Haberler

Göçmenlerin Gündemi (11 - 17 Ağustos)

Göçmenlerin Gündemi (11 - 17 Ağustos)
18.08.2025

11 Ağustos

Mazlumder’den basın açıklamasına davet: Alisher Sahatov ve Abdylla Orusov nerede

Edirne GGM'de tutulmaktayken serbest bırakıldıkları iddia edilen Türkmen aktivistler Alisher Sahatov ve Abdylla Orusov'dan 24 Temmuz'dan beri haber alınamıyor. Resmi makamlara çağrıda bulunmak ve kamuoyunu bilgilendirmek için düzenleyeceğimiz basın açıklamasına davetlisiniz.

11 Ağustos 2025 Pazartesi

 

11 Ağustos

İskender Bayhan: Çatalca İnceğiz GGM’de bir kadın göçmen intihar etti!

8 Ağustos’ta Afganistanlı K.H., maruz kaldığı baskı, kötü muamele ve insanlık dışı koşullar nedeniyle yaşamına son verdi.

Biz, daha önce defalarca bu merkezlerdeki hak ihlallerini, işkenceyi, sağlık hakkının engellenmesini gündeme getirdik, önergeler verdik, uyardık!

Tüm iddiaları reddettiniz. Göz göre göre bu noktaya gelindi!

Çatalca GGM, geçmişte de şiddet, hak gaspları, protestoların şiddetle bastırılması ile gündeme geldi.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'ya sorduk: Zorla imzalatıldığı iddia edilen “gönüllü geri dönüş” belgeleri, kötü muamele, işkence ve ağır koşullar ile intiharlar arasında bir ilişki tespit edilmiş midir? Bu konuda herhangi bir idari veya adli soruşturma yürütülmüş müdür?

https://x.com/iskenderbayhn/status/1954923767278207481?t=ARfi4pinV7kiMpeIQghoFQ&s=08

 

12 Ağustos

Gülden Sönmez: NE ACI! NE ÇARESİZLİK!

Kayıp iki Türkmenistanlının aileleri çaresizlik içinde. Son çare çocuklarıyla beraber Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sesleniyorlar. Türkiye’de Edirne Geri Gönderme Merkezi’nden itibaren kendilerinden hiçbir haber alınamayan iki Türkmenistanlıya ne oldu? Hiçbir kurum açıklama yapmıyor. Savcılık araştırmadan dosyayı kapattı. Avukatların STKların başvurularına cevap verilmiyor. ALISHER SAHATOV ve ABDYLLA ORUSOV nerede? Onlara ne oldu?

https://x.com/gulden_sonmez/status/1955261864197361823?s=48&t=AbA7f7HM9Qt_3hfWYH-CkA

 

12 Ağustos

Open Rafah: Haksız İadelere DUR DE!

Ülkemize sığınan mazlumların iade edilerek idama yollanmasını protesto ediyoruz. İl Göç İdaresi Müdürlüğü önü (Bezmialem Üniversitesi Karşısı-Vatan Cd.) 14 Ağustos 2025 Perşembe Saat: 18.30

https://x.com/openrefah/status/1955317531540955601?s=48

https://www.instagram.com/p/DNQ1CrbNIbF/?igsh=MThoazV1bnAxMG9jZw==

 

15 Ağustos

Türkiye'de yaşayan Suriyelilerin sayısında son dönemde nasıl bir değişim yaşandı? (BBC Türkçe)

Türkiye'de geçici koruma statüsüyle bulunan Suriyelilerin sayısı, 2021 yılından beri düşüyor.

Suriye'de Beşar Esad yönetiminin 8 Aralık 2024'te devrilmesinden sonra ise Suriyeli göçmenlerin ülkelerine dönüşünün hızlanıp hızlanmayacağı gündeme geldi.

Süreçteki geri dönüşlerle ilgili son resmi verileri 14 Ağustos'ta açıklayan Göç İdaresi Başkanlığı, ülkesine dönen Suriyeli sayısının 411 bin 649'a yükseldiğini duyurdu.

Bundan önce resmi veri 29 Mayıs'ta İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'dan gelmiş, yönetim değişikliğinden bu yana geri dönüş yapanların sayısının 250 bin 64 kişi olduğu ifade edilmişti.

Esad yönetiminin Aralık'ta devrilmesinin ardından ilk 6 ayda ülkesine dönen Suriyeli sayısı 250 bin olurken, 29 Mayıs - 14 Ağustos arası 2,5 aylık süreçte 161 bin Suriyeli'nin ülkesine dönmesi, zaman geçtikçe dönüşlerin hızlandığını gösteriyor.

Hem bu ve benzeri açıklamalar hem de İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi'nin güncel verileri üzerinden Türkiye'deki Suriyelilerin sayısıyla ilgili son durumu inceledik.

Türkiye'de kaç Suriyeli yaşıyor?

Göç İdaresi'nin verilerine göre bu statüdeki Suriyelilerin sayısı, 2011 ile 2021 arasındaki 10 yıllık dönemde, 2019'daki küçük bir düşüş dönemi dışında, sürekli arttı.

2021'de sayı, en üst seviye olan 3 milyon 737 bin 369'a ulaştı. Ancak 2021'den sonra sayı sürekli düştü.

Göç İdaresi'nin sitesindeki en güncel veri 22 Mayıs 2025 tarihine ait.

Bu tarih itibarıyla Türkiye'de yaşayan Suriyelilerin sayısı 2 milyon 723 bin 421.

Kaç Suriyeli ülkesine döndü?

Göç İdaresi 14 Ağustos'ta sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda 2016'dan bu yana gönüllü geri dönüş yapan Suriyeli sayısının 1 milyon 151 bin 652'ye ulaştığını duyurdu.

Bunların 411 bini 8 Aralık 2024'ten sonra dönenler.

Türkiye'de geçici koruma kapsamında bulunan Suriyeli sayısıysa 2 milyon 543 bin 711 olarak açıklandı.

Bakan Yerlikaya, 29 Mayıs'taki konuşmasında yazın dönüşlerin hızlanabileceğini işaretini şu sözlerle vermişti:

"Okullar kapanacak. Yaz tatili... Görüştüklerimiz, istişarelerimiz, Suriyeli STK'lar, onların paylaşımları, ifadeleri, bunun daha da artacağı yönünde."

Hükümet yetkilileri, geri dönüşleri "gönüllü, güvenli, onurlu" kavramlarıyla tanımlıyor.

Bugüne kadar çeşitli ulusal ve uluslararası insan hakları örgütleri ise geri dönüşlerde zorla gönüllü dönüş evrakı imzalatılması gibi hak ihlalleri olduğunu iddia etti.

Suriyelilerin illere göre dağılımı nasıl?

Göç İdaresi'nin Mayıs tarihli verilerine göre İstanbul, Türkiye'de en fazla Suriyelinin yaşadığı kent olmaya devam ediyor.

Şehirde, geçici koruma statüsündeki 437 bin 687 Suriyeli yaşıyor.

İstanbul'u Gaziantep, Şanlıurfa, Adana, Hatay, Mersin, Bursa, Konya, İzmir ve Ankara takip ediyor.

Gaziantep'te 381 bin 24, Şanlıurfa'da 236 bin 901, Adana'da 201 bin 877, Hatay'da 190 bin 575, Mersin'de 171 bin 906, Bursa'da 157 bin 968, Konya'da 112 bin 577, İzmir'de 109 bin 327, Ankara'da ise 79 bin 387 Suriyeli yaşıyor.

Türkiye'de en az Suriyelinin yaşadığı kent ise sadece altı Suriyeliyi barındıran Hakkari.

Yine en az Suriyelinin yaşadığı kentlerden Bayburt'ta 32, Tunceli'de 38, Artvin'de 66, Iğdır'da 79, Gümüşhane'de 91 Suriyeli ikamet ediyor.

Cinsiyet ve yaş dağılımı nasıl?

Göç İdaresi'nin Mayıs tarihli verilerine göre Türkiye'deki Suriyelilerin 1 milyon 405 bin 671'i erkek, 1 milyon 317 bin 750'si kadın.

Yaş ortalaması açısından bakıldığında ise 0-4 yaş arasındakilerin sayısı 390 bin 292, 5-17 yaş arasındakilerin sayısı 931 bin 872, 18-64 yaş arasındakilerin sayısı 1 milyon 355 bin 940, 65 yaş üstündekilerin sayısı ise 45 bin 317.

Bu arada 22 Mayıs itibariyle Türkiye'de yakalanan Suriyeli düzensiz göçmen sayısı 7 bin 917 oldu.

Yakalanan düzensiz göçmenler listesinde ilk sırada 17 bin 877 sayısıyla Afgan göçmenler bulunuyor.

Ali Yerlikaya'nın açıkladığı son verilere göre resmi olarak Türkiye'de bulunan toplam yabancı sayısı ise 3 milyon 988 bin 157.

Bakanın açıklamalarına göre bu kişilerin Suriyeliler dışındaki bölümünü, 1 milyon 104 bin 385 ikamet izni ile ülkede bulunan yabancılar, 172 bin 602 ise uluslararası koruma altındaki yabancılar oluşturuyor.

https://www.bbc.com/turkce/articles/c0j7ex3ndl3o

 

16 Ağustos

Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı'ndan Önen: Geri gönderme tehdidi göçmenleri intihara sürüklüyor (Bianet)

“Geri gönderme merkezleri göçmenleri çaresizliğe sürüklüyor”

“Bin kişilik yerde iki bin kişi kalıyor. Adli yardım alamıyorlar, avukatlarına ulaşamıyorlar”

Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı’ndan Yıldız Önen Türkiye’deki geri gönderme merkezlerinin durumunu böyle özetliyor.

8 Ağustos günü, İstanbul Çatalca İnceğiz Geri Gönderme Merkezi’nde (GGM) Afganistanlı kadın mülteci K.H., yaşamına son verdi.

İstanbul Valiliği, olayın ardından soruşturma başlatıldığını açıkladı. Ancak insan hakları örgütleri ve siyasetçiler, bu intiharın yalnızca bireysel bir trajedi olmadığını, GGM’lerdeki sistematik hak ihlallerinin ve devletin göç politikalarının yarattığı baskı ortamının sonucu olduğunu vurguluyor.

Geri Gönderme Merkezleri (GGM), 2014 yılında İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak kuruldu. Türkiye genelinde 32 GGM var. Resmî kapasitesi 21 bin olan bu merkezlerde, hak savunucularına göre kapasitenin çok üzerinde kişi tutuluyor.

Hak örgütleri, kötü yaşam koşulları, şiddet, tecrit uygulamaları ve avukat erişiminin engellenmesinin göçmenleri umutsuzluğa sürüklediğini ve intihar vakalarının artmasına neden olduğunu belirtiyor

 “Bu Çatalca’daki ilk olay değil”

Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı’ndan Yıldız Önen, Çatalca GGM’de yaşanan intiharın tekil bir olay olmadığını belirtti:

“Bu Çatalca’daki ilk olay değil. İki ay önce de kadın göçmenlerin çatal ve bıçaklarla ses çıkardıkları bir eylem olmuştu. Kulağımıza sık sık intihar haberleri geliyor. İlk kez bu olay İstanbul Göç İdaresi tarafından kabul edildi ve basın açıklaması yapıldı. 2019’dan bu yana GGM’lerdeki olumsuz koşulları raporlarla anlatıyoruz. Ancak bu sıkıntılar ısrarlı bir şekilde devam ediyor.”

Önen, merkezlerdeki kapasite aşımı, iletişim engelleri ve hukuki sürecin ihlallerle yürütülmesinin göçmenleri çaresizliğe sürüklediğini söyledi.

GGM’lerdeki “soğuk oda” işkencesi

“Geçen sene Adana’daki GGM’lerde soğuk odaya ilişkin beyanlar duymuştuk. GGM’lerde Hak ihlallerine itiraz eden, olumsuz koşullara itiraz eden göçmenlerin bodrum katındaki çok olumsuz koşullardaki odalara konduklarını anlattılar. Bodrum katında olduğu için buz gibi olduğundan ‘soğuk oda’ diye adlandırılmıştı. O günden bugüne pek çok bu tür beyan duyduk. GGM’lerden çıkarken şikayetçi olmayacaklarına dair dilekçeler imzalatıldığı için maalesef henüz bir dava açılmadı. Bu insan haklarına aykırı tutumun kurallara aykırı cezalandırmanın bir an önce sona ermesi gerekir.”

“Ne ailesini ne avukatını görmeden sınır dışı ediliyorlar"

“Bin kişilik yerde iki bin kişi kalıyor. Adli yardım alamıyorlar, avukatlarına ulaşamıyorlar. İçeri girdikleri andan itibaren telefonları alınıyor, ailelerine haber veremiyorlar. Bazıları ne ailesini ne avukatını görmeden sınır dışı ediliyor. GGM’lere gönderilip dava açılanlar, dava sonuçlanmadan sınır dışı ediliyor. Davaları lehine sonuçlanmış olanlar bile sınır dışı edilebiliyor.”

"Özellikle Afganistan’a kadınların geri gönderilmemesi gerekiyor”

Afganistanlı kadınların durumuna dikkat çeken Önen, geri gönderme tehdidinin intihar vakalarının önemli bir nedeni olduğunu söyledi:

“Uluslararası insan hakları örgütleri Afganistan’daki kadınların yaşam koşullarını anlatıyor: okula gidemiyorlar, çalışamıyorlar, küçük yaşta evlendiriliyorlar. Bu koşulların olduğu bir yere kadınları geri gönderme tehdidi altında bulunmak, intihara sürüklenmelerine yol açıyor. Özellikle Afganistan’a kadınların geri gönderilmemesi gerekiyor.”

Önen, çözümün yapısal bir politika değişikliğinde olduğunu vurguladı:

“Bütün mülteci ve göçmenlerin Türkiye’de yasal koşullar içinde kalabilmesinin sağlanması gerekiyor. GGM’ler bir an önce kapatılmalı, yerine uluslararası mülteci hukukuna uygun yerler inşa edilmeli. Türkiye’nin BM Mülteci Sözleşmesi’ne koyduğu şerh kaldırılmalı, doğudan gelenlere de mülteci başvuru hakkı tanınmalı. Siyasi baskılardan, savaşlardan veya cinsiyetçi şiddetten kaçan herkesin bu haktan yararlanabilmesi gerekiyor.”

“Sessiz oda, soğuk oda, avukat engeli”

DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki bu hafta Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, GGM’lerde “Sessiz Oda” ve “Soğuk Oda” gibi işkence uygulamalarının sürdüğünü, avukatlara erişimin sistematik biçimde engellendiğini söyledi.

Saki, personelin intihar vakasına geç müdahale ettiğini, olaya tanık olan göçmenlere psikolojik sorunları olduğunu belirten tutanakların zorla imzalatıldığını aktardı.

Saki, 31 Ekim 2024’te aynı merkezde göçmenlerin, şiddet ve kötü koşulları protesto için pencere demirlerine vurarak seslerini duyurmaya çalıştığını hatırlattı ve şunları ekledi:

“Çatalca GGM’de yaşanan son intihar, yıllardır dile getirilen sistematik hak ihlallerinin, şeffaflık eksikliğinin ve cezasızlık politikasının en ağır sonucudur. GGM’ler kapatılsın, var olan GGM’lerdeki tüm insanlık dışı uygulamalar derhal son bulsun.”

"Bu intihar vakası, yalnızca bireysel bir trajedi değil”

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), yaptığı yazılı açıklamada, “Bu intihar vakası, yalnızca bireysel bir trajedi değil; mültecilere yönelik ayrımcı, insan onurunu zedeleyen ve sistematik hale gelmiş baskı politikalarının sonucudur” dedi.

Ayrıca ÇHD, GGM’lerin kapatılması talebini yineledi ve acil olarak hayata geçirilmesi istenen önlemleri şöyle sıraladı:

Geri gönderme merkezlerine, baroların, insan hakları kurumlarının, ilgili demokratik kitle örgütlerinin ve sivil toplum kuruluşlarının düzenli ve bağımsız denetim yapabilmesinin yolu açılmalıdır.
Ruh sağlığı problemleri veya bağımlılık sorunu tespit edilen kişiler için tıbbi etik ilkeler gözetilmeli, izolasyon ve iletişim yasakları bir güvenlik tedbiri olarak değil, insan hakları ihlali olarak değerlendirilmelidir. Bu durum, yalnızca yetkin sağlık profesyonelleri tarafından tedavi edilmelidir.
Her türlü şüpheli ölüm, intihar veya kötü muamele iddiası, hızlı, etkili ve tarafsız soruşturmalara konu edilmeli; sorumlular hakkında derhal adli ve idari işlem başlatılmalıdır.
Soruşturmalar boyunca, geri gönderme merkezindeki göçmenlerin sınır dışı işlemleri durdurulmalı; farklı merkezlere transfer edilmeleri engellenmelidir. Böylece soruşturmaya katkı sağlayabilecek tüm delillerin ve tanık beyanlarının sağlıklı şekilde toplanması mümkün olmalıdır.

https://bianet.org/haber/gocmen-multeci-dayanisma-agi-ndan-onen-geri-gonderme-tehdidi-gocmenleri-intihara-surukluyor-310448#google_vignette

 

17 Ağustos

Afganistan'da Taliban iktidarı: Yoksulluk, hak ihlali, baskı (DW Türkçe)

Ağustos 2021'de Taliban'ın Afganistan'da iktidarı ele geçirmesi, o dönemde birçok gözlemci tarafından geçici bir durum olarak değerlendirilmişti. Radikal İslamcı bir örgütün yönettiği ülkenin uluslararası alanda izole kalacağı düşünülüyordu. Dört yıl sonra bu beklentinin yanlış olduğu ortaya çıktı.

Taliban bugün iktidarını tamamen pekiştirmiş durumda. Almanya dahil birçok Avrupa ülkesi, fiili hükümet olarak gördükleri Taliban'la yavaş yavaş ilişkilerini normalleştiriyor. Temmuz başında Rusya, Taliban yönetimini resmen tanıyan ilk ülke oldu. Paris'teki Inalco Üniversitesi'nden uluslararası ilişkiler uzmanı Sardar Rahimi, "Rusya bu adımla, dört yıl önce askerlerini çekerek Afganistan'daki etkisini gönüllü olarak terk eden ABD'nin rolünü üstlenmiş oldu" dedi.

Çin de Taliban yönetimiyle yakın ekonomik ve diplomatik ilişkiler sürdürüyor. Resmî tanıma olmasa da Devlet Başkanı Şi Cinping, Ocak 2024'te Taliban'ın Pekin Büyükelçisi'ni Büyük Halk Salonu'nda tam protokolle kabul etti. Çin, küresel altyapı projesi "Kuşak ve Yol İnisiyatifi" kapsamında Afganistan'a stratejik önem atfediyor. Afganistan'dan sağlanan değerli hammadde ihracatı, Çin'in sanayisine destek sağlıyor.

Almanya'dan sınır dışılar

Almanya, Taliban'a karşı resmi olarak olumsuz tavır takınsa da Katar üzerinden Afganistan'la iletişim kuruyor. Rahimi'ye göre Batılı hükümetler, sınır dışı işlemleri için Taliban'la görüşmek ve taviz vermek zorunda kalıyor. Taliban iktidara geldikten sonra Almanya iki sınır dışı uçuşu düzenledi. Toplam 109 Afgan vatandaşı geri gönderildi; bunların 56'sı hüküm giymiş suçlulardı.

Almanya'da mültecilerin hakları için çalışan Pro Asyl gibi insan hakları örgütleri bu uçuşları "uluslararası hukukun açık ihlali" olarak nitelendiriyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, insanlık dışı muamele riski bulunan ülkelere geri göndermeyi yasaklıyor. Afganistan'a sınır dışı için Taliban yönetiminin önce pasaport veya eşdeğer bir seyahat belgesi düzenlemesi gerekiyor. Bu da rejimle yoğun teması zorunlu kılıyor.

Rahimi, "Batı, Taliban'ın Afganistan'da kamu yaşamının her alanını kontrol ettiğini kabullenmek zorunda" diyor. Taliban ise Almanya gibi ülkelerle yürütülen görüşmeler konusunda sessiz. Onlara göre Batı'nın görüşme talebi bile başlı başına bir zafer.

Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, Alman Yazı İşleri Ağı'na yaptığı açıklamada Taliban'la teknik temasları doğruladı: "Bu tamamen pratik bir konuydu; siyasi ya da hukuki anlamı yoktu. Federal hükümet, görüşlerini onaylamadığımız hükümetlerle de konuşmak zorunda kalabilir. Bazı durumlarda çıkarlarımız bunu gerektirir. Aksi, gerçekleri inkâr olur."

Pakistan ve İran'dan kitlesel sınır dışılar

Avrupa'nın yanı sıra Afgan mülteciler Pakistan ve İran'dan da toplu şekilde sınır dışı ediliyor. BM Mülteciler Yüksek Komiserliğine (BMMYK) göre 2025 başından Ağustos ayına kadar bu iki ülkeden Afganistan'a dönenlerin sayısı 2,1 milyonu aştı. Yarısı zorla gönderildi.

Pakistan, BM tarafından verilen mülteci kimlik kartlarını yenilememe kararı aldı. Eylül'den itibaren yasal oturma hakkına sahip 1,3 milyon Afgan'ın da sınır dışı edilme riski bulunuyor.

Bu dönüş dalgası Taliban için ciddi bir yük oluşturuyor; çünkü geri dönenlerin çoğunun evi, işi ve geliri yok. Ancak Taliban, krizi kontrolünü pekiştirmek için kullanıyor. Yerel haberlere göre geri dönenler genellikle uzun süre gözaltında tutulmuyor; bir kısmı kısa süreli hapis sonrası yeniden Avrupa'ya gitmeye çalışıyor.

Felaket boyutunda insan hakları ihlalleri

Bağımsız insan hakları örgütleri, Taliban'ın insan ve yurttaş haklarını sistematik şekilde ihlal ettiği konusunda hemfikir. Eski Afgan diplomat Şukria Barakzai, özellikle kadın haklarının siyasi amaçlarla istismar edildiğini belirtiyor: "Kadınlara yönelik kısıtlamaları artırarak iktidarlarını meşrulaştırmaya çalışıyorlar."

Kadınlar Afganistan'da kamu yaşamının tamamen dışında bırakıldı. 12 yaşından büyük 1,4 milyon kız çocuğu okula gidemiyor. Ortaöğretim ve üniversiteler de kadınlara kapalı. İnsan hakları örgütleri, ülke genelinde yaygın cinsiyet temelli şiddeti belgeliyor.

Muhalifler ve gazeteciler de yoğun baskı altında. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), 2024'te en az 12 medya kuruluşunun kapatıldığını bildiriyor. Afganistan, basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında 175. sırada. RSF'ye göre Taliban, gazetecileri tehdit ediyor, kadın muhabirleri sektörden uzaklaştırıyor, haberlere sansür uyguluyor ve medya ofislerini basıyor.

https://www.dwturkce1.com/tr/afganistanda-taliban-iktidar%C4%B1-yoksulluk-hak-ihlali-bask%C4%B1/a-73652539