Haberler
Göçmenlerin Gündemi (12 – 18 Mayıs)

13 Mayıs
2024'te 83,4 milyon kişi ülke içinde yerinden edildi (DW Türkçe)
Dünya genelinde, ülke içinde yerinden edilen kişi sayısı 2024 yılında 83,4 milyona ulaştı. Bu, şu ana dek kaydedilen en yüksek sayı oldu.
Uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olan Ülke İçinde Yerinden Edilme İzleme Merkezi (IDMC) raporunda, 2024 yılında çatışma veya doğal afet nedeniyle ülke içinde yerinden edilen kişi sayısının rekor düzeye ulaştığını ortaya koydu.
Merkezi İsviçre'nin Cenevre kentinde bulunan IDMC kuruluşunun raporuna göre, 2024 sonu itibarıyla kendi ülkeleri içinde yerinden edilen kişilerin sayısı 83,4 milyon oldu. 2023 yılına kıyasla yüzde 10'luk bir artışa işaret eden bu sayı, altı yıl önceki rakamın ise iki katından fazlasına tekabül etti.
Çatışma ve şiddet nedeniyle yerinden edilenlerin sayısı da 73,5 milyona ulaşarak tüm zamanların en yüksek sayısı olarak kayıtlara geçti. Bu sayının 12 ayda 6,5 milyon arttığı görüldü.
IDMC, açıklanan istatistikler kapsamındaki kişilerin büyük bölümünün, uzun yıllardır Afganistan, Suriye ve Yemen gibi ülkelerde yaşayan insanlar olduğunu belirtti. Haiti, Lübnan, Myanmar ve Ukrayna gibi ülkelerde yaşanan son şiddet olaylarının ise sayıları daha da yükselttiği vurgulandı.
Yaklaşık 10 ülkenin her birinde 2024 sonu itibarıyla çatışma ve şiddet nedeniyle ülke içinde yerinden edilen kişi sayısı 3 milyonu aştı. Yıkıcı bir iç savaşa sahne olan Sudan'da ise bu sayı 11,6 milyona ulaştı. Bu, şu ana dek bir ülkede kaydedilen en yüksek sayı oldu.
Gazze'de 2 milyon kişi
Gazze Şeridi'nde 2024 sonu itibarıyla yerinden edilen kişi sayısı yaklaşık 2 milyon olarak belirlendi. Bu sayı, Gazze Şeridi'nin neredeyse tüm nüfusuna tekabül ediyor.
Geçen yıl dünya genelinde yaklaşık 10 milyon kişi ise doğal afetler nedeniyle ülke içinde yerinden edildi. Raporda, şu ana kadar kaydedilen en yüksek seviyeye işaret eden bu sayının beş yıl önceki rakamın iki katının üzerinde olduğuna dikkat çekildi.
IDMC, söz konusu verilerin yer aldığı raporu 2008 yılından beri yayımlıyor.
IDMC Direktörü Alexandra Bilak, "İç göç; çatışma, yoksulluk ve iklim krizinin kesişim kümesidir ve en çok da en savunmasız olanları etkiler" dedi.
Bilak "Son sayılar, ülke içinde yerinden edilmenin sadece bir insani kriz olmadığının ispatıdır. Şu ankinden çok daha fazla dikkat çekilmesi gereken bir kalkınma problemi ve siyasi sorun olduğunu da açıkça göstermektedir" ifadelerini kullandı.
https://www.dwturkce1.com/tr/2024te-834-milyon-ki%C5%9Fi-%C3%BClke-i%C3%A7inde-yerinden-edildi/a-72525379
14 Mayıs
Av. İbrahim Ergin: Lütfen vicdan sahibi olan yetkililer harekete geçsin, bir çocuk daha GGM’lerde ölmesin!
Rusya Federasyonu (Dağıstan) vatandaşı, ülkemizde 4 yıldır ikamet izni ile ikamet eden, Ramazan arifesinde Umre seyahati için havalimanında Risk analiz birimince hukuk ve mantığa aykırı şekilde tutulan A.K. isimli kadın, İstanbul İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne bağlı İnceğiz Geri Gönderme Merkezi’nde 7,5 aylık hamile olması ve refakatinde 2 yaşında çocuğu bulunmasına karşın 28.03.2025 tarihi itibari ile ısrarla tutulmaya devam edilmektedir.
Hamileliğe bağlı olarak düşük yaşamasına neden olacak birçok kriz yaşanmış, hastane veya sağlık ocağı sevkleri ile durum geçiştirilmeye çalışılmıştır. Ancak bu akşam geçirdiği atak nedeni ile ambulans ile acil şekilde Başakşehir Çam ve Şakura Şehir Hastanesi Kadın doğum Acil Servisine alındığı ve yatışının yapıldığı öğrenilmiştir.
Yakın zamanda aynı GGM’de hamile bir kadının düşük yapmasına neden olunmuştur. 2 yaşındaki çocuğu sevk nedeni ile gün içerisinde dışarıda akrabası olmayan birisine teslim edilmiş ve anneden ayrılmıştır.
Güvenlik Uzmanlarına Çağrım; Ekteki tutanağı kamu kurumlarındaki incelesin, kadın ve diğer arkadaşlarının yeri belli, tekrar mülakat yapılsın, 4 yıldır ülkemizde ikamet izni edinen, eczacılık mezunu, 3 kişi umreye gidince mi yabancı terörist olarak ilan edilmiştir?
Ülkeden çıkış yaparken alıkonulmalarına rağmen sanki ülkeye giriş yaparken tutulmuşlar gibi yazılması durumun özensizliğini ayrıca göstermektedir.
Göç yetkilileri, emniyet güvenlik makamlarının geri adım atmaması nedeni ile çocuk ölse bile annenin serbest bırakılmayacağını ve geri adım atılmayacağını ifade etmektedir. Lütfen vicdan sahibi olan yetkililer harekete geçsin, bir çocuk daha GGM’lerde ölmesin!
https://x.com/erginibrahm/status/1922405928340480067
15 Mayıs
MAZLUMDER'den Hukuka Aykırı Sınırdışı işlemler İçin Basın Toplantısı (Hertaraf)
Alisher Tursunov'un hukuka aykırı şekilde iadesi ve son dönemde bilhassa Özbekler üzerinde artan hukuksuz uygulamalara dikkat çekmek için MAZLUMDER tarafından bir basın toplantısı tertip edildi.
Hukuka aykırı sınırdışı işlemlerinin son bulması çağrısının dile getirildiği toplantıya MAZLUMDER Genel Başkanı Av. Kaya Kartal, Genel Başkan Yardımcısı Ali Öner, Türkmenistanlılar İnisiyatif Grubu adına Burhan Kavuncu ve Av. Ömer Yüzgül, ÖZGÜRDER Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Ezan Vakfı İcra Heyeti Başkanı Ramazan Çamlıca, Mülteciler Federasyonu Başkanı Av. Uğur Yıldırım katıldı.
Toplantıda Özbek toplumunun temsilcileri yaşadıkları problemleri aktardı.
Yapılan Basın Açıklamasında; resmî kurumlar hukuk devleti ilkesi gereğince yasalara ve mahkeme kararlarına uymakla yükümlü olduğu ve hiçbir kurum keyfi yönetim ayrıcalığına sahip olmadığ vurgulandı.
Yapılan Basın Açıklaması:
HUKUKA AYKIRI SINIRDIŞI İŞLEMLERİNE SON VERİLSİN
Türkiye'de göçmen politikaları giderek sertleşirken, yetkililerin mevcut yasalara aykırı işlemler gerçekleştirmekten kaçınmadığı gözlemlenmektedir. Son olarak, Özbekistan’ın tanınmış alimlerinden Alişir Tursunov (Mübeşşir Ahmed), 7 Mayıs 2025 tarihinde gözaltına alınmış, Emniyet tarafından serbest bırakılmasına rağmen hukuka aykırı şekilde tekrar Geri Gönderme Merkezi’ne (GGM) yerleştirilmiştir. O tarihten sonra kendisinden haber alınamamış, yetkililerin yaptığı çelişkili açıklamalar Tursunov’un Özbekistan’a gönderildiği yönünde ciddi endişeler doğurmuştur. Bu endişeler maalesef haklı çıkmış, Özbekistan İçişleri Bakanlığı tarafından Tursunov’un 10 Mayıs 2025 Cumartesi günü ülkeye getirildiği ve “dinî materyal yaymak” ile “kamu güvenliğine tehdit oluşturmak” suçlamalarıyla tutuklanarak cezaevine konulduğu açıklanmıştır.
Geri Gönderme Yasağı
Alişir Tursunov hakkında alınan sınır dışı kararı hukuka aykırıdır. 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na göre mültecilerin Özbekistan ve Çin gibi ülkelere iadesi mümkün değildir. Kanunun "Geri Gönderme Yasağı" başlıklı 4. Maddesine göre “hiç kimse, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti ya da siyasi görüşleri nedeniyle hayatı veya özgürlüğü tehdit altında olacak bir ülkeye gönderilemez.”
Yine aynı kanunun 55. maddesinde “Sınır dışı edileceği ülkede ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emare bulunanlar”ın sınırdışı edilemeyeceği ifade edilmiştir.
Sadece Çin ve Özbekistan değil; Tacikistan, Türkmenistan, Azerbaycan ve Irak gibi ciddi insan hakları ihlalleri tespit edilen ülkeler geri gönderme yasağı kapsamındadır. Nitekim Türkiye Cumhuriyeti, özellikle Özbekistan ve Çin’i bu ihlaller nedeniyle açıkça eleştirmiştir. Resmî belgelerde ve açıklamalarda, bu ülkelerde dinî inanç ve ibadet özgürlüklerinin kısıtlandığı, sistematik baskıların sürdüğü ve Çin’deki uygulamaların soykırım boyutuna ulaştığı vurgulanmıştır.
Göç İdaresi Başkanlığı’nın internet sitesinde yayımlanan "Özbekistan Menşe Ülke Raporu" (Kasım 2019) da bu durumu teyit etmektedir. Raporun "İnsan Haklarının Durumu" başlıklı 5. bölümünde şu ifadeler yer almaktadır:
“Özbekistan insan haklarını tanımasına rağmen insan hakları problemleri görülmektedir. En önemli problemler: işkence, tutuklulara kötü muamele, adil yargılanma hakkının ihlali...” (s.21)
Raporun sonuç bölümünde ise:
“Özbekistan Cumhuriyeti, kapalı ve kontrolcü bir devlet yönetimi sergilemektedir. İnsan hakları ihlalleri ve dinî özgürlükler temel problemler olarak öne çıkmaktadır.” (s.29)
Her ne kadar raporun başında “kurumun resmî görüşünü yansıtmaz” ifadesi yer alsa da bu bilgiler bir kamu kurumunun resmî internet sitesinde yayımlanmakta ve mevcut gerçekliği ortaya koymaktadır. Özbekistan Devlet Başkanı Şevket Mirziyoyev de çeşitli açıklamalarında ülkede işkence ve kötü muamelenin sona ermediğini, cezaevlerinde işkence nedeniyle ölümler yaşandığını ifade ederek ülkesinin “geri gönderme yasağı” kapsamında olduğunu zımnen kabul etmektedir.
Keyfi Uygulamalar ve Hukuk İhlalleri
Tüm bu açık göstergelere rağmen, Göç İdaresi Başkanlığı’nın Özbekistan vatandaşlarını hukuka aykırı şekilde yakalayıp sınır dışı etmeye devam ettiği görülmektedir. Bugüne kadar onlarca Özbek göçmen, Özbekistan’a iade edilmiştir.
Benzer şekilde, Çin vatandaşı Doğu Türkistanlı mülteciler hakkında da sık sık sınır dışı kararları verilmekte, bu kişiler GGM’lerde idari gözetim altında tutulmaktadır. Oysa Çin’in Uygur Türkleri ve diğer Müslüman azınlıklara yönelik sistematik baskı, işkence ve asimilasyon politikaları Dışişleri Bakanlığı tarafından da defalarca dile getirilmiştir. Türkiye, bu konuda Birleşmiş Milletler’de yayımlanan bildirileri de imzalamıştır.
Bu bağlamda, Doğu Türkistanlı mülteciler hakkında alınan sınır dışı kararları da yasaların açıkça ihlali anlamına gelmektedir.
Yargıya Müdahale ve Mahkeme Kararlarına Uymama
Sınır dışı kararlarının hukuka aykırılığı pek çok mahkeme kararı ile tescillenmiş olsa da Göç İdaresi bazı kararları hiçe sayarak uygulamalarına devam etmektedir. İdare Mahkemeleri’nin iptal kararlarından sonra "yeniden tahdit kodu ekleme" ve tekrar sınır dışı kararı alma yoluna gidilmektedir.
Mahkemelerce serbest bırakılan, hakkındaki kodlar kaldırılan ve sınır dışı kararları iptal edilen mültecilerin oturma izni alması gerekirken, idare bu izni vermemekte ve kişileri yeniden “düzensiz göçmen” statüsüne düşürerek GGM’lere kapatmaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği hak ihlali kararları dahi Göç İdaresi tarafından dikkate alınmamıştır.
İstanbul İdare Mahkemesi ise geçtiğimiz günlerde iki Uygur Türkü hakkında “Çin’de işkence göreceğine dair yeterli delil sunulamadığı” gerekçesiyle sınır dışı kararının iptali talebini reddetmiştir. Bu karar kamuoyunda geniş yankı uyandırmış, gösterilen tepkilerin ardından Göç İdaresi “sınır dışı etmedik” açıklaması yapmak zorunda kalmıştır.
Sonuç
Resmî kurumlar hukuk devleti ilkesi gereğince yasalara ve mahkeme kararlarına uymakla yükümlüdür. Hiçbir kurum keyfi yönetim ayrıcalığına sahip değildir.
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, Türkiye’nin taraf olduğu BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, İşkenceyi Önleme BM Sözleşmesi ve Cenevre Sözleşmesi, hayati tehlike veya insanlık dışı muamele riski bulunan ülkelere iade işlemlerini kesin olarak yasaklamaktadır. Soyut ve dayanaksız iddialarla işkence ve kötü muamelenin söz konusu olduğu Özbekistan, Çin gibi ülkelere yönelik iade kararları mahkemelerce yasal zemine oturtulmaya çalışılsa da hukuka aykırılığı açıktır. Bu kadar açık düzenlemeler karşısında mahkemece verilen iade kararları yasalara ve yargıya olan güveni zedelemektedir.
Özbekistan vatandaşı Alişir Tursunov’un hukuk tanımaz bir şekilde Özbekistan’a iade edilmesi münferit bir hadise değil artık sistematik hale gelmiş hak ihlallerinin bir başka örneği olmuştur. Tüm uyarılara rağmen bu ihlaller artarak devam etmekte, her geçen gün hukuksuzluğun dozu sertleşmektedir.
Kanunlara aykırı işlemlerde ısrar eden başta Göç İdaresi Başkanlığı olmak üzere ilgili kurumlar ile bağımsız ve tarafsız davranması gereken mahkemeleri hukuka dönmeye davet ediyor, kamuoyunu bu konuda daha duyarlı olmaya çağırıyoruz.
https://www.hertaraf.com/haber-mazlumder-hukuka-aykiri-sinirdisi-islemler-icin-basin-toplantisi-14231
15 Mayıs
İngiltere göç politikasını sıkılaştırıyor
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, ülkeye yönelik net göçü azaltmak için yeni önlemler içeren bir politika belgesi açıkladı.
Starmer 12 Mayıs'ta düzenlediği basın toplantısında yeni planın "geçmişten keskin bir kopuş" anlamına geldiğini belirtti ve "Bu ülkeye yerleşmek bir hak değil, kazanılması gereken bir ayrıcalıktır" dedi.
"Göçmenlik Sisteminde Kontrolün Geri Kazanılması" başlığıyla yayımlanan yeni politika belgesi net göç sayısını azaltmayı hedefliyor. Net göç rakamı, ülkeden ayrılanların sayısının ülkeye gelenlerin sayısından çıkartılmasıyla elde ediliyor. Geçen sene bu sayı 728 bin olarak kaydedilmişti.
Yeni önlemlerle gelecek yıl yurtdışından gelen 50 bin düşük nitelikli işçinin önüne geçilmesi hedefleniyor.
Yeni plana göre, kalıcı oturum hakkı kazanmak için birçok kesim için ülkede geçirilmesi gereken süre de beş yıldan on yıla çıkarılıyor.
2020'den bu yana ülkeye gelen yaklaşık 1,5 milyon yabancı çalışanın bu yeni uygulamadan etkilenip etkilenmeyeceği belgenin açıklandığı an itibarıyla belirsizdi.
BBC'nin edindiği bilgilere göre, önümüzdeki haftalarda yayımlanacak bir belgede, hükümetin 10 yıllık başvuru süresini hem halihazırda ülkede bulunanlara hem de yeni vize başvurusu yapacaklara uygulamayı planladığı netleşecek.
Hükümetteki İşçi Partisi'nin bazı milletvekilleri, daha uzun bekleme sürelerinin şu anda ülkede yaşayan insanlara da uygulanması konusunda endişelerini dile getirdi.
İçişleri Bakanlığı'nın yayımladığı Göç Politika Belgesi hükümetin nihai politika önerilerini içeren resmi bir kayıt. Kamuyla paylaşılmak üzere hazırlanan bu belgelerde bazen ilgili konudaki yasa tasarıları da olabiliyor.
Bu değişiklik, kamuoyuyla yapılacak bir istişareye tabi olacak.
Yeni önlemler, asıl olarak yasal göç yollarını hedef alıyor.
2023'te 906 bin ile rekor kıran net göçün büyük çoğunluğu, yasal yollardan gelenlerden oluşuyor.
Politika belgesinde yasa dışı göç, örneğin küçük teknelerle Manş Denizi'ni geçen göçmenler, odak noktası değil.
2024 yılı başından bu yana 11 binden fazla kişi bu yolla İngiltere'ye ulaştı. Bu konuda bir başka yasal çalışmanın yapılacağı belirtildi.
https://www.bbc.com/turkce/articles/c4g3z645v89o
17 Mayıs
SIĞINMACI HAKLARI PLATFORMU: Taha Elgazi ne için gözaltına alındı ve nerede?
Türkiye’de mülteci hakları alanındaki pratik çalışmalarıyla tanınan ve özellikle Suriye kökenli bireylerin karşı karşıya bulundukları sorunların çözümü konusunda hak savunuculuğu yapan Taha Elgazi, dün akşam hukuki açıdan kabul edilebilir olmayan biçimde evinden alınmıştır.
Elgazi, 16 Mayıs 2025 Cuma akşam saatlerinde evine gelen ve polis olduğunu söyleyen sivil kıyafetli 5 kişi tarafından “adres teyidi” gerekçesiyle arabaya bindirilerek götürülmüştür. İki arabayla evden ayrılan polisler, nereye götürüldüğü konusunda kendisine ve ailesine bilgi vermemişlerdir. Bunun üzerine ailesi Küçükçekmece İkitelli Polis Merkezine, avukatı ise İstanbul Emniyet Müdürlüğüne giderek bilgi almaya çalışmış, ancak herhangi bir bilgiye erişememiştir. Gece yarısından sonra telefonu açılmış, whatsap mesajlarına cevap verebilmiş ve hakkında “G-207 idari tahdit kodu” olduğunu bilgisinin kendisine verildiğini yazmıştır.
Taha Elgazi’nin alınma biçimi, ne için alındığı hakkında bilgi verilmemesi, eşine nereye götürüldüğü hakkında bilgi verilmemesi, İstanbul’daki Emniyet birimlerinden de nerede olduğuna dair bir açıklamanın yapılmamış olması nedeniyle ailesi ve arkadaşları endişe içinde beklemektedir. Elgazi, Türkiye’deki göçmenler ve hak temelli STK’lar tarafından da yakından tanınmakta ve onunla ilgili durum sosyal uyum çabaları bakımından da önem arz etmektedir.
Taha Elgazi’ye ihtiyaç duyulan hukuki korumanın sağlanabilmesi bakımından öncelikle hangi sebeple gözaltına alındığı ve nerede olduğu hakkında ailesine ve avukatlarına bilgi verilmesi kanuni bir zorunluluktur. Bu durum, kanuni bir zorunluluktan da öte, ailesi ve arkadaşlarının korku ve endişeyle dolu bekleyişlerine son verilmesi için insani bir gerekliliktir.
Son aldığımız bilgiye göre Taha Elgazi’nin eşi de Arnavutköy göç idaresine götürülmek üzere gözaltına alınmıştır.
Taha Elgazi’nin durumu, bir kişinin gözaltı sürecindeki hakları açısından kaygı verici olduğu kadar, aynı zamanda toplumdaki sosyal uyuma vereceği zarar açısından da kaygı vericidir. Taha Elgazi’nin ailesine ve avukatlarına ivedilikle nerede olduğu ve hangi gerekçeyle gözaltına alındığı bilgisinin verilmesi hukukun en temel gereğidir.
17 Mayıs
Taha Elgazi ne için gözaltına alındı ve nerede?
Suriyeli İnsan hakları aktivisti Taha el-Gazi’nin gözaltına alınarak İstanbul dışındaki bir Geri Gönderme Merkezine sevk edildiği öğrenildi.
Kendisinden sağlıklı haber alamayan ailesinin ise oldukça endişeli olduğu ifade edilmekte. 16 Mayıs cuma günü akşam saatlerinde sivil memurlarca evinden alınan ve nedenine ilişkin hiçbir açıklamada bulunulmayan El-Gaziden şuana kadar bir haber yok.
Sığınmacı Hakları Platformu konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı:
Türkiye’de mülteci hakları alanındaki pratik çalışmalarıyla tanınan ve özellikle Suriye kökenli bireylerin karşı karşıya bulundukları sorunların çözümü konusunda hak savunuculuğu yapan Taha Elgazi, dün akşam hukuki açıdan kabul edilebilir olmayan biçimde evinden alınmıştır.
Elgazi, 16 Mayıs 2025 Cuma akşam saatlerinde evine gelen ve polis olduğunu söyleyen sivil kıyafetli 5 kişi tarafından “adres teyidi” gerekçesiyle arabaya bindirilerek götürülmüştür. İki arabayla evden ayrılan polisler, nereye götürüldüğü konusunda kendisine ve ailesine bilgi vermemişlerdir. Bunun üzerine ailesi Küçükçekmece İkitelli Polis Merkezine, avukatı ise İstanbul Emniyet Müdürlüğüne giderek bilgi almaya çalışmış, ancak herhangi bir bilgiye erişememiştir. Gece yarısından sonra telefonu açılmış, whatsap mesajlarına cevap verebilmiş ve hakkında “G-207 idari tahdit kodu” olduğunu bilgisinin kendisine verildiğini yazmıştır.
Taha Elgazi’nin alınma biçimi, ne için alındığı hakkında bilgi verilmemesi, eşine nereye götürüldüğü hakkında bilgi verilmemesi, İstanbul’daki Emniyet birimlerinden de nerede olduğuna dair bir açıklamanın yapılmamış olması nedeniyle ailesi ve arkadaşları endişe içinde beklemektedir. Elgazi, Türkiye’deki göçmenler ve hak temelli STK’lar tarafından da yakından tanınmakta ve onunla ilgili durum sosyal uyum çabaları bakımından da önem arz etmektedir.
Taha Elgazi’ye ihtiyaç duyulan hukuki korumanın sağlanabilmesi bakımından öncelikle hangi sebeple gözaltına alındığı ve nerede olduğu hakkında ailesine ve avukatlarına bilgi verilmesi kanuni bir zorunluluktur. Bu durum, kanuni bir zorunluluktan da öte, ailesi ve arkadaşlarının korku ve endişeyle dolu bekleyişlerine son verilmesi için insani bir gerekliliktir.
Son aldığımız bilgiye göre Taha Elgazi’nin eşi de Arnavutköy göç idaresine götürülmek üzere gözaltına alınmıştır.
Taha Elgazi’nin durumu, bir kişinin gözaltı sürecindeki hakları açısından kaygı verici olduğu kadar, aynı zamanda toplumdaki sosyal uyuma vereceği zarar açısından da kaygı vericidir. Taha Elgazi’nin ailesine ve avukatlarına ivedilikle nerede olduğu ve hangi gerekçeyle gözaltına alındığı bilgisinin verilmesi hukukun en temel gereğidir.
SIĞINMACI HAKLARI PLATFORMU
https://enternasyonaldayanisma.org/2025/05/17/taha-elgazi-ne-icin-gozaltina-alindi-ve-nerede/
https://x.com/sinirsizdayanis/status/1923751985737576559?s=46&t=fbuOAWxMTCF1oD08aL5jnQ
https://x.com/kanon_medya/status/1923750364706173095
https://www.hertaraf.com/haber-siginmaci-haklari-platformu-taha-elgazi-nerede-14235
https://www.turkiyetoday.com/turkiye/syrian-activist-taha-al-ghazi-arrested-in-istanbul-3201595
https://x.com/gocmenlerle/status/1923751993534734433
17 Mayıs
Suriyeli insan hakları aktivisti Taha Elgazi’ye gözaltı skandalı (Serbestiyet)
Türkiye’de mülteci hakları alanındaki çalışmalarıyla tanınan ve özellikle Suriyeli sığınmacılar için hak savunuculuğu yapan Taha Elgazi, dün akşam sivil polisler tarafından “adres teyidi” gerekçesiyle arabaya bindirilerek götürüldü. İki arabayla evden ayrılan polisler, Elgazi’nin nereye götürüldüğü konusunda kendisine ve ailesine bilgi vermedi.
Bunun üzerine ailesi Küçükçekmece İkitelli Polis Merkezine, avukatı ise İstanbul Emniyet Müdürlüğüne giderek bilgi almaya çalıştı, ancak herhangi bir bilgiye erişemedi.
Gece yarısından sonra telefonu açılan Elgazi, Whatsapp üzerinden kendisi hakkında “G-207 idari tahdit kodu (provokatif eylemlerde bulunma)” olduğu bilgisinin kendisine verildiğini yazdı.
Sığınmacıları Hakları Platformu tarafından yapılan açıklamada, “Taha Elgazi’nin alınma biçimi, ne için alındığı hakkında bilgi verilmemesi, eşine nereye götürüldüğü hakkında bilgi verilmemesi, İstanbul’daki Emniyet birimlerinden de nerede olduğuna dair bir açıklamanın yapılmamış olması nedeniyle ailesi ve arkadaşları endişe içinde beklemektedir. Elgazi, Türkiye’deki göçmenler ve hak temelli STK’lar tarafından da yakından tanınmakta ve onunla ilgili durum sosyal uyum çabaları bakımından da önem arz etmektedir denildi.
Eşi de gözaltına alındı
Sığınmacı Hakları Platformu’nun son aldığı bilgiye göre Taha Elgazi’nin eşi de Arnavutköy göç idaresine götürülmek üzere gözaltına alındı.
Taha Elgazi kimdir?
Taha Elgazi, Suriyeli bir insan hakları aktivisti ve mülteci hakları savunucusudur. Suriye’deki Esad rejiminin baskıları nedeniyle ülkesinden ayrılmış ve Türkiye’ye sığınmıştır. Türkiye’de, Sığınmacı Hakları Platformu üyesi olarak mültecilerin haklarını savunmakta ve kamuoyunu bilgilendirme çalışmaları yürütmektedir.
Elgazi, Suriye’de yaşadığı dönemde Esad rejiminin zulmüne maruz kalmış, Sednaya Cezaevi’nde tutuklu kalmıştır. Bu deneyimleri, onu insan hakları mücadelesine yönlendirmiştir. Türkiye’de ise özellikle Suriyeli mültecilerin karşılaştığı zorluklara dikkat çekmekte ve bu konuda aktif çalışmalar yürütmektedir.
2024 yılında, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı iptal edilmiştir. Bu kararın ardından Elgazi, hukuki yollara başvurarak vatandaşlığını geri kazanmak için mücadele etmektedir. Kendisinin ifade ettiği üzere, Türkiye’yi terk etmeyi düşünmemekte ve mülteci hakları savunuculuğuna devam etmektedir.
Ayrıca, Elgazi, Serbestiyet gibi platformlarda yazılar yazarak mülteci hakları ve insan hakları konularında kamuoyunu bilgilendirmektedir.
https://serbestiyet.com/featured/taha-elgaziye-gozalti-skandali-nerede-oldugu-belirsiz-esi-de-gozaltinda-208272/
17 Mayıs
Mülteci hakları savunucusu Suriyeli Taha Elgazi gözaltına alındı (Evrensel)
Türkiye’de mülteci hakları alanındaki çalışmalarıyla tanınan ve özellikle Suriyeli mülteciler için hak savunuculuğu yapan Taha Elgazi, dün akşam saatlerinde evine gelen ve polis olduğunu söyleyen sivil kıyafetli 5 kişi tarafından “adres teyidi” gerekçesiyle arabaya bindirilerek götürüldü. İki arabayla evden ayrılan polisler, Elgazi’nin nereye götürüldüğü konusunda kendisine ve ailesine bilgi vermedi.
Bunun üzerine ailesi Küçükçekmece İkitelli Polis Merkezine, avukatı ise İstanbul Emniyet Müdürlüğüne giderek bilgi almaya çalışmış, ancak herhangi bir bilgiye erişememiştir. Gece yarısından sonra telefonu açılmış, WhatsApp mesajlarına cevap verebilmiş ve hakkında “G-207 idari tahdit kodu” olduğunu bilgisinin kendisine verildiğini yazmıştır.
“Ailesine ve avukatlarına bilgi verilmesi kanuni bir zorunluluk”
Sığınmacıları Hakları Platformu tarafından yapılan açıklamada, “Taha Elgazi’nin alınma biçimi, ne için alındığı hakkında bilgi verilmemesi, eşine nereye götürüldüğü hakkında bilgi verilmemesi, İstanbul’daki Emniyet birimlerinden de nerede olduğuna dair bir açıklamanın yapılmamış olması nedeniyle ailesi ve arkadaşları endişe içinde beklemektedir. Elgazi, Türkiye’deki göçmenler ve hak temelli STK’lar tarafından da yakından tanınmakta ve onunla ilgili durum sosyal uyum çabaları bakımından da önem arz etmektedir” denildi.
Taha Elgazi’ye ihtiyaç duyulan hukuki korumanın sağlanabilmesi bakımından öncelikle hangi sebeple gözaltına alındığı ve nerede olduğu hakkında ailesine ve avukatlarına bilgi verilmesinin kanuni bir zorunluluk olduğu dile getiren açıklamada, “Bu durum, kanuni bir zorunluluktan da öte, ailesi ve arkadaşlarının korku ve endişeyle dolu bekleyişlerine son verilmesi için insani bir gerekliliktir” diye belirtildi.
Son alınan bilgiye göre Taha Elgazi’nin eşi de Arnavutköy göç idaresine götürülmek üzere gözaltına alındığı ifade edilen açıklamada, “Taha Elgazi’nin durumu, bir kişinin gözaltı sürecindeki hakları açısından kaygı verici olduğu kadar, aynı zamanda toplumdaki sosyal uyuma vereceği zarar açısından da kaygı vericidir. Taha Elgazi’nin ailesine ve avukatlarına ivedilikle nerede olduğu ve hangi gerekçeyle gözaltına alındığı bilgisinin verilmesi hukukun en temel gereğidir” denildi.
"Ailesi ve avukatı bilgi alamıyor"
Elgazi’nin gözaltına alınmasını ilişkin Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan da X hesabından paylaşım yaptı;
“Mülteci hakları savunucusu Elgazi, dün gece evinden sivil kişilerce ‘adres teyidi’ bahanesiyle alındı. Nereye götürüldüğü açıklanmadı. Telefonu gece açıldığında hakkında G-207 kodu konduğu ortaya çıktı. Ailesi ve avukatı bilgi alamıyor.”
https://www.evrensel.net/haber/554117/multeci-haklari-savunucusu-suriyeli-taha-elgazi-gozaltina-alindi