Haberler
Göçmenlerin Gündemi (19 – 25 Mayıs)

19 Mayıs
Taha Elgazi, Suriye’den sağ salim olduğu haberini paylaştı
Aziz ve Kıymetli hocalarım, her şey için Allah'a şükür, şu an eşimle birlikte Öncüpınar sınır kapısındayız, Suriye tarafındaki kısımda.
Cuma günü akşam evden alınıp beni Vatan Caddesi'ndeki Emniyet Müdürlüğü'ne sevk ettiler, ardından Arnavutköy GGM, sonra hiç beklemeden Aydın GGM'sine.
En mantıklı ve eşim GGM’lerde kalmaması için gönüllü dönüş evraklarına İmza Attım.
Emniyet müdüründeki rapora istinaden üzerime yazılan rapor provokatör eylemlerine katılmaktır.
Herkese teşekkür ederim Allah sizlerden razı olsun Allah'ın izniyle tekrar en kısa zamanda Türkiye'ye pasaport üzerinden yasal bir şekilde giriş yapacağım.
20 Mayıs
Hak İnisiyatifi: Sınır Dışı Uygulamasıyla İnsan Haklarına ve Hak Savunuculuğuna Müdahale!
Mülteci hakları alanında uzun süredir çalışmalar yürüten insan hakları savunucusu Taha Elgazi, kamuoyuna yansıyan bilgilere göre 16 Mayıs 2025 akşamı sivil kıyafetli kişilerce evinden alınmış, kendisine ve ailesine gözaltı gerekçesi ve nereye götürüldüğü bilgisi verilmeden götürülmüştür. Avukatı ve ailesi, saatler boyunca hiçbir resmi makamdan bilgi alamamış; gece geç saatlerde Taha Elgazi’nin “G-207 idari tehdit kodu” ile tutulduğu bilgisi edinilmiştir. Sonrasında Elgazi’nin Arnavutköy Geri Gönderme Merkezi’ne götürüldüğü öğrenilmiş. 19 Mayıs sabahı ise sınır dışı edilmiştir. Ayrıca Elgazi’nin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının da iptal edildiği yönünde iddialar kamuoyuna yansımıştır.
Elgazi’nin sınır dışı edilmesi, yalnızca bireysel haklarının ihlali değil, aynı zamanda hak temelli çalışmalara karşı sistematik bir baskı olarak okunmaktadır.
Mülteci hakları ihlallerini görünür kılan ve kamuoyunu bilgilendiren bir insan hakları savunucusunun, doğrudan bu çalışmaları nedeniyle “üzerine vazife olmayan işlerle uğraştığı” gerekçesiyle sınırdışı edilmesi, sivil alanın hedef alındığını göstermektedir. Yine bu durum açıkça göstermektedir ki; Elgazi’nin sınır dışı edilmesi, herhangi bir hukuki gerekçeye değil, insan hakları savunuculuğuna yönelik sistematik bir cezalandırma iradesine dayanmaktadır.
Taha Elgazi’nin sınır dışı edilmesi, sadece bir kişinin değil, savunduğu değerlerin de susturulmaya çalışıldığını göstermektedir.
Uluslararası hukukta yer alan geri gönderme yasağı ve ifade özgürlüğü hakkı, böylesi uygulamalarla ihlal edilmekte; hak temelli çalışmalara gözdağı verilmektedir. Fakat önemle belirtmeliyiz ki; hak savunuculuğu suç değildir. Taha Elgazi’nin ülkesine gönderildiği koşullar, can güvenliği dahil olmak üzere ciddi riskler barındırıyorsa, bu durum Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerini de ağır şekilde ihlal ettiği anlamına gelmektedir. Aynı zamanda sınır dışı kararlarına karşı açılan iptal davalarında, bu kararların re’sen yürütmesinin durdurulması, sınırdışı kararlarının uygulandıkları takdirde telafisi güç ve imkânsız zararların doğabileceğini ortaya koymaktadır.
Elgazi’nin sınır dışı süreci derhal şeffaf biçimde açıklanmalı, vatandaşlık hakkına dair alınan idari kararlar kamuoyuna duyurulmalı, hukuksuz işlemler geri alınmalı, geri dönüşüne olanak sağlanmalı ve bu süreçte sorumluluğu bulunan yetkililer hesap vermelidir.
https://x.com/hakinsiyatifi/status/1924385617800024139?s=48&t=7sAGlBtIHaWRkoGv3b0YJg
20 Mayıs
Hukuksuz geri göndermelere son: Elgazi ailesinin hakları iade edilsin! (Enternasyonal Dayanışma)
Sığınmacı Hakları Platformu tarafından “Hukuksuz geri göndermelere son verilmeli, Elgazi Ailesinin hakları iade edilmeli” başlıklı basın açıklaması yapıldı.
Suriyeli insan hakları savunucusu Taha Elgazi ve eşinin uğradığı hukuksuzlukları ve sınır dışı edilmelerini protesto etmek için düzenlenen basın açıklaması, Mazlumder İstanbul binasında yapıldı.
Taha Elgazi ve eşi 16 Mayıs’ta gözaltına alınarak Aydın Geri Gönderme Merkezine koyulmuşlar, ardından 19 Mayıs sabahı Suriye’ye sınır dışı edilmişlerdi.
Basın toplantısının açılışını Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı Ali Öner yaptı. Toplantıda Elgazi ailesinin avukatı Abdülhalim Yılmaz ve Prof. Dr. Bekir Berat Özipek konuşma yaptı. Basın açıklamasını Sığınmacı Hakları Platformundan Yıldız Önen okudu.
Taha Elgazi, basın açıklamasına internet üzerinden katıldı. Son bir haftada yaşadıklarını anlatan Taha Elgazi, Türkiye’deki hak savunucularına desteklerinden dolayı teşekkür etti.
Basın açıklamasının tam metni aşağıdadır:
“Hukuksuz geri göndermelere son verilmeli, Elgazi Ailesinin hakları iade edilmeli”
Türkiye’de kamu otoritesi bir süredir, kendi göçmen toplumu içinde tanınanlar ve kanaat önderi olarak kabul edilenler de dahil olmak üzere çok sayıda kişiyi sınır dışı ediyor veya uluslararası hukukun geri gönderme yasağına aykırı biçimde kaynak ülkeye iade ediyor.
Son olarak Özbekistan’ın tanınmış alimlerinden Alişir Tursunov (Mübeşşir Ahmed), sınır dışı adı altında Özbekistan’a iade edildi. Tursunov 7 Mayıs 2025 tarihinde Geri Gönderme Merkezi’ne (GGM) konulmuş ve o tarihten sonra da kendisinden haber alınamamıştı. Daha sonra Özbekistan İçişleri Bakanlığı Tursunov’un 10 Mayıs 2025 Cumartesi günü Türkiye tarafından kendilerine verildiğini, “dinî materyal yaymak” ve “kamu güvenliğine tehdit oluşturmak” suçlamalarıyla tutuklanarak cezaevine konulduğunu açıklamıştı.
Bundan kısa bir süre önce de 28 yaşındaki Mısırlı genç Ahmet Ferahat, geri gönderme yasağına rağmen Mısır’a iade edildi. Bunlar kamuoyuna yansıyan olaylardan iki örnek. Bu bağlamda son zamanlarda zorla geri gönderme olaylarının kurumsal ve sistematik bir uygulama haline geldiğine ilişkin eleştiriler de yapılıyor.
Ferahat, Tursunov ve haksız yere geri gönderilen diğer kişilerle ilgili kararları veren yetkililer, ileriki zamanlarda belki de onların başına gelebilecekleri haber aldıklarında vicdan azabı duyacaklardır. Tıpkı 1999 yılında Rustam Mamatkulov ve Zaynuddin Askarov’un ölüme gönderilmesi gibi.
Ancak konunun ahlaki ve insani boyutundan öte hukuki boyutu vardır ve hukuki açıdan devleti bağlayan, geri gönderme yasağını ihlal ederek kişilerin iade edilmelerinin hukuk devleti ilkesine, Anayasa ve kanunlara aykırı olmasıdır.
Hukuka aykırı sınır dışı işlemlerine son verilsin
Türkiye’de göçmen politikalarının, gözlemcilerin beklentilerin tersine sertleşme eğiliminde olduğu, yetkililerin mevcut yasalara aykırı işlemler gerçekleştirmekten kaçınmadıkları gözlemlenmektedir. Son olarak, Suriyeli göçmen ve insan hakları savunucusu Taha Elgazi, eşi ile birlikte sınır dışı edildi.
Taha Elgazi 16 Mayıs Cuma akşamı, aynen ABD’de gözaltına alınan Rümeysa Öztürk gibi, sivil giyimli kişiler tarafından evinin önünde gözaltına alındı. Ertesi akşam yeniden evine gelen sivil giyimli kişiler bu defa da eşini götürdüler.
Elgazi’nin ne için, hangi sebeple gözaltına alındığı, nereye götürüldüğü bilgisi ailesine ve yakınlarına verilmedi. Aradan geçen 3 gün boyunca hiçbir kurum Elgazi ve eşi ile ilgili bilgi vermedi, nerede olduğunu avukatına ve yakınlarına bildirmedi. Bu yüzden ilk zamanlarda karanlık kişiler tarafından kaçırılmış olabilecekleri bile akla geldi.
Sonunda, 19 Mayıs Pazartesi günü sabahı Elgazi Suriye’den arayarak eşi ile birlikte sınır dışı edildiğini bildirdi.
Taha Elgazi ve eşi ile ilgili yapılan sınır dışı işlemi hukuka aykırıdır
Taha, Suriye’de yaşadığı dönemde, Esad rejiminin zulmüne uğradı ve Halep Cezaevi’nde tutuklu kaldı. Bu deneyimleri onu insan hakları mücadelesine yönlendirmede etkili oldu. Türkiye’de özellikle Suriyeli göçmenlerin karşılaştığı zorluklara dikkat çekmeye çalıştı ve bu konuda aktif çalışmalar yürüttü.
2018 yılında Türkiye vatandaşlığına geçen Elgazi ve eşi o tarihten beri yasalara saygılı bir aile olarak yaşamaya devam etti. Taha Elgazi, kendi ekmeğini kazanmaya çalışırken Suriyeli göçmen toplumunun dertleri ile ilgilenmeyi de ihmal etmedi.
Bir süre önce vatandaşlıklarının iptal edildiğine dair duyum geldi. Ancak, resmi müracaatlarında kendileri ve avukatları herhangi bir karara ve bilgiye erişemedi. Gözaltına alındıklarında Türk vatandaşlığı kimlikleri üzerlerindeydi. Kendisine sözlü olarak aktarılan bilgiye göre sınır dışı kararı da “vatandaşlığının iptal edildiği, bu nedenle kaçak sayıldığı” şeklinde gerekçelendirildi. Eşine ise “Göç idaresi tarafından geçici koruma kimliği verileceği” söylenerek gözaltına alındı. Vatandaşlığın iptali bir idari karar olduğundan kişilerin buna mahkeme yoluyla itiraz edebilmesi gerekir. Ancak vatandaşlık iptali sonrası prosedür idare tarafından tamamlanmadığından aileye bu fırsat da tanınmamış oldu.
Vatandaşlık iptalindeki hukuksuzluk bir yana, Türkiye’de çeşitli nedenlerle, aile birleşmesi vb. yollarla vatandaşlık almış yüzbinlerce insanın hakkının kamu otoritesinin iki dudağı arasına bırakıldığı duygusu uyandırması bakımından güven zedeleyici bir etki yapacağı da açıktır.
Taha Elgazi, Türkiye’deki göçmenler ve hak temelli STK’lar tarafından yakından tanınan, sosyal uyum çabaları takdirle izlenen bir hak savunucusudur. Türkiye ve Suriye toplumları arasındaki ilişkilerin güçlenmesinde ve yeni Suriye yönetiminin kendisini dünyaya, insanlara, devletlere anlatmasında önemli roller üstlenebilecek bir kişidir. Onun bir an önce özgür bir biçimde Türkiye’ye girişi yapması ve buradaki Suriyeli göçmen toplumu için çabalarını sürdürmesi sağlanmalıdır.
Bu vesileyle Türkiye’nin göç yönetimi; hukuk, adalet ve basiretle yeniden ele alınmalı ve mağduriyet üretmeyecek bir işleyişe kavuşturulmalıdır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Sığınmacı Hakları Platformu
https://enternasyonaldayanisma.org/2025/05/20/hukuksuz-geri-gondermelere-son-elgazi-ailesinin-haklari-iade-edilsin/
https://ilkha.com/guncel/turkiyenin-goc-yonetimi-hukuk-adalet-ve-basiretle-yeniden-ele-alinmali-458335
https://ilketv.com.tr/suriyeli-hak-savunucusu-taha-elgazi-apar-topar-sinir-disi-edildi/
21 Mayıs
Bir garip geri gönderme hikâyesi; “gelmezsen eşini gözaltına alırız!” – Canan Yıldız (T24)
Suriyeli hak savunucusu Taha Elgazi eşiyle birlikte apar topar sınır dışı edildi.
Esad muhalifi olarak Türkiye’ye geliyorsunuz, Suriyeli toplumunun sorunlarıyla ilgili ilgileniyorsunuz, iktidardan muhalefete herkesle görüşüyorsunuz, sol ya da muhafazakâr STK’larla platform kuruyorsunuz, vatandaşlık alıyorsunuz, hatta Suriye İstanbul Konsolosluğu’na danışmanlık yapıyorsunuz ama bir akşam evinizin önünde sivil polislerce alınıyorsunuz ve sınır dışı ediliyorsunuz. Hayatınız bir kez daha tepe taklak oluyor…
Sözünü ettiğim kişi Taha Elgazi…
Esad döneminde cezaevi gören Gazi, 2014 yılında Türkiye’ye geliyor ve burada eşiyle bir hayat kuruyor. İnsan hakları aktivisti olarak göçmenlerin, mültecilerin sorunlarıyla hem hal oluyor.
Örneğin; Elgazi, sınır dışı edilmeden beş gün önce, Özbekistan İçişleri Bakanlığı’nın arananlar listesinde olan, İslami muhaliflerden Alişir Tursunov (Mübeşşir Ahmed), sınır dışı edilmesine karşı Mazlumder’de yapılan açıklamaya katılıyor.
Mazlumder’de bu kez Elgazi için açıklama yapıldı.
Hükümetin Suriye politikasını yer yer eleştiren Taha Elgazi de basın toplantısına görüntülü olarak Suriye’den bağlandı ve o gün, geçtiğimiz cuma günü neler yaşadığını anlattı:
“Cuma günü, saat 21.30 sıralarında ben evde değildim. Eşim telefonla aradı. Evde üç polis var, seni istiyorlar dedi. Polislere telefonda neden geldiklerini sordum. Bu binadaki adres kaydını teyit etmek için yanıtını verdiler. Uzakta olduğumu, yarın karakol ya da muhtarlığa geleceğimi söyleyince, o zaman eşini gözaltına alırız dediler. Eşim de tüp bebek tedavisi gördüğü için kaygılandım ve tamam geliyorum dedim. Binaya daha varmadan beş sivil polis yanıma geldi ve beni sokaktan alıp Vatan’a götürdüler. Üzerimde tahdit kodu olduğunu söylediler, provokatif eylemlere katılma… Ellerim arkadan bağlı, başım eğik videomu çektiler. Sonra beni Arnavutköy Geri Gönderme Merkezi’ne götürdüler. Sağlık kontrolünden sonra jandarma eşliğinde İstanbul dışına götürüldüm, nereye götürüldüğümü o an bilmiyordum. Rica ettim telefonla hem avukatıma hem de eşime haber verebildim, İzmir’e geldiğimizi söyledim. Sonra haber veremedim. Aydın’da Atatürk Devlet Hastanesi’ne getirildim. Yine sağlık raporu alındı ve Aydın Geri Gönderme Merkezi’ne bu kez getirildim. Sınır dışı edilene kadar iyi davrandılar. Bir süre sonra bana bir kişi 60 sayfalık bir dosya gösterdi bana ve ‘hakkında sınır dışı kararı çıktı’ dedi. Eşimin de aynı durumda olabileceğini söylediklerinde eşimin sağlık durumunu düşündüm ve Gönüllü Geri Dönüş Formu’na imza atmak istediğimi söyledim. Çünkü zaten sınır dışı edilmiştim.”
Taha Elgazi, “adres teyit” gerekçesiyle gözaltına alındı, apar topar “gönüllü” sınır dışı edildi. Üstelik o ana kadar Türkiye vatandaşı olduğunu biliyordu. 2018’de kazandığı vatandaşlığı kaybettiğini de o zaman öğrendi.
Üzüntüsünü şöyle ifade etti:
“Türkiye’de farklı insan örgütleriyle görüştük. Muhalefetten iktidardan isimlerle görüştük. Amacımız Türkiye’deki Suriyelilerin insan haklarını korumaktı, sessizlerin sesi olmaktı. Taha Elgazi’nin bu alanda yıllardır verdiği emeği, insan hakları savunuculuğunu birileri suç görüyorsa bu insanlar, bu taraflar insan olup olmadıklarını teyit etsinler. Mesele kanunlara, hukuka uyulup uyulmadığı… Hukuk nerede kaldı, adalet nerede kaldı?”
Taha Elgazi, Şara yönetimi sonrası kendisine görev teklif edilen, Suriye İstanbul Kansolosluğu’da danışmanlık yapan bir isimdi. Nedense “sakıncalı” kişi oluverdi ve 11 yıldır İstanbul’da kurduğu hayatını geride bırakmak zorunda kaldı. Şimdi kendisinin söylediğine göre Suriye’nin kuzeyinde… Güvenli bir yerde olduğunu ifade etti.
Türkiye’deki göçmenler ve hak temelli STK’lar tarafından yakından tanınan Taha El Gazi’nin yaşadıkları gösteriyor ki Türkiye’de vatandaşlık almış göçmenlerin durumu her an değişebilir. Hukuki güvence, çok rahat deport kodlarına takılabilir.
Taha Elgazi şimdilik güvende olduğunu söyledi. Suriye’de Arap Alevilere yönelik katliamlara ilgili T24’e “Esad’ı devirdik, aynı şeyleri yaparsak Esad’dan ne farkımız kalır” açıklamasında bulunan Suriyeli insan hakları savunucusunun başına bir şey gelip gelmeyeceğini bilmiyoruz. Konjonktürel göç/göçmen politikasının kurbanı haklar olmamalı...
https://t24.com.tr/yazarlar/candan-yildiz/bir-garip-geri-gonderme-hikayesi-gelmezsen-esini-gozaltina-aliriz,49996
21 Mayıs
Hepimiz Göçmeniz: “Taha Elgazi’yi sınır dışı etmek hukuksuzluktur”
Hepimiz Göçmeniz Irkçılığa Hayır Platformu, Suriyeli aktivist Taha Elgazi’nin gözaltına alınmasını ve sınırdışı edilme girişimine karşı bir açıklama yayınladı.
Açıklama şöyle:
“Taha Elgazi uzun yıllardır Türkiye’de, Suriyeli mültecilerin sorunlarıyla yakından ilgilenen, göçmen düşmanlığına ve ırkçılığa karşı mücadele eden, demokrasi ve hak temelli tüm alanlarda çaba gösteren çok önemli bir aktivisttir. Taha Elgazi’nin evine gelen ve polis olduğunu söyleyen kişiler hiçbir gerekçe göstermeden Taha Elgazi’yi gözaltına almışlardır. “Adres teyidi” diyerek Taha Elgazi’yi gözaltına alan ve beş kişiden oluşan polisler, iki arabayla evden ayrılmıştır. Taha Elgazi’nin gözaltına alınması yetmiyormuş gibi, eşi de Arnavutköy Göç İdaresi’ne götürülmek üzere gözaltına alınmıştır. Taha Elgazi’ye yapılan bu uygulama; yani sivil kıyafetli kişilerin gözaltı için gelmesi, onun gece yarısı hiçbir gerekçe gösterilmeden gözaltına alınması, ırkçıların ekmeğine yağ sürerken, göçmenlerle dayanışma gösteren ve ırkçılıkla mücadele eden tüm hak savunucularına da gözdağı vermeyi hedeflemektedir.
Daha Elgazi’nin nerede olduğunu öğrenemeden sınır dışı edildiği haberinin geldiğini üzülerek ve öfkelenerek öğrenmiş bulunuyoruz.
Taha Elgazi’nin nereye götürüldüğü hakkında herhangi bir bilgi verilmemişti. Avukatlarına da herhangi bir bilgi verilmemiş, sadece gece yarısından sonra telefonunun açılması sayesinde “G-207 idari tahdit kodu” nedeniyle bu uygulamaya maruz kaldığını kendisi bildirmiştir. Bu kod “provakatif eylemlerde bulunma” suçlamasına işaret ediyor.
Taha Elgazi’yi tanıyoruz.
Hiçbir provokatif eylemde bulunmamıştır.
Sadece insan hakları savunucudur. Ezilenlerle dayanışan bir aktivisttir. Sanki çok ağır bir suçlunun peşinden koşuluyormuş gibi iki araba polisin böyle bir gözaltı operasyonuna katılmış olması ve ardından sınır dışı kararının alınış olması kabul edilemez. Birçok demokratik inisiyatifin, siyasi partinin, hak temelli mücadele veren kurumun ve göçmen dayanışma ağlarının arkadaşı ve yoldaşı olan Taha Elgazi’ye uygulanan bu nobranca tutuma tüm demokrasi savunucularının hızla karşı çıkması gerekiyor. Bu uygulama hukukun çiğnendiği, avukatların bilgilendirilmediği, ailesini endişeye sevk eden bir uygulamadır. Kısaca hiçbir hukuki gerekçesi olmayan bir uygulamadır.
Taha Elgazi ile eşinin tüm hukuki hakları ve Türkiye’deki temel hakları çiğnenmektedir. Taha Elgazi istediği ülkede yaşama hakkına sahiptir. Uzun yıllardır yaşadığı Türkiye’ye hemen geri dönmesi sağlanmalıdır. Elgazi’nin yeri insan hakları mücadelesidir, göçmenlerle dayanışma mücadelesidir, özgürlük mücadelesidir.”
https://marksist.org/taha-elgaziyi-sinir-disi-etmek-hukuksuzluktur/
21 Mayıs
Sevda Karaca, Taha Elgazi’nin sınır dışı edilmesini gündeme taşıdı: “Göçmen ve mültecilere uygulanan muğlak ve keyfi kodlar kaldırılmalıdır” (Evrensel)
Emek Partisi (EMEP) Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, gözaltına alınıp kod “G-207” ile sınır dışı edilen mülteci hakları savunucusu Taha Elgazi için TBMM’de açıklama yaptı. Karaca “göçmen ve mültecilere uygulanan muğlak ve keyfi kodlar kaldırılmalıdır” dedi.
Göçmen ve mülteci hakları savunucusu Taha Elgazi, geçtiğimiz günlerde “adres teyidi” gerekçesiyle gözaltına alınıp ardından geri gönderme merkezine gönderilmişti. Elgazi’nin ardından eşinin de GGM’ye gönderilmesinin ardından çift sınır dışı edilmişti.
“İktidarın hoşuna gitmeyen her söz tehlike ilan ediliyor”
Konuya ilişkin basın toplantısı düzenleyen EMEP Milletvekili Sevda Karaca “Taha Elgazi gözaltına alındıktan sonra nereye götürüldüğü uzun süre öğrenilemedi. Eşi ne bilgi alabildi ne de avukatı. Günlerce yoklukla, belirsizlikle baş başa bırakıldılar. Sonra ne oldu? Elgazi’ye ‘G-207’ adı verilen bir idari tahdit kodu uygulandığı öğrenildi. Bu kod, ‘provokatif eylem şüphesi’ demek. Yani iktidarın hoşuna gitmeyen her söz, her hak talebi ‘tehlike’ ilan ediliyor.” dedi.
Taha Elgazi’nin ne yaptığını soran Karaca “AKP’nin göçmen ve mülteci politikalarını eleştirdi, çocukların eğitim haklarını savundu, emeği sömürülen göçmen işçilerin yanında durdu, öldürülen mültecilerin faillerinin peşine düştü, AKP’nin propagandasını yaptığı ‘mültecilere ev sahipliğinin’ gerçek yüzlerini konuştu. Tam da bu yüzden hedefe alındı. Önce vatandaşlığı iptal edildi ve sonra sınır dışı edildi.” dedi.
GGM’de kalmamak için “gönüllü” sınır dışı
Taha Elgazi’nin TBMM’ye defalarca gelerek her siyasi partiden vekille konuya ilişkin görüştüğünü belirten Karaca, “Yani buradaki birçok kişiden daha fazla bu ülkenin demokratik işleyişine güvendi. Ama bu devlet ona ne yaptı? Vatandaşlığını iptal etti. Gözaltına aldı. Avukatına bilgi vermedi. Geri gönderme merkezine kapattı. Ve sonra eşini de gözaltına aldı. Beraber GGM’ye götürdü.” dedi.
GGM’den çıkartıldıktan sonra yazılı açıklama yapan Elgazi’nin “GGM’de kalmamak için gönüllü geri dönüş belgesini imzaladım.” sözlerini hatırlatan Karaca, “Çünkü GGM’lerde ne yaşandığını hepimiz biliyoruz, yıllardır tanıklık eden Elgazi çok daha iyi biliyor: Hukuksuzluk, baskı, psikolojik işkence ve sessizleştirme.” dedi.
Karaca, Emek Partisi’nin taleplerini şu şekilde sıraladı:
G-207 gibi muğlak ve keyfi idari kodlar kaldırılmalıdır.
GGM’ler derhal denetime açılmalı, kapalı kapılar ardında yaşananlar kamuoyuyla paylaşılmalıdır.
Taha Elgazi ve eşiyle ilgili tüm süreç hakkında İçişleri Bakanlığı açıklama yapmalıdır.
Vatandaşlık hakkı siyasi cezaya dönüştürülemez.
https://www.evrensel.net/haber/554527/sevda-karaca-taha-elgazinin-sinir-disi-edilmesini-gundeme-tasidi-gocmen-ve-multecilere-uygulanan-muglak-ve-keyfi-kodlar-kaldirilmalidir
21 Mayıs
AB göçmenleri üçüncü ülkelere gönderecek (DW Türkçe)
Avrupa Birliği (AB) göçmenlerin üçüncü ülkelere gönderilmesini, bu yolla daha fazla kişinin daha hızlı sınır dışı edilmesini değerlendiriyor.
AB'nin yürütme organı Avrupa Komisyonu'nda ele alınan sistem, göçmenlerin "herhangi bir bağları bulunmayan" üçüncü ülkelere sınır dışı edilmelerine izin verecek. Mevcut yasalar, kişilerin gönderileceği ülkede geçmişte yaşamış olmasını veya ailesinin burada bulunmasını şart koşuyor.
Yeni uygulamada kişinin AB yolunda bir ülkeyi "güvenle transit geçmesi" yeterli bağ kabul edilecek. Ayrıca göçmenler, transit geçiş için bile bulunmadıkları üçüncü ülkelere, söz konusu ülke ve AB arasında bir anlaşma varsa da gönderilebilecek.
Plana göre kişilerin yapacağı itirazlar zorla nakillerini engellemeyecek. Ebeveynsiz seyahat eden çocuklar ise kapsam dışı tutuldu. Düzenlemenin hayata geçmesi için 27 AB üyesi ülkenin ve Avrupa Parlamentosu'nun onayı gerekiyor.
Daha önce İngiltere ve İtalya, göçmenleri Afrika ile Balkanlardaki üçüncü ülkelerde kurulan göçmen merkezlerine nakletmeyi denemişti.
Türkiye de listede
Geçen ay Avrupa Komisyonu; Bangladeş, Kolombiya, Mısır, Hindistan, Kosova, Fas ve Tunus'u "güvenli ülke" olarak sınıflandırmıştı. Yapılan değişiklikle, bu ülkelerden gelen kişilere sığınma hakkı verilme ihtimali oldukça düşük görülüyor.
Türkiye gibi AB üyeliğine aday ülkeler de "güvenli" kabul ediliyor. Bu ülkelerden yapılan sığınma başvurularında inceleme süresi altı aydan üç aya düşürülüyor. Türkiye bir dönem Avrupa'ya geçişlerde en yoğun rotaydı.
Geçen yıl AB'ye yaklaşık bir milyon kişi sığınma başvurusu yaptı; bunlardan 440 bini koruma hakkı elde etti. Hakkında sınır dışı kararı verilenlerin ise gerçekte yüzde 20'den azının geldikleri ülkelere geri gönderilebildiği değerlendiriliyor.
İnsan hakları örgütleri tepkili
Avrupa Komisyonu'nun planı insan hakları örgütleri ve sol partilerin tepkisini çekiyor. Göçmen haklarını savunan PICUM adlı organizasyondan Silvia Carta, planın "aileleri böleceği, insanların bir yargılama olmaksızın hiç tanımadıkları yerlere sınır dışı edileceği" eleştirisinde bulundu.
"AB sorumluluklarını başka ülkelere devretmeye para harcayacağına kendi iltica sistemine yatırım yapmalı" diyen Uluslararası Af Örgütü temsilcisi Olivia Sundberg Diez ise göçmenlerin zorla gönderilecekleri üçüncü ülkelerde "keyfi gözaltılar gibi ciddi risklerle" karşı karşıya kalabileceğini kaydetti.
Avrupa Parlamentosu'nun Sol Grup milletvekili Estrella Galan da öneriyi "iltica hakkına vurulan ölümcül bir darbe" olarak nitelendirdi. Galan düzenleme ile mültecilerin, "daha önce hiç bulunmadıkları ve hiçbir koruma garantisi olmayan ülkelere zorla sınır dışı edilebileceğini" belirtti.
https://www.dwturkce1.com/tr/ab-g%C3%B6%C3%A7menleri-%C3%BC%C3%A7%C3%BCnc%C3%BC-%C3%BClkelere-g%C3%B6nderecek/a-72620833
22 Mayıs
Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı: Taha Elgazi’nin sınır dışı kararı iptal edilsin
Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı, mülteci, göçmen ve insan hakları savunucusu Taha Elgazi ve eşinin Suriye’ye sınır dışı edilmesi kararına karşı, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi.
“İnsan Hakları Aktivisti Taha El Gazi hakkındaki hukuksuz sınır dışı kararı kaldırılsın” pankartının asıldığı toplantıya, Emek Partisi (EMEP), Yeşil Sol Parti, İstanbul Barosu Göçmen Mülteci Hakları Komisyonu, Medya ve Göç Derneği, Göç izleme Derneği (GÖÇİZ-DER), Mayısta Yaşam Kooperatifi, İşçi Demokrasisi Partisi, Sığınmacılar Platformu ve Enternasyonal Dayanışma temsilcileri katıldı.
Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı üyesi Yıldız Önen, önce yaşanan süreci aktardı. Taha Elgazi ve eşinin bir yıl önce vatandaşlığının iptal edildiğini söyleyen Önen, buna ilişkin herhangi bir tebligat iletilmemesi nedeniyle avukatlarının karara itirazda bulunamadığını söyledi. Önen, polisin telefonla adres teyidi için geldiklerini söylemesine rağmen Elgazi’nin evinin sokağından apar topar gözaltına alındığını ve kendisinden uzun süre haber alamadıklarını aktardı.
Ardından avukat Gülseren Yoleri, Taha Elgazi ve eşinin sınır dışı edilmesi süreci boyunca yaşanan hak ihlallerine ve hukuksuzluklara değindi. Sınır dışı kararının, bu alanda çalışma yürütmek isteyenlere yönelik bir tehdit anlamı taşıdığına dikkat çeken Gülseren Yoleri, şöyle devam etti:
“Hem bu hukuksuzluğa itiraz ediyor hem de insan hakları savunucularına, aktivistlerine yönelik bu tehdidi ve bu baskıyı protesto ediyoruz. Vatandaşlık iptali ve sınır dışı kararından dönülmesini ve dolayısıyla Taha El Gazi’nin yine eşiyle beraber Türkiye’ye güvenle geri dönüşünün sağlanmasını istiyoruz. Bizim bu yönde bu taleplerimiz doğrultusunda çalışmalarımız devam edecek. Biz biliyoruz ki Taha El Gazi gibi insan hakları savunucuları nerede yaşarlarsa yaşasınlar aslında faaliyetlerini devam ettirecekler ama biz güvende olduğu bir ülkede çalışmalarını sürdürmesini ve yaşamasını istiyoruz. Bu olayın da takipçisi olacağız, izleyeceğiz. Hukuksal süreçle ilgili avukatlarının atacağı her adımda yanlarında olacağız.”
Basın açıklamasının tam metni şöyle:
TAHA EL GAZİ’NİN SINIRDIŞI EDİLMESİ GERİ GÖNDERME YASAĞININ İHLALİ VE HAK SAVUNUCULUĞUNA YÖNELİK BİR TEHDİTTİR, KARAR GERİ ÇEKİLSİN!
İnsan hakları aktivisti ve Ağ’ımızın üyesi Taha El Gazi ve eşinin, vatandaşlık hakları iptal edilerek itiraz hakkı dahi tanınmadan apar topar sınır dışı edilmeleri, ulusal ve uluslararası hukukta tanımlanan geri gönderme yasağının açık ihlali, hukukun bağlayıcılığına, kazanılmış haklara ve hak savunuculuğuna yönelik ağır bir tehdittir. Yaklaşık 3 günlük bu süre boyunca, ailesinin ve avukatının tüm çabalarına rağmen Taha El Gazi’nin nerede olduğu bilgisinin gizlenmiş olması ayrıca bir hukuk ihlalidir. Vatandaşlık iptali ve sınır dışı kararlarının derhal geri çekilmesini, Taha El Gazi ve eşine yaşatılan bu hukuksuzluğun sonlandırılmasını ve Türkiye’ye dönüşlerine imkân sağlanmasını istiyoruz.
Taha El Gazi’nin anlatımı ile olay şöyle gelişmiştir; Cuma günü akşam 9.30 sıralarında eve gelen sivil polisler Taha El Gazi’yi sormuş, eşi evde olmadığını söyleyip Taha’yı telefonla aramış, telefonla konuşan memur Taha’ya “adres teyidi için geldik, karakola gelmeniz lazım” demiştir. Taha’nın “uzaktayım yarın geleyim demesi üzerine memur “gelmezseniz eşinizi alacağız” demiş, bunun üzerine Taha konunun adres teyidi olmadığını düşünmüş ve “hemen geliyorum” diyerek telefonu kapatmıştır. Eve yaklaştığında 5 sivil kişi kendisine yaklaşıp üzerinde bulunan anahtar, telefon, cüzdan ve kimliğini almış ve arabaya bindirip vatanda bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürmüşlerdir.
Yolda “şu an gözaltındasın, suçun G207 kod provakatif eylemlere katılma” denmiş bunun üzerine Taha ailesini ve avukatını aramak istemiş ancak “yasak” denmiş ve izin verilmemiştir. Emniyet müdürlüğünde bir bölüme götürülmüş ve “sanki suçlu gibi” elleri arkada, kafası eğik olarak video çekilmiştir. Sonra emniyet müdürlüğünden çıkarılmış, hastaneye götürülüp sağlık raporu alınmış ve Arnavutköy Geri Gönderme Merkezi (GGM)’ne götürülmüştür. Ancak henüz 20 dakika geçmeden içinde 6 jandarma olan bir araca bindirilerek yola çıkılmış, nereye götürüldüğünü sorduğunda bilgi verilmemiş ve soru sorma hakkın yok denilmiştir.
Uzun bir süre gittikten sonra yanında oturan jandarmaya eşinin sağlık sorunu olduğunu bu nedenle telefon görüşmesi yapmak istediğini söylemiş, 1 dakikalığına izin verilmiş, o sırada eşine ve avukatına mesaj atmış konum göndermiş ve böylece nerede olduğuna dair bir işaret verebilmiştir. Cumartesi sabahı 07.30 gibi Aydın Atatürk Devlet Hastanesine getirilmiş, darp raporu alınmış, ardından Aydın GGM’ye götürülmüş ve burada kalacağı söylenmiştir.
Bir saat kadar sonra iki kişi gelerek kendisi ile görüşmek istediklerini söylemiş, istihbarat görevlisi olduğunu tahmin ettiği ve elinde 60 sayfalık bir dosya olan görevli, “hakkındaki suçlamayı biliyor musun” dedikten sonra, vatandaşlığının iptal edildiğini ve hakkında sınır dışı kararı çıktığını söylemiş. “Burada ne kadar kalacağını bilemeyiz 2 hafta da olur 6 ay da olur daha da uzun olabilir” demiş, eşi hakkında da vatandaşlık iptali ile sınır dışı kararı olduğunu eklemiştir.
Sınır dışı kararı tebliğ edilmemiş olsa da bir devlet yetkilisi tarafından bu açıklamanın yapılması böyle bir kararın olduğunu gösterir, bu durumda uzun süre GGM’de kalmak gerekebilir diye düşünen Taha “Ben uzun süre kalabilirdim ama eşimin GGM’de 5 dakika bile kalmasını istemedim. Sağlık sorunları var ve bu koşullara dayanamaz” diyerek kendisi ve eşinin gönüllü geri dönüş belgelerini imzalamaya hazır olduklarını bildirmiş, ardından işlemleri yapılarak “sınır ihlali” gerekçesi ile sınır dışı edilmişlerdir.
Taha, sınır kapısından Suriye tarafına bırakıldıktan sonra teslim edilen telefonu ile Türkiye’deki dostlarını arayarak durumunu bildirebilmiştir.
Bütün bu sürede görevlilerin kötü muamelesine maruz kalmadığını belirten Taha El Gazi yaptığı değerlendirmede “Göç politikaları ve kararları düzensiz, istikrarsız maalesef. Ben hakkındaki kararı yanlış görüyorum. Bu karar kişisel bir mesele değil. Bu kararda insan haklarını temsil eden bir mesleğin bir yolun mağduriyetini görüyorum.
Taha yıllardır Suriyeli sığınmacıların hakkını korumak için Türkiye’de iktidar dahil her kesimle ilişkiler kurmuş, Taha el Gazi’nin bu emeğini bugün suç görenler kendi insanlıklarına baksınlar. Bu kişisel bir mesele değil, Türkiye’de adalet nereye gidiyor hukuk nereye gidiyor meselesi? Mesele Taha’ya yapılanlar değil, yetkililerin hukuka ve yasalara uyup uymamaları. Taha’nın vatandaşlığının iptali Türk vatandaşları için de büyük tehlike, çünkü hukuk nerede kaldı adalet nerede kaldı?” demiş ve imkân olursa dönüp Suriyeli sığınmacıların hakları için çalışmaya devam etmek istediğini söylemiştir.
Hatırlanacağı üzere; kamuoyunda sıklıkla tartışma konusu olan geri gönderme yasağını ihlal eden sınır dışı uygulamalarına 7 Mayıs 2025 tarihinde Özbekistan uyruklu muhalif Alişir Tursunov (Mübeşşir Ahmed)’in sınır dışı edilmesi eklenmişti. Tursunov gözaltına alınarak Geri Gönderme Merkezi’ne (GGM) konulmuş, Özbekistan İçişleri Bakanlığı Tursunov’un 10 Mayıs 2025 Cumartesi günü Türkiye tarafından kendilerine verildiğini, “dinî materyal yaymak” ve “kamu güvenliğine tehdit oluşturmak” suçlamalarıyla tutuklanarak cezaevine konulduğunu açıklamıştı.
Tursunov gibi Taha El Gazi ve eşi de kendilerine yasal itiraz imkânları verilmeden sınır dışı edilmiştir. Oysa vatandaşlık hakkının iptali de sınır dışı kararı da bir idari karardır ve yasaya göre kişilerin bu kararlara mahkeme yoluyla itiraz hakları bulunmaktadır. Ayrıca vatandaşlık, devlet ve yurttaş arasındaki en güçlü hukuki bağdır ve bu hukuki bağın kurulması da koparılması da keyfiyete bağlı olamaz.
Taha El Gazi ve eşine yapılanlar, Türkiye’de hukukun hiçe sayıldığını, milyonlarca göçmen mültecinin kazanılmış haklarının tehdit altında olduğunu, kazanılmış haklarının kamu otoritesinin keyfiyetinde ve hukuksal koruma imkânından yoksun olduğunu göstermektedir.
Bu hukuksuzluğu, Taha El Gazi ve eşinin itiraz hakkı dahi tanınmadan apar topar sınır dışı edilmelerini kabul etmiyoruz. Yaşananlar ulusal ve uluslararası hukukta tanımlanan geri gönderme yasağının açık ihlali, hukukun bağlayıcılığına, kazanılmış haklara ve hak savunuculuğuna yönelik ağır bir tehdittir. Vatandaşlık iptali ve sınır dışı kararının derhal geri çekilmesini, Taha El Gazi ve eşine yaşatılan bu hukuksuzluğun sonlandırılmasını ve Türkiye’ye dönüşlerine imkân sağlanmasını istiyoruz.
GÖÇMEN MÜLTECİ DAYANIŞMA AĞI
https://enternasyonaldayanisma.org/2025/05/23/gocmen-multeci-dayanisma-agi-taha-elgazinin-sinir-disi-karari-iptal-edilsin/
22 Mayıs
Türkiye'den Almanya'ya üç yılda 112 bin kişi göç etti (DW Türkçe)
Federal İstatistik Dairesi'nin bugün açıkladığı veriler, Almanya'da her dört kişiden birinin göçmen kökenli olduğunu ortaya koyuyor.
2024 yılının istatistiklerine göre Almanya'da yaklaşık 21 milyon 200 bin kişi göçmen kökenli. Bu, nüfusun yüzde 25,6'sına tekabül ediyor.
2023 yılına kıyasla Almanya'daki göçmen kökenlilerin sayısının yüzde 4 oranında arttığına dikkat çekiliyor.
Almanya bir göç ülkesi
2021 yılına kadar istatistiklerde “göçmen kökenli” ifadesi, kendisi ya da ebeveynlerinden biri Alman vatandaşı olarak doğmamış kişiler için kullanılıyordu. 2021’de göçmen kökenli ailelerin üçüncü ve dördüncü kuşaklarını dışarıda bırakan bir tanımlamaya geçildi. Buna göre artık istatistiklerde “göçmen kökenli” ifadesi, bizzat kendisi ya da her iki ebeveyni 1950 yılından sonra Almanya’ya göç etmiş kişiler için kullanılıyor.
Bizzat Almanya'ya göç etmişlerin 2024'teki sayısı 16 milyon 100 bindi. 1950 yılı itibariyle Almanya'ya göç etmiş ebeveynlerin çocuklarının sayısı ise 5 milyon 200 bin. Göçmen kökenli tanımı kapsamına girmeseler de Almanya'da 4 milyon 100 bin kişinin bir ebeveyni göçmen ve bu kişilerin Almanya nüfusundaki oranı yüzde 5.
Göçmen kökenli kişiler genel nüfusa göre daha genç. 2024'te 20-39 yaş grubunda yer alanların yüzde 34'ünün göçmen kökenli olması dikkat çekiyor. 65 yaş üstü grupta bu oran sadece yüzde 14.
Türkiye Almanya'ya en çok göç veren ülkeler arasında
2024 yılında Almanya'da yaşayan yaklaşık 6 milyon 5 bin kişiyi, 2015 yılından itibaren bu ülkeye göç edenler oluşturdu.
Bunların 4 milyon 200 bini 2015-2021 yılları arasında Almanya'ya geldi. Suriye'den 716 bin, Romanya'dan 300 bin, Polonya'dan da 230 bin kişi bu süre zarfında Almanya'ya göç etti.
2 milyon 200 bin kişi ise Almanya'ya 2022-2024 yılları arasında gelenler. Bu zaman diliminden gelenleri sırasıyla 843 bin kişi ile Ukrayna, 124 bin ile Suriye ve 112 bin ile Türkiye vatandaşları oluşturuyor.
Göç edenlerin yüzde 31'i sığınma, iltica ve uluslararası koruma için Almanya'ya geldiklerini beyan etti. Yüzde 23'ü çalışmak, yüzde 21'i ise aile birleşimi için.
2015'ten itibaren göç edenlerin yüzde 8'i de eğitim veya mesleki eğitim için Almanya'ya geldiklerini belirtti.
Erkeklerde en sık göç nedenleri iltica ve istihdam, kadınlarda ise iltica ve aile birleşimi olarak kaydedildi.
https://www.dwturkce1.com/tr/t%C3%BCrkiyeden-almanyaya-%C3%BC%C3%A7-y%C4%B1lda-112-bin-ki%C5%9Fi-g%C3%B6%C3%A7-etti/a-72638601
23 Mayıs
İstanbul Barosu Mülteci ve Göçmen Hakları Merkezi: Göç İdaresi Uygulamalarında Hukuka Uygunluk ve Usuli Güvencelerin Sağlanması Zorunludur!
https://x.com/istbaromghm/status/1925921223290106364?s=48
25 Mayıs
Almanya aile birleşimini zorlaştırıyor (DW Türkçe)
Almanya yüz binlerce göçmen için aile birleşimi hakkını kısıtlamaya hazırlanıyor. İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Sosyal Demokratlar (SPD) arasındaki koalisyon anlaşmasında öngörülen düzenlemeyi, yasa tasarısı olarak kabineye sunacağını açıkladı.
Buna göre "ikincil koruma" statüsündeki göçmenlerin yakınları, iki yıldan önce aile birleşimi vizesi için başvuruda bulunamayacak. Almanya'da ikincil koruma statüsünde 351 bin 400 kişi bulunuyor. Bunların çoğunu Suriyeliler oluşturuyor.
Alman Bild gazetesine konuşan Dobrindt, "Bugüne kadar her ay bin kişi Almanya'daki ailelerinin yanına gelebiliyordu. Bu artık sona erdi" dedi. Göçmenler için Almanya'nın cazibesini azaltmak gerektiğini kaydeden Bakan, düzenlemenin "göç politikasının değiştiğinin bir başka göstergesi" olduğunu vurguladı.
Almanya'da halihazırda her ay, iltica başvurusu kabul edilmemiş ya da resmen "mülteci" statüsünde olmayan en fazla bin göçmenin ailelerine ülkeye giriş izni veriliyor. Bir önceki hükümet bu sınırlamayı kaldırmak istemiş ancak başarılı olamamıştı. Bazı sivil toplum kuruluşları ise aile birleşimini kısıtlamaktan kaçınılması çağrısında bulundu.
Sınırdan geri çevirmeler arttı
İçişleri Bakanı Dobrindt sınır kontrollerine ilişkin güncel verileri de açıkladı. Bakan, haftalık haber dergisi Focus'a yaptığı açıklamada, iki haftada bin 676 kişinin Almanya sınırlarından geri gönderildiğini ve yürürlükteki uygulamanın "işe yaradığını" dile getirdi.
Yeni hükümetin iş başı yapmasından bu yana geri göndermeler yüzde 45 oranında artmış durumda. Almanya'da Başbakan Friedrich Merz liderliğindeki hükümet iş başı yaptıktan bir gün sonra sınır kontrolleri yoğunlaştırılmıştı. Hamile kadınlar ve çocuklar ise geri gönderme uygulaması kapsamının dışında tutuluyor.
Schengen bölgesi içinde serbest hareket imkânını ortadan kaldırdığı için eleştirilen kara sınırlarındaki kontroller önceki hükümet tarafından başlatılmıştı. Yeni dönemde ise söz konusu kontroller için daha fazla memur görevlendirildi ve bu sayede daha çok kişi ve araç kontrol edilmeye başlandı.
Almanya ayrıca sığınma taleplerini işleme almayı da durdurdu. Almanya sınırına ulaşan kişiler sığınma talep etse dahi, bu dikkate elınmıyor. Uygulamanın ilk haftasında sığınma talep eden 51 kişiden 32'sinin geri çevrildiği açıklanmıştı. Ebeveynsiz seyahat eden çocuklar ve hamile kadınlar olduğu belirtilen 19 kişi ise ülkeye kabul edilmişti.
https://www.dwturkce1.com/tr/almanya-aile-birle%C5%9Fimini-zorla%C5%9Ft%C4%B1r%C4%B1yor/a-72664455
25 Mayıs
ABD, beyaz Güney Afrikalı mültecilere kapı açtı; diğerleri belirsizlik içinde (BBC Türkçe)
Trump, Ocak ayında göreve başlamasından bu yana, göçmenlerin ABD'ye gelmesini büyük ölçüde sınırlandıran "Önce Amerika" gündemini hızla hayata geçirdi.
Bir yargıcın kararına rağmen insanların El Salvador'daki kötü şöhretli bir mega hapishaneye sınır dışı edildiği iddiasının yer aldığı bir sınır dışı programı mevcut.
Ayrıca binin üzerinde üniversite öğrencisinin vizeleri iptal edildi ve yasa dışı göçmenlere "kendi isteğiyle sınır dışı edilmeyi" kabul etmeleri halinde kişi başına bin dolar teklif edildi.
Beyaz Saray ise bu uygulamaları, sınır dışı edilen birçok kişinin ya şiddet suçu işlediği ya da ABD'nin çıkarlarını tehdit ettiği gerekçesiyle yapıldığını savundu.
Ancak bazı istisnalar da yapıldı.
Başkan, Şubat ayında yalnızca Afrikanerlere, Trump'ın "ırk ayrımcılığı mağdurları" olarak tanımladığı beyaz Güney Afrikalılara, özel olarak mülteci programını açan bir kararname imzaladı.
Bu ayın başlarında, 59 Afrikaneri taşıyan bir uçak başkent Washington yakınlarında bir havalimanına indi. Havaalanındaki törensel karşılama sırasında ABD dışişleri bakan yardımcısı da hazır bulundu.
https://www.bbc.com/turkce/articles/cgq34yg9gd2o