Haberler

Göçmenlerin Gündemi (14 - 20 Nisan)

Göçmenlerin Gündemi (14 - 20 Nisan)
21.04.2025

14 Nisan

Pakistan 127 bin Afgan'ı daha sınır dışı etti (DW Türkçe)

Nisan başından beri on binlerce Afgan sığınmacı Pakistan'dan ayrıldı. Pakistan yönetiminin başlattığı sınır dışı kampanyası kapsamında bu ay başından beri ülkeyi terk eden Afganların sayısı 127 bini geçti. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne (UNHCR) göre bu kişilerin çoğunu, sınır dışı edilme korkusuyla gönüllü olarak ayrılanlar oluşturdu, 26 bin kişi ise Pakistan'ı terk etmeye zorlandı.

İslamabad yönetiminin Afgan sığınmacılara ülkeyi gönüllü olarak terk etmeleri için verdiği süre 31 Mart'ta dolmuştu. 1 Nisan'dan itibaren de polis, göçmenleri yakalayarak sınır dışı merkezlerine göndermeye başladı. Hükümet uzun vadede üç milyon Afgan'ı sınır dışı etmeyi hedefliyor.

Onlarca yıldır ülkelerindeki savaş ve istikrarsızlıktan kaçan yüz binlerce Afgan komşu ülke Pakistan'a sığınmıştı. Taliban'ın 2021 yazında başkent Kabil'i ele geçirmesi yeni bir göç hareketini tetiklemiş, radikal İslamcı rejimin kendilerinden intikam alacağından endişe eden on binlerce Afgan daha Pakistan'a kaçmıştı.

Bir buçuk yılda 900 bin Afgan sınır dışı edildi

İslamabad yönetimi belgesiz göçmenleri sınır dışı etmeye 2023'ün sonunda başladı. İlerleyen süreçte sınır dışı kampanyası kayıtlı göçmenleri de kapsayacak şekilde genişletildi. O tarihten beri Pakistan'ı terk etmeye zorlanan Afganların sayısı 900 bini aştı.

Uluslararası Af Örgütü geri göndermelerin özellikle Taliban'ın rejimi ele geçirmesi üzerine ülkelerini terk edenler için risk oluşturduğunu söylüyor. Bu kişiler arasında Afgan kadınlar, gazeteciler, insan hakları savunucuları, sanatçılar ile eski yönetimde görev yapmış siyasetçiler ve memurlar bulunuyor.

Gözlemcilere göre İslamabad, sınır dışı kampanyasını Taliban üzerinde baskı kurma aracı olarak kullanıyor olabilir. Ayrılıkçı silahlı grupların saldırıları ile mücadele eden Pakistan, Taliban'ı bu örgütleri desteklemekle suçluyor. Kabil ise suçlamaları reddediyor.

https://www.dwturkce.com/tr/pakistan-127-bin-afgan%C4%B1-daha-s%C4%B1n%C4%B1r-d%C4%B1%C5%9F%C4%B1-etti/a-72243249[s1] 


16 Nisan

AB'den iltica başvurularını önleme hamlesi

Avrupa Birliği (AB), yedi ülkeyi güvenli ülke statüsüne almaya hazırlanıyor. Böylece bu ülkelerden Avrupa'ya gelenlerin iltica başvuruları çok daha kolay reddedilecek ve bu ülke vatandaşları AB'den hızlı sınır dışı edilecek.

Avrupa Komisyonu bugün AB'ye iltica başvurularını sınırlandırmak için bütün üye ülkeler için geçerli olacak ilk "güvenli ülkeler listesi" önerisini kamuoyuna açıkladı. Komisyon açıklamasında, bu listede yer alan ülkeleri Kosova, Bangladeş, Kolombiya, Mısır, Hindistan, Fas ve Tunus olarak sıraladı. Söz konusu ülkeler "güvenli" olarak sınıflandırılacağı için, bu ülkelerin vatandaşlarının AB'ye iltica başvuruları zorlaşacak.

AB üyesi ülkeler, listede yer alan yedi ülkenin vatandaşlarının iltica taleplerinin kabul edilebilir olmayacağından yola çıkarak, başvuruları daha hızlı bir şekilde işleme koyup geri çevirebilecek. Ayrıca bu ülkelerden AB'ye kaçak yollardan gelmiş olanların sınır dışı edilmesi de hızlanacak.

Listenin resmen kabulü için Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi'nin onayı gerekiyor.

Peki ya Türkiye?

Komisyon 2015 yılında, yine belirli ülkelerin güvenli ülke olarak sıralandığı bir liste önermiş, Türkiye'nin de bu listeye dahil edilip edilmeyeceği konusunda üye ülkeler arasında yaşanan hararetli tartışmalar nedeniyle süreç sonuçlandırılmamıştı.

Komisyon bugünkü açıklamasında ülke olarak Türkiye'ye yer vermemekle birlikte, aslında ilkesel olarak AB'ye aday ülkelerin güvenli ülke olarak sınıflandırılması için gerekli kriterleri karşıladığının varsayıldığına vurgu yapıyor, ancak bazı istisnai durumların da olduğuna işaret ediliyor. 

Aday ülkelerin üyelik yolunda olduklarına ve bu nedenle aslında demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını ve azınlıklara saygı gösterilmesini garanti altına alan kurumlarını istikrara kavuşturmak için çalıştıklarına vurgu yapılan açıklamada, bir aday ülkenin bazı özel koşullar altında, güvenli ülkeler listesinin dışında tutulabileceğine işaret ediliyor.

Bu istisnai durumların ne olduğu ise şöyle sıralanıyor: Aday ülkede bir ihtilafta ayrım gözetmeyen şiddetin varlığı ve Avrupa Konseyi tarafından aday ülkeye yaptırım uygulanması veya o ülkeden yapılan iltica başvurularının kabul edilme oranının AB genelinde yüzde 20'nin üzerinde olması.

Aşırı sağcı partilerin AB karşıtı söylemleri, Brüksel üzerinde düzensiz göçün önlenmesi konusundaki baskıları artırdı.

https://www.dwturkce.com/tr/abden-iltica-ba%C5%9Fvurular%C4%B1n%C4%B1-%C3%B6nleme-hamlesi/a-72265133


17 Nisan

AB’nin ırkçılığının göçmenler için ağır bedeli (Enternasyonal Dayanışma)

Avrupa Birliği’nin sınırlarını kapatma ve caydırıcılığı artırmaya yönelik politikaları, insanları daha tehlikeli yolları denemeye itiyor.

Avrupa Birliği’nin sınır örgütü, pek çok geri itmenin ve ölümle sonuçlanan deniz kazalarının sorumlusu Frontex’in açıklamasına göre, bu yılın ilk çeyreğinde Avrupa’ya yönelik sınır geçişleri geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 30 azaldı. Bu, yılın ilk üç ayında yaklaşık 33.600 daha az kişinin Avrupa’ya ulaştığı anlamına geliyor.

Frontex, bu düşüşün tüm ana göç rotalarında görüldüğünü belirtti. En büyük azalma, yüzde 64 ile Arnavutluk, Sırbistan, Karadağ ve Kuzey Makedonya üzerinden geçen güzergâhta yaşanırken, İngiltere’ye yönelik geçişlerde yüzde 4’lük bir düşüş kaydedildi.

Göç hareketlerini etkileyen faktörler arasında hava durumu ve çatışmalar gibi unsurlar bulunsa da Human Rights Watch’tan (İnsan Hakları İzleme Örgütü) Judith Sunderland’e göre veriler, 2024 boyunca görülen düşüş eğiliminin devam ettiğini gösteriyor. Geçtiğimiz yıl da düzensiz geçişlerde yüzde 38’lik bir azalma yaşanmıştı.

‘Sığınmacılar daha tehlikeli yolları denemeye itiliyor’

Ancak hak savunucularına göre, Avrupa Birliği’nin sınırlarını kapatma ve caydırıcılığı artırmaya yönelik politikaları, insanları daha tehlikeli yolları denemeye itiyor. Sunderland, “Sayılarla sınırlı düşünmeyelim. Bu sayıların arkasında, Akdeniz’de boğulan insanlar, Polonya-Belarus sınırında dövülen, geri itilen insanlar var. AB sınırlarında ya da kenarlarında bataklıklarda, ormanlarda, çöllerde mahsur kalanlar var. Bu düşüşün çok büyük bir insani bedeli var,” dedi.

Aynı görüş, Avrupa Anayasal ve İnsan Hakları Merkezi (ECCHR) tarafından da dile getirildi. Merkez, Akdeniz’in merkezinde sığınmacılara yönelik muameleyle ilgili Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne iki ayrı başvuru yaptı.

ECCHR’den kıdemli hukuk danışmanı Allison West, ”Resmî rakamlardaki düşüş, hareket hâlindeki insan sayısının azaldığı anlamına gelmiyor. Aksine, daha fazla insanın Libya ve Tunus’ta insanlık suçu teşkil eden koşullarda tutulduğunu gösteriyor. Üstelik bu AB’nin onayıyla gerçekleşiyor,” dedi.

Ölümler durmuyor

Uluslararası Göç Örgütünün (IOM) verilerine göre, yılın ilk üç ayında en az 555 kişi Akdeniz veya Atlantik’ten Avrupa’ya geçmeye çalışırken hayatını kaybetti. Geçen yıl ise bu güzergâhlarda 3 bin 500’den fazla insan yaşamını yitirmişti.

IOM sözcüsü, “Düşüş eğilimine rağmen, ölüm sayısı hâlâ çok yüksek. Güvenli ve yasal göç yollarını mümkün kılacak politikaların hayata geçirilmesini savunmayı sürdürüyoruz,” dedi.

UNICEF’in Salı günü yayımladığı açıklamaya göre ise, son 10 yılda yalnızca Orta Akdeniz rotasında İtalya’ya ulaşmaya çalışan yaklaşık 3 bin 500 çocuk hayatını kaybetti ya da kayboldu.

https://enternasyonaldayanisma.org/2025/04/17/abnin-irkciliginin-gocmenler-icin-agir-bedeli/

 

20 Nisan

Yakılarak katledilen Afgan işçi Nourtani için “inandırıcı delil” yokmuş! (Enternasyonal Dayanışma)

Zonguldak’ta yanmış cesedi bulunan Afganistan uyruklu madenci Vezir Mohammad Nourtani’nin (50) ölümüne ilişkin davada gerekçeli karar açıklandı.

Kararda Nourtani’nin “kasıtlı bir eylemle öldürüldüğüne dair kesin ve inandırıcı delilin olmadığı” belirtildi. Yaşayıp yaşamadığı hususunda ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi gereği, alınan ifadeler doğrultusunda iş kazası sonucu olay yerinde öldüğünün kabul edilmesi gerektiği aktarıldı.

Olay, 10 Kasım 2023’te Zonguldak’ta meydana geldi. Yoldan geçenler, ormanda yanmış cesedi fark edip ihbarda bulundu. Benzin dökülüp yakıldığı belirlenen cesedin, kaçak olarak işletilen maden ocağında çalışan 3 çocuk babası Afganistan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani’ye ait olduğu belirlendi. Otopside Nourtani’nin 9 Kasım’da öldüğü tespit edilirken, ailesinin 10 Kasım sabahı kayıp başvurusunda bulunduğu öğrenildi. Eşinin ihbarı ile Nourtani’nin çalıştığı kaçak maden ocağının sahipleri Hakan Körnöş (46), Enver Gideroğlu ve Körnöş’ün kuzeni Ahmet Aydın tutuklandı. Ocak çalışanları S.K., E.D. ve kömür ticareti yapan A.Ç. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Sanıklara hapis cezası

Dava başladığında savcılık tarafından hazırlanan iddianamede sanıkların ‘İştirak halinde kasten öldürme’ suçundan cezalandırılmaları istendi. Ancak Zonguldak 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılamada, Nourtani’nin iş kazasında öldüğü kabul edildi.

‘Bilinçli taksirle ölüme neden olma’ suçlarından ocak sahipleri Hakan Körnöş ve Enver Gideroğlu’na 5 yıl 8 ay, cesede çakmak çakan Ahmet Aydın’a ‘Delilleri karartma’ suçundan 4 yıl 6 ay, Sercan K. ve Eray D.’ye 2 yıl, Alaattin Ç.’ye de 1 yıl 8 ay hapis cezası verildi.

Aralarında husumet yokmuş

11 Nisan’da görülen karar duruşmasının ardından mahkemenin gerekçeli kararı açıklandı. Kararda; Nourtani ile sanıklar arasında husumet bulunmadığı, böbreğin alındığı iddialarına ilişkin alınan raporlarda yanma neticesinde organların birbirine yapıştığının tespit edildiği, sanıkların Nourtani’yi öldürmelerini gerektirir sebep bulunmadığı, Nourtani’nin kasıtlı bir eylemle öldürüldüğüne dair kesin ve inandırıcı delilin olmadığı belirtildi.

Kararda, Nourtani’nin kesin ölüm anının bilimsel olarak tespitinin mümkün olmadığı, yaşayıp yaşamadığı hususunda ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi gereği alınan ifadeler doğrultusunda iş kazası sonucu olay yerinde öldüğünün kabul edilmesi gerektiği aktarıldı. Ayrıca Afgan madencinin battaniye ile aracın bagajına yüklendiği esnada ölü kabul edilmesi gerektiği belirtildi.

Gerekçeli karar tepkisi

Nourtani ailesinin avukatı Kerim Bahadır Şeker, gerekçeli kararın 2 gün içinde yazılmasının mümkün olmadığını belirterek, “Aradan 2 gün geçti. 77 sayfa 2 gün içinde yazıldı. 77 sayfa ‘gerekçeli’ olması gereken karar, 2 gün içinde gerekçesiz şekilde yazıldı. Hatta Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı da bizimle aynı fikirde, kararı istinaf etmeye karar verdiler. Karara karşı istinaf kanun yoluna başvurdular, usul ve esasa ilişkin kararın bozulmasını istiyorlar” dedi.

Koç Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın diri diri yakıldığına dair raporunu hatırlatan Şeker, şöyle konuştu:

“Mahkeme, kendi verdiği karar ile çelişiyor. ‘Burada iş kazası olmuştur, iş kazası olduktan sonra, iş kazası sonucunda hayatını kaybetmiştir.’ Sonrasında? Sonrası Afgan madencinin yakıldığı kısım ne aşamada? Bununla ilgili gerekçeli kararın içerisinde hiçbir değerlendirme yok. Bir kişiyi yakma şu an Zonguldak’taki ağır ceza mahkemesi tarafından cezasız bırakılmış durumda. Eğer bu şekilde sanıkların 5 yıl 8 ay hapis cezası onanırsa, 3 ay sonra bu kişiler tahliye olup, kamuoyu vicdanını derin şekilde yaralayacak, ellerini kollarını sallayarak Zonguldak halkının arasında dolaşmaya devam edecekler. Bu kararın istinaftan geri döneceğine hukuki olarak inancımız tam. Adil, şerefli yargılama yapacak hakimlere inancımız tam. Bu mahkeme, hakkaniyetli şekilde karar verene kadar Anayasa Mahkemesi’ne, gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideceğiz.” 

https://enternasyonaldayanisma.org/2025/04/20/yakilarak-katledilen-afgan-isci-nourtani-icin-inandirici-delil-yokmus/