Haberler

Göçmenlerin Gündemi (1 - 7 Eylül)

Göçmenlerin Gündemi (1 - 7 Eylül)
08.09.2025

1 Eylül

Ülkelerine dönen Suriyelerin sayısı yarım milyona yaklaştı, zorla geri dönüş formu imzalatıldığı öne sürüldü (T24)

İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, Heyet Tahrir Şam (HTŞ) öncülüğündeki silahlı grupların Beşar Esad yönetimini devirdiği aralık ayından bu yana, Türkiye’de bulunan 3 milyona yakın Suriyeli göçmenin 450 bin 169’u ülkesine geri döndü. Suriye’ye geri dönüş için gerekli siyasal ve toplumsal istikrarın henüz olmadığına dikkat çeken uzmanlar ve STK’lar, göçmenlere de zorla geri dönüş formu imzalatıldığını ileri sürdü.

Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaşın ardından milyonlarca insan ülkesinden göç etmek zorunda kaldı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu’nun (UNHCR) verilerine göre, 2024 yılı sonu itibarıyla Suriyeli mülteci ve sığınmacı sayısı 6,1 milyona ulaşırken, 7,4 milyon kişi de ülke içinde yerinden edildi. Resmi rakamlara göre 3 milyondan fazla Suriyeli göçmen Türkiye’ye geldi.

HTŞ öncülüğündeki gruplar 8 Aralık 2024’te, 53 yıllık Esad yönetimini 12 günde devirdi. Şam'dan ayrılan Esad, ailesiyle birlikte Moskova'ya gitti. Suriye’de iktidarın değişmesiyle birlikte yeni bir dönem başladı.

Suriye’de yaşanan gelişmelerin ardından Türkiye’deki Suriyeli göçmenlerin geri dönüp dönmeyeceği de gündem oldu.

Erdoğan ‘’Geri dönüşlerin sayısı artacaktır’’ demişti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 12 Aralık 2024’te Suriyelilerin hızla ülkelerine döneceği mesajı verdi. Erdoğan, “Suriye’de huzura ve güvenliğe giden yolun kapıları açılmıştır. Suriye’de barış ortamı kök saldıkça, inanıyorum ki gönüllü geri dönüşlerin sayısı da artacaktır” dedi.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın açıklamasına göre; Ağustos 2025 itibarıyla Türkiye’de geçici koruma statüsünde 2 milyon 506 bin 740 Suriyeli göçmen bulunuyor.

Geçici koruma statüsünde bulunan Suriyeli göçmenleri en fazla ikamet ettiği iller; İstanbul, Gaziantep, Şanlıurfa, Adana, Hatay, Mersin ve Bursa olarak görülüyor.

Esad yönetiminin düşmesinin ardından 450 bin 169 göçmen ülkesine geri döndü

İçişleri Bakanı Ali Yerlika’nın 29 Ağustos’ta paylaştığı verilere göre; Esad yönetiminin devrilmesinden bu yana 450 bin 169 Suriyeli göçmen ülkesine geri döndü.

Suriye’de HTŞ öncülüğünde kurulan hükümet henüz ülkede istikrarı sağlayamazken Aleviler, Dürziler ve Kürtlerle ortak bir paydada buluşamadı. Mart ayında HTŞ tarafından yapılan Alevi katliamı ve Dürzilerle yaşanan çatışmalar sonucunda binlerce Suriyeli yaşamını yitirdi. Tüm bu gelişmeler yaşanırken geri dönüşlerin akıbeti belirsizliğini koruyor.

‘’Göçmenlere ‘bekle ve gör’ politikası uygulanıyor’’

HTŞ’nin yönetimi ele geçirmesinden sonra Türkiye’de yaşayan ve geçici koruma statüsünde bulunan Suriyeli mültecilere “gönüllü geri dönüşler” için iktidar tarafından bir süre tanındığını hatırlatan İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Metin Çorabatır, “Türkiye’deki mültecilere her aileden bir kişinin ‘git, gör ve ona göre karar ver’ şeklinde ağustos ayına kadar olanak tanındı. Yaşadıkları yerin güvenliği ne durumda? Yaşam olanakları uygun mu? diye ülkelerine bakarak karar vermeleri beklendi” diye konuştu.

Aralık 2024’ten bu yana Suriyeli göçmenlerin ülkesine dönüşünde yaşanan artışı hatırlatan Çorabatır, bir günde yaklaşık olarak 500 kişinin Suriye’ye dönüş yaptığını belirtti. Çorabatır, “İnsanlara bekle ve gör politikasını uyguluyor. Bunu mültecilerle yaptığımız görüşmeler ve BM anketlerinden anlıyoruz. Türkiye’deki mevcut statülerini kaybetmek istemiyorlar” ifadelerini kullandı.

Çorabatır, ABD ve Avrupa Birliği’nin Suriye üzerindeki yaptırımları kaldırmış olmasına rağmen Suriye’de belirsizliğin devam ettiğini, belirli aralıklarla yaşanan çatışmaların insanlara güven vermediğini belirtti. BM tarafından yeni yaşam kurmaya giden Suriyeli göçmenlere yönelik teşvik edici yatırımlar ve yardımların yapılması gerektiğine dikkat çekti.

“Çocuklara ‘ülkenize gitsenize’ deniliyor’’

Esad yönetimi devrildikten sonra Suriyeli çocuk göçmenlere “Esad gitti, niye halen okulda duruyorsunuz, ülkenize gitsenize” denildiğini aktaran Çorabatır, “Güvenli bir yaşam alanı kuramayanlara ‘Evinizi nasıl tamir edeceksiniz’  diye sorulması gerekiyor. Deprem bölgelerinde konteyner ketlerde yaşayan depremzede Suriyeli mültecilere ‘Buradan çıkın, şehirde ev tutun kendinize’ deniliyor” diye konuştu.

Çorabatır, Suriye’de iyileşmeler olmasına rağmen halen su, elektrik ve internetin etkili bir şekilde insanlara verilemediğini belirtti.

“Geri gönderme merkezlerinde zorla ‘gönüllü geri dönüş’ formu imzalatılıyor”

Birleşmiş Milletlerin raporlarına göre Suriye halen güvenli bir ülke olmadığını belirten Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı Sözcüsü Yıldız Önen, yeni kurulan Suriye hükümetinin tekçi zihniyete sahip olduğu için diğer etnik ve dini kimlikleri kapsayamadığını söyledi.

Bu durumun Türkiye’de yaşayan Suriyeli göçmenlere güven vermediğini kaydeden Önen, “Geri gönderme merkezlerinde insanlara zorla ‘gönüllü geri dönüş’ formu imzalatılıyor. İnsan haklarına uygun bir şekilde mültecilere davranılmıyor” dedi.

“Gönüllü geri dönüşte geri gönderme merkezine gitmenize gerek yok”

“Gönüllü geri dönüşler varsa niye mobil geri dönüş merkezleri var?’’ diyen Önen, yolda durdurulan Suriyeli göçmenlerin kimlik sorgularının ardından mobil geri dönüş merkezlerine götürüldüğünü ileri sürdü.

Bunun ardından Suriyeli göçmenlerin geri gönderme merkezlerine yollandığını ileri süren Önen, “Neden bu uygulamaya ihtiyaç duyuluyor? Neden yeni büyük geri gönderme merkezleri kuruluyor? Gönüllü geri dönüşte, geri gönderme merkezine gitmenize gerek yok. Göç idaresine başvurup, formu doldurduktan sonra mülteciler sınırdan çıkıp gider, bu gerçek gönüllülüktür” diye konuştu.

“Gereken üçüncü imzalar sonra atılıyor’’

Önen, Aydın Geri Gönderme Merkezi’ne gönderilerek sınır dışı edilen Suriyeli aktivist Taha Elgazi’ye geri dönüş formunun zorla imzalatıldığını belirterek, “Geri gönderme merkezlerinde göçmenler baskı altına alınıyor, sesleri kısılıyor. İnsan haklarına aykırı şekilde muamele edilerek, gönüllü geri gönderme formu zorla imzalatılarak ülkelerine gönderiliyor” dedi.

Mültecilerin, geri gönderme merkezlerinde “gönüllü geri dönüş” formuna attıkları üç imza olduğunu ifade eden Önen, “BM yetkileri ve sivil toplum kuruluşlarından temsilcilerin olması gerekiyor. Genelde imza esnasında göçmenlerle ilgili sivil toplum kuruluşları olmuyor, üçüncü imzalar daha sonra atılıyor” dedi. Gönen, “İyileştirme değil, tamamen geri gönderme merkezlerinin kapatılması gerekiyor” diye konuştu.

https://t24.com.tr/haber/ulkelerine-donen-suriyelerin-sayisi-yarim-milyona-yaklasti-zorla-geri-donus-formu-imzalatildigi-one-suruldu,1258986

 

2 Eylül

Masum değilsiniz hiçbiriniz - Ercüment Akdeniz (ilketv.com.tr)

Lampedusa Adası’nı kesen Akdeniz üzerindeki rota mülteciler için ölüm rotasına dönüştü. Son olarak batan teknede 29 kişi can verdi, 10 kişi kayıp. Tekneye 100 kişinin bindiği söyleniyor. Libya’dan yola çıkan ve Akdeniz’in tuzlu sularına gömülenler, Kuzey ve Sahra Altı Afrika’dan “umut yolculuğuna” çıkan insanlar. Ortadoğu-Afrika hattında yol alan mülteciler de o teknelerde can veriyor artık.

Savaş, zulüm ve açlık daha çok mülteci üretiyor; bir vahşet fabrikası sanki. Bu üretimin sorumlusu egemen devletler güvenli göç yollarına türlü bariyerler ördü. Ölümcül rotaların müsebbibi de onlar. Küresel kapitalizm mültecilere adı konmamış bir savaş başlattı. Temel haklar adım adım yok ediliyor. Lampesuda ve Gazze, vahşet yarışının iki uç örneği. Öyle ki, en az bir milyon Filistinlinin Somaliland’a sürülmesi somut bir proje artık. Peki dunya bu hale nasıl geldi? Bir anda olmadı elbette. Göç ve iltica hakları adım adım yok edildi. Göçmen düşmanlığı ve şovenizm üzerinden aşırı sağ (neofaşizm) dalga dalga köpürtüldü. Aşırı sağ partiler birçok ülkede iktidara geldiler.

Nasıl olur! Bir milyon insan kendi toprağından Afrika’ya nasıl sürülür? Hele de bu çağda! Bir toplumu kendi toprağından kazımak, toprağı kendi insanlarından ayıklamak; bütün bunlar nasıl ve böylesine sessiz kabül görür? Bunun adı düpedüz tehcirdir oysa. Göstermelik kınamalar suçu sessizce onaylamaktan çok da uzak değil. Nedeni, nasılı aslında devletlerin göç ajandasında yazılı. Buyrun birlikte bakalım:

İngiltere Manş Denizi’ne yüzen hapishaneleri indirdi. Alıkonan her mülteci daha toprağa ayak basmadan derdest edilip deportla yüzyüze kaldı. Yüzen hapishane modeli Afrika’dan köle taşıyan gemilerden esinlenmişti. Beri yandan ingiltere Ruanda planını gündeme aldı. Alıkonan her mülteciyi Ruanda’daki kamplar bekliyor artık. Yasal sorunlar olsa da proje hala masada.
İngiltere ve Fransa Manş Denizi üzerinde alıkonacak mülteciler için geri gönderme mutabakatını imzaladı.
İtalya deportizasyon için göçmen deposu gördüğü Arnavutluk’la protokol imzaladı.
İspanya’nın Fas toprağında mülteci kamplarının sayısı arttı. İnsanlık dışı işkence ve öldürme haberleri gündemde.
Almanya ülke ve kent sınırlarının denetimini yoğunlaştırdı. Mültecilerin sürülmesi için üç ayrı Afrika ülkesiyle bir plan dahilinde görüşmeler başladı.
Libya AB’nin Kuzey Afrika’daki en büyük göç tutma barajı haline getirildi. Fon desteği ile Libya adeta mülteci hapishanesine dönüştü. Fidye, insan kaçırma, işkence olayları sıradanlaştı.
AB Yeni Göç ve İltica Paktı çerçevesinde Türkiye ile Geri Kabul Anlaşması yapıldı. Asya, Ortadoğu ve Kafkas göçü Türkiye’nin üzerine yıkıldı. Karşılığı Euro destekleriydi. AB ayrıca iç ve dış Balkan ülkelerini mülteci depolamak için anlaşmalara çekti.
Irak’ta IŞİD zulmüne uğrayan Ezidiler kitlesel göç yaşadılar. Ezidi soykırımı ve Ezidilerin güvenli geri dönüş talebi AB tarafından hala tanınmış değil.
Gerek ABD gerekse AB cephesinde Afganistan ve Pakistan’a mültecilerin geri iadesi için hazırlıklar gündemde. Rusya zaten en sert mülteci politikalarıyla biliniyor.
ABD’de göçmenlere karşı topyekün operasyonlar başladı. Trump ulusal muhafızları göreve çağırdı. El Salvador hapishanelerine zincirlenerek sürülen göçmenlerin görüntüsü dünya medyasına servis edildi.
Ve elbette bütün ölümcül göç rotalarında Filistinli mülteciler de öldü! Geri gönderilen, her türlü eziyete maruz kalan mülteciler arasında Filistinli mülteciler de vardı.

Sonuç olarak, kökleri Afrika’nın sömürgeleştirilmesi ve köle ticaretine kadar uzanan yerinden etme pratiği, Filistin özelinde bir minyatür olarak 21. yüzyıla ışınlanıyor. Her bir kıtada mültecilere savaş açmış egemenler bu vahşet ve hukuksuzluğa neden ses çıkarsın? Zira küresel göç yönetimi Filistin’e bakışın da bir turnusol kağıdı artık. Göç ajandasında yazanlar masumiyet maskesinin boyalarını tel tel döküyor. Halkların protesto gösterileri onları en fazla “kınama” mesajı yayınlamaya zorluyor. Ama şimdilik…

https://ilketv.com.tr/masum-degilsiniz-hicbiriniz/

 

5 Eylül

Mazlumder: "Türkiye'ye sığınmış bir Doğu Türkistanlı'nın Amerika'yı güvenli ülke olarak görmesi ve oraya gitmek istemesi izzet kırıcı bir şey değil mi?"

Türkiye'de göçmenlerin maruz kaldığı hak ihlallerini, keyfi uygulamaları ve mültecilerin adalet arayışını anlatan; genel başkanımız Av. Kaya Kartal'ın da görüşlerini sunduğu "Boraltan Köprüsü | Türkiye'de Mülteci Olmak" belgeselini izlemek için https://youtube.com/watch?v=5q5htl1u2tU&t=2s

https://x.com/mazlumder/status/1963618939016999043

 

5 Eylül

Göç İdaresi Başkanlığı ile Türkiye Barolar Birliği Arasında İş Birliği Protokolü İmzalandı

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı ile Türkiye Barolar Birliği (TBB) arasında, yabancıların temel hak ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi ile avukatların mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmaya yönelik iş birliği protokolü imzalandı.

Kurumlar arası temel değerler ve beklentiler doğrultusunda hazırlanan protokol, Göç İdaresi Başkanı Sayın Hüseyin KÖK ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sayın Erinç SAĞKAN tarafından imzalandı. İmza töreni, TBB Genel Sekreteri Av. Ahmet Erdem Ekmekçi, Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ali Bayram ve GİB 1. Hukuk Müşaviri Gamze Gül Çakır Kılıç'ın katılımıyla gerçekleştirildi.

Protokol ile tarafların ortak sorumluluk anlayışı çerçevesinde, yabancılar hukukuna ilişkin uygulamalarda yeknesaklığın oluşturulması sağlanacaktır.

https://www.barobirlik.org.tr/Haberler/goc-idaresi-baskanligi-ile-turkiye-barolar-birligi-arasinda-is-birligi-protokolu-imzalandi-85862

 

5 Eylül

Göçmenlerle Kardeşiz: Özbekistanlı Mukhammad Amin Makhmudov Derhal Serbest Bırakılsın!

Yabancı ülkelerin istihbarat servislerinden talimat almaya acilen son verilmelidir. Yasal yollarla giriş yapmış ve hiçbir şekilde adli vakaya karışmamış olan göçmenler diktatör ve islamafobik menşei ülkelerin hükümetleri tarafından "tehdit/tehlikeli" görülmesi nedeniyle GGM’lere doldurulup, yasa dışı duruma itilmekte ve hayatları çalınmaktadır.

Evli ve 2 çocuk babası olan Mukhammad Amin Makhmudov, bilgisayar öğretmenidir ve 10 senedir Türkiye'de yaşamaktadır. Kuran-ı Kerim öğrettiği gerekçesiyle İslamafobik Özbek Hükümeti'nin baskılarına maruz kalmış ve Türkiye'ye yerleşmiştir.

Ancak Göç İdaresi tarafından hakkında tahdid kodu tesis edilerek işkence ve kötü muamele göreceği Özbekistan'a iade edilmek üzere Ankara GGM’ye sevk edilmiştir. Haksız deportlar ve adam kaybetmeler son bulsun!

https://x.com/gocmenlerle/status/1963901588294033804

 

7 Eylül

Yarım milyona yakın Suriyeli Türkiye'den ülkesine döndü (DW Türkçe)

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Beşar Esad iktidarının devrilmesinin arından Suriye'de yaşanan gelişmelerle birlikte Türkiye'deki Suriyelilerin ülkelerine dönüşünün hız kazandığını dile getirdi.

X hesabından konuya dair bir paylaşımda bulunan Yerlikaya, "Türkiye dün olduğu gibi gönüllü geri dönüş sürecinde de Suriyeli kardeşlerimizin yanında. 8 Aralık 2024 sonrasında Suriye'de meydana gelen gelişmelerin ardından gönüllü geri dönüşler hız kazandı. 8 Aralık 2024 tarihi sonrasında toplam 474 bin 18 Suriyeli kardeşimiz ülkelerine geri dönüş yaptı" ifadelerini kullandı.

Yerlikaya'nın mesajında ayrıca, ülkesine dönen bazı Suriyelilerle yapılan kısa röportajlar ve sınır kapılarından geçişlerin yer aldığı bir video da paylaşıldı.

Geçen dokuz ay içinde ülkede, Alevi, Kürt ve Dürzi azınlıklarla merkezi yönetim arasında kısa süreli çatışmalar yaşandı. İstikrarın ve güvenliğin henüz tam olarak sağlanamadığı Suriye'ye yönelik ABD ve Avrupa Birliği yaptırımlarının geçen Mayıs ayında kaldırılması, ekonominin ve devlet yapılanmasının güçlendirilmesi adına önemli sayılıyor.

Türkiye, Esad sonrası Suriye yönetimine en fazla destek veren bölge ülkelerinden biri konumunda.

https://www.dwturkce1.com/tr/yar%C4%B1m-milyona-yak%C4%B1n-suriyeli-t%C3%BCrkiyeden-%C3%BClkesine-d%C3%B6nd%C3%BC/a-73909816