir taşla birkaç kuş
AKP’nin göç politikasına duyulan öfke toplumda arttı. Tepkinin önünü almak için seyreltme operasyonları başladı. Bazı ilçe ve mahalleler ikamete kapatıldı. Yakalanan mülteciler, kaydı ilk yapılan illere ya da sınır dışına gönderildi. Sosyal, ekonomik ve psikolojik altyapı sağlanmadığı için büyük mağduriyetler yaşandı, göçmen aileler parçalandı. Taşrada iş bulamayan göçmenler, risk pahasına yeniden büyük kentlere yöneldi. İllegal çalışma ve emeğin daha çok istismarı gündeme geldi. Geri Gönderme Merkezleri doldu taştı, işkence, kötü muamele haberleri arttı. LGBTİ+ bireylerin hedefe konmasından göçmenler de nasibini aldı.
Siyasi iktidar bir taş atarak birkaç kuş vurmak hedefindeydi. Seyreltme operasyonları için, Suriye’nin Kuzeyi’ndeki Kürt nüfusa karşılık demografik yoğunlaşma eleştirisi gündem oldu. Buralarda BM’nin dahi sahip çıkmadığı Suriyeli sığınmacılar, sosyal medya üzerinden mağduriyetlerini dile getirdi. Çatışma riskinin sürdüğü yerlere sığınmacı göndermek hak ihlali olarak değerlendirildi.
Irkçılık ve nefret suçları
Temmuz başında Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde meydana gelen kavga sonrasında galeyan olayı yaşandı. Bu olay daha önce meydana gelen linç girişimlerini hatırlattı. Egemen siyaset ve medyada göçmen karşıtlığının etkisi bir kez daha görüldü. Öyle ki, medyada yıl boyunca Yunanistan’ın ittiği göçmenler kurtarılırken, Türkiye’den giden göçmenler yakalandı! Şoven siyasetçiler ve belediye başkanları da bu dönemde nefret suçları işlemekten geri durmadı. Göçmen düşmanlığı, Kürtleri, Alevileri, emek ve demokrasi güçlerini hedefe alan ırkçılıkla el ele yürüdü. Göçmenleri ağına alan organize suç örgütleriyle ilgili haberlere erişim engeli geldi, gazeteciler tehdit edildi. Suriye göçü 13’üncü yılına girerken ortada hala ciddi bir entegrasyon programı yok. Ensar muhacir söylemi devam ediyor; hukuki statü ve gelecek sorunu ise rafa kalkmış durumda.
Göç politikaları
Dünya ve Avrupa’da neo faşist parti ve akımlar yükselişte. Arjantin’de Milei, İtalya’da Meloni, Macaristan’da Orban, Hollanda’da Weilder ve türevleri iktidar koltuğunda. En kullanışlı argüman ise göçmen düşmanlığı. Bu sağcı gerici dalga Türkiye’de de etkili. 14 Mayıs genel seçimlerine giderken burjuva ittifakların hem sağ hem de “sol” tandanslı kanadı; tekçi, Türkçü ve göçmenleri dışlayan söylemler kullandı. Ayrıca ATA ittifakının adayı Sinan Oğan 5,2 oranında oy aldı. İki seçim arasında (14-28 Mayıs) ATA ittifakından Ümit Özdağ Millet İttifakına, Sinan Oğan ise Cumhur İttifakına transfer oldu. Özdağ ve Kılıçdaroğlu arasında imzalanan protokolde, göçmenleri 1 yılda geri gönderme vaadi ve kayyum rejimine destek vardı.
Mart 2024 seçimlerine giderken göçmen karşıtı sağcı dalga hız kesmiyor. Bu dalga demokrasi mücadelesine de zarar. Bu nedenle devrimci, sosyalist, halkçı partilerin; emek ve demokrasi güçlerinin göç politikasında ne söz söylediğinin net hale gelmesi gerek. Mevzu seçim tartışmasının da ötesinde ve nasıl bir mücadele platformunun kurulacağıyla ilgili. Dolayısıyla toplumsal muhalefet güçlerinin hem yerel hem de enternasyonal bir paradigmayı ortaya koyması gerekiyor. Bu paradigmanın içine Türkiye’ye gelen göçmenler kadar Türkiye’yi terk eden yurttaşları da dahil etmek gerekiyor. Kayyum politikası nedeniyle Kürt kentlerini terk etmek zorunda kalan nüfus da buna dahil elbette.
Göçmenlerin beklentisi
Barış öne çıkan temel talep. Güvenli geri dönüş için başka yol yok. Irkçılık ve ayrımcılık son bulsun istiyorlar. Gayrımenkul satın alarak vatandaşlık verilmesine yoksul göçmenler karşı. Göç ve iltica hukuku eşit olsun diyorlar. Geri kabul anlaşmasının iptali ve tüm çalışanlar için çalışma izni, peşi sıra gelen talepler. Göçmenler, dışlayıcı ve pragmatik siyasete alet edilmekten şikayetçi. Bunun yerine objektif ve insani çözümlere odaklanılsın istiyorlar.